ويكيبيديا

    "حضور" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • katılmak
        
    • gelmek
        
    • huzurunda
        
    • gitmek
        
    • önünde
        
    • varlığı
        
    • varlık
        
    • katılım
        
    • gelmesini
        
    • varlığını
        
    • yanında
        
    • gelmeden
        
    • katılmayı
        
    • orada
        
    • gelmeyi
        
    Kraliçenin neden kendi yortusunu yaptığına dair sizinkine katılmak yerine. Open Subtitles لماذا تصنع الملكة حفلاً خاصاً بها بدلاً من حضور حفلك
    Şey, önceden, partine gelmek istemediğimi söylediğimde sadece dalga geçiyordum! Open Subtitles سابقاً عندما أخبرتك بأني لا أريد حضور حفلك، كنت أمزح
    Kızına bir erkeğin huzurunda dilini tutmasını öğretseydin iyi yapardın. Open Subtitles يجب أن تعلم ابنتك لكي تمسك لسانها في حضور رجل
    Kilisede pantolon giymek ve erkeklerin toplantılarına gitmek gibi göz ardı edilemez şeyler yapmaya çalıştık. TED حاولنا فعل أشياء لايمكن تجاهلها، مثل ارتداء السراويل في الكنيسة ومحاولة حضور الاجتماعات المحصورة على الرجال.
    beni herkesin önünde rezil etmediğin için teşekkür etmek istedim. Open Subtitles أردت أن أشكركِ لأنكِ لم تذكري الأمر في حضور إد
    Tanrı bu yeri unutmadı Bay Allnutt, ...kardeşimin varlığı bunun en büyük kanıtıdır. Open Subtitles الله لم يتخلى عن هذا المكان سيد الينوت حضور اخي هنا يبدو كشاهد
    Tamam, bekleyin bir dakika. Askeri varlık artmasın demiyorum zaten ama görev aynı kalmalı... Open Subtitles حسنًا، انتظر لحظة، أنا لا أقول أنه يجب ألا يكون هناك حضور عسكري
    katılım şartı iyi hal olur. Open Subtitles نجعلُ السلوك الجيد هوَ ثمنُ حضور المباراة
    Senin acınacak kıçının gelmesini beklerken Çin restoranındaki köpek gibi terledim! Open Subtitles لقد إبتدأت أتصبب عرقاً ككلب في مطعم صيني منتظراً حضور خلفيتك لتظهر هنا
    Cenazeye katılmak isterseniz, gece yarısı evin arka tarafında kalan mezarlıkta cenaze defnedilecek. Open Subtitles لو رغبت في حضور الجنازة، فإنها ستبدأ في منتصف الليل في المقبرة الموجودةخلفالمنزل.
    Fakat gerçek şu ki: Amy'yi onurlandıran aile toplantılarına, düğünlere ve etkinliklere katılmak, her ne kadar sevgi dolu olsalar da, katlanması çok zordu. TED ولكن ها هي الحقيقة: تلك التجمعات العائلية، حضور زفاف وفعاليات علي شرف إيمي، بمحبة كما هي، كل هذا كان من الصعب تحمله.
    - Selam Oyunlarıma gelmek İçin Çok Büyük olan Bay. Open Subtitles -أهلاً بك ، أيها السيد الأعظم قدراً من حضور مسرحياتي.
    Köpeğinin doğum günü partisine ne kadar gelmek istesem de kedi düğünü için sözüm var. Open Subtitles بقدر ما أريد حضور حفلة كلبك لكنني مرتبطة بالفعل بزواج قطة
    Sevgili misafirler, bugün burada Tanrı'nın ve misafirlerin huzurunda bu erkeğin ve kadının kutsal birliği için toplandık. Open Subtitles أحبائي لقد تجمعنا هنا في رؤية الله وفي حضور هؤلاء الشهود لنربط هذا الرجل وهذه المرأة برباط الزواج المقدس
    Tanrı'nın huzurunda ve bu şahitlerin önünde bu erkek ile bu kadını kutsal evlilik bağı ile birleştirmek için toplanmış bulunuyoruz. Open Subtitles أحبائي لقد تجمعنا هنا في رؤية الله وفي حضور هؤلاء الشهود لنربط هذا الرجل وهذه المرأة برباط الزواج المقدس
    Bir değişiklik olsun diye artık gerçekten sevdiğim birinin düğününe gitmek istiyorum. Open Subtitles أود حضور عُرس أحد ما أحببته من باب التغيير
    Unutmayın, subayların önünde askerler olarak yer alacaksınız.. Open Subtitles أنتم ستكونون جنودا في حضور ضباط من رتب أعلى
    Göz alıcı varlığı karşı konulamaz, bakmadan duramıyorum. TED لها حضور برّاق مهيمن، لا يسعني إلّا التحديق بها.
    Ayrıca burada daha fazla varlık göstermemiz dikkat çeker ve olumsuz etkileri olabilir. Open Subtitles و حضور أكبر هنا ربما قد يلفت الأنتباه و يمكن أن يكون ذو نتائج عكسية
    Aile yemeklerine katılım konusunda çok iyiydim anne. Open Subtitles تصرفت جيداً بخصوص حضور العشاء العائلي هذا
    Böyle bir yol yok. Eyaletin kefalet yasası sanığın duruşmalara gelmesini garantiler. Open Subtitles قانون الكفالة بالولاية يضمن حضور المتهم عند المحاكمة
    Kraliyet standartlarına göre, o bayrak yalnızca monarşinin varlığını göstermek için dalgalanır. Open Subtitles هناك العلم الملكي، الذي يرفرف لسبب واحد فقط للدلالة على حضور الملكة
    yanında birisi olmadan reşit olmayan birisini sorgulayamazsın. Biliyorsun bunu. Open Subtitles لا يمكنك استجواب قاصرة دون حضور وليّ أمرٍ، تعلمين ذلك.
    Şu bakışın var ya, partine gelmeden önce insanların yemek yeme sebebi. Open Subtitles نعم، تلك النظرة هي السبب التي تجعل الناس يأكلون قبل حضور حفلاتك.
    Kayıtlara geçirin... Bay Ingersol mahkeme emri olan yeminli ifadeye katılmayı reddetti. Open Subtitles سجلي في المحضر أن السيد إنغرسول رفض حضور
    O zaman bir kişi dışında kimse bilmiyorsa, hırsızın tamamiyle tesadüfen orada bulunduğunu kabul etmelisiniz . Open Subtitles ثم لا أحد يعرف سواكما وتتقبل فكرة حضور لص لغرفة ابن أخاك كان عرضي تماماً
    Tanrım, benim doktorum bırak kitap partime gelmeyi evime bile gelmez. Open Subtitles طبيبي لن حتى إجراء مكالمات المنزل، ناهيك عن حضور حفل الكتاب.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد