İlkel bir hayvan, sınır sistemi var, Yavruyken okyanusta ordan oraya yüzer. | TED | حيوان بدائيّ، لديه نظام عصبيّ، يقوم بالسّباحة حول المحيطات في أوّل حياته. |
Rengini ve desenini çevresiyle eşleşecek şekilde değiştirebilen inanılmaz bir hayvan. | TED | فعلاً حيوان رائع يستطيع تغيير اللون و النسيج ليطابق البيئة المحيطة. |
Üçüncüsü: Her evde farklı bir hayvan var. Bunlardan biri balık. | TED | ثالثاً: كل منزل يحتوي على حيوان مختلف، وأحد الحيوانات هو السمكة. |
Tam bir inzivada, kimseyle konuşmuyor ve hiç evcil hayvanı yok. | Open Subtitles | انه منعزل تماماً ولا يتحدث أبداً، وليس لديه أي حيوان أليف |
Ben Yeni Zelanda hayvanat Bahçesi'nin sorumlusuyum ve bu maymun New Town'a gidiyor. | Open Subtitles | أنا موظف رسمي بحديقة حيوان نيوزيلاندا و هذا القرد سيذهب إلى مدينه جديده |
Dahası, bu durumdaki her hayvanın yaşamda ikinci bir şansı hakettiğine inanıyorum. | TED | كما أؤمن أن كل حيوان غارق في النفط يستحق فرصة ثانية للحياة |
Bu korkunç sesler de ne? Bir çeşit hayvan falan mı? | Open Subtitles | بحق السماء ما هذه الأصوات الفظيعة أهو حيوان من نوع ما |
kelimelerini kullandılar ama senin bir hayvan olduğundan söz etmediler. | Open Subtitles | رائع و عبقرى لكن لم يقولو لى انك أيضاً حيوان |
Her kurban paramparça edilmiş ve sanki vahşi bir hayvan tarafından yenmiş gibiymiş. | Open Subtitles | كل ضحية مزقت لقصاصات و أكل منها كما لو أنه هاجمها حيوان برى |
Daha önce yağlı bir İskoç'tan kurtulabilen bir hayvan olmadı. | Open Subtitles | لا يوجد حيوان في العالم يستطيع الهروب من آيرلندي مدهون |
Uçsuz bucaksız okyanusta küçükmüş gibi görünen gezegenimizde yaşayan en büyük hayvan. | Open Subtitles | أضخم حيوان حي عهده كوكبنا، يبدو كالقزم في عرض المحيط المترامي الأطراف |
Şunu söylemeliyim ki ben hayatta oldukça, hiç bir hayvan o çiti aşamaz. | Open Subtitles | سأقول هذا فقط مادمت أستطيع الركل لن يتأذى أى حيوان داخل هذا السياج |
Seni kapmaya geliyor, Steve-O. Hasta veya yaralı bir hayvan gibi davran. | Open Subtitles | هاهي قادمة للنيل منك، تصرف مثل سمكة أو حيوان مصاب يا ستيف |
Umarım haklısındır Earl. Sanırım evcil bir hayvan bakmak için hazır değilim. | Open Subtitles | أظن بأنك كنت محقا يا إيرل أنا لست مستعدا لتربية حيوان أليف |
Anlamalısınız Yüzbaşı Brown, o inek benim için bir hayvan değil. | Open Subtitles | عليك أن تفهم كابتن براون تلك البقرة ليست حيوان بالنسبة لي |
Çocuklar. Şuraya bakın. İşte Kuzey Amerika'nın en büyük etobur hayvanı. | Open Subtitles | أنظرو يا رفاق هناك يمشى أكبر حيوان مفترس فى شمال أميركا |
hayvanat bahçesi için almış olabilir ya da etinden faydalanabilir. | Open Subtitles | لأجل حديقة حيوان أو ما شابه أو ربما للحمه اللذيذ |
Vahşi bir hayvanın içeriye bir yol bulduğu çok açık. | Open Subtitles | من الواضح ان هناك حيوان متوحش وجد طريقه الى الداخل |
Bana göre belkide, son mektubunda dediği gibi, vahşi bir hayvana evrilmeyi istiyordu. | Open Subtitles | اردا ربما ان يتحول الى حيوان بري كما كتب هنا في رسالته الاخيرة |
Tüm akıllı hayvanlar gibi, o da sadece sıkıştırıldığında saldırıyor. | Open Subtitles | مثل أيّ حيوان عاقل، انها تهدّدةُ فقط عندما تكون مُهدّدةُ. |
Eğer merdiven halinde düşünürseniz her basamak, farklı bir hayvandan genomik fosiller içeriyor. | Open Subtitles | إن تخيلتم درجات السلم كل درجة تحتوي على أحافير وراثية من حيوان مختلف |
Sen düşünceden yoksun, bir hayvansın. Bu aptallığınla, ancak insanları öldürürsün. | Open Subtitles | انت حيوان, معدوم التفكير .تقتل الناس من غبائك المفرط |
Sen hayvanım değilsin. Bir hayvan alacak olsam, senin gibi bir başbelası olmazdı. Yok ol. | Open Subtitles | أنتَ لست حيواني الأليف لو كنت سأجلب حيوان أليف لن أختار مزعجاً مثلك |
Ama bu kendi kafasında göre takıIan rahat bir hayvandır. | Open Subtitles | لكن يعيش هنا حيوان قلب هذه الفكرة رأساً على عقب، |
Bunlar, doğal yollardan oluşmamış. Bir hayvanla bitki arasındaki savaşın izleri. | Open Subtitles | ليست هذه تكوّنات طبيعيّة، لكن نتاج كفاح طويل بين حيوان ونبات |
Vahşi hayvanların ortalıkta gezdiği ihbarı geldi. Muhtemelen bir köpektir. | Open Subtitles | تلقينا مكالمة بشأن حيوان بري طليق وهو ما أخبرنا به. |
Altı yaşında, ...Luther Boggs evinin sınırlarındaki tüm evcil hayvanları katletmiş. | Open Subtitles | في عُمرِ ستّة، لوثر بوغز ذَبحَ كُلّ حيوان أليف على مشروعِه السكنيِ. |
Kafasında ok olan, kabarık tüylü, devasa bir canavar. Karıştırması zor sayılır. | Open Subtitles | إنه حيوان عملاق و زغب لديه سهم على رأسه من الصعب تفويته |
11.000 metreden yüksekte süzülen bu kuşlar tüm diğer hayvanlardan daha yüksekte uçuyor. | TED | تُحَلّق على إرتفاع يفوق 11,000 متر، هذه الطيورتُحَلّق أعلى من أي حيوان آخر. |