Sadece bir ülkede tek bir siyasi parti kurmak yeterli değil. | TED | ليس هذا كافيًا لتأسيس حزب سياسي واحد للمساواة في دولة واحدة. |
sahipti. ve petrol zengini, varlıklı bir ülke ile komşuydu. | TED | و كانت بجوار دولة جد غنية، ذات ثروة بترولية كبيرة. |
Muazzam farklılıkta siyasi sistemlere ve farklı ekonomik sistemlere sahiptirler, birinde özel kapitalizm diğerinde geniş bir devlet kapitalizmi vardır. | TED | لديهما نظامين سياسين مختلفين بشكل كبير و ايضا انظمة اقتصادية مختلفة دولة بي راسمالية خاصة و اخرى بنظام راسمال دولة |
dedim. Ve 10 Ocak'ta kayıtları almayı bitirdiğimizde, son rakam, 58 farklı ülkeden 2051 videoydu. | TED | و قد اغلقنا التقديمات فقط في العاشر من يناير و حصيلتنا النهائية كانت 2,051 فيديو من 58 دولة مختلفة |
Çoğu Kuzey Koreli ailelerinden ayrılmışlardı ve yeni bir ülkeye vardıklarında hayatlarına parasız ya da çok az parayla başlayacaklar. | TED | العديد من الكوريين الشماليين قد إفترقوا عن عائلاتهم، وحين يصلون إلى دولة جديدة، يبدأون بمبلغ ضئيل أو دون مال إطلاقاً. |
Şu anda bunu A.B.D. gibi büyük ve zengin bir ülkenin yapacağını düşünebiliriz. | TED | الآن يمكننا أن نفكر في دولة غنية كبيرة مثل الولايات المتحدة للقيام بذلك. |
2006'daki ölümününe kadar, Orta Asya'nın doğal gaz bakımından zengin bir ülkesi olan... ...Türkmenistan'ın mutlak güce sahip lideriydi. | TED | إلى أن توفى في عام 2006، حيث كان يمثل القوة العظمى في تركمانستان دولة غنية بالغاز الطبيعي بآسيا الوسطى. |
ama şimdi dünyanın çeşitli yerlerindeki 55 ülkede ya kuşlarda, ya insanlarda ya da her ikisinde birden bu virüs görülüyor. | TED | و لكن الآن وصل إلى 55 دولة في العالم، إنتشر فيها هذا الفيروس سواء بين الطيور، أو البشر، أو الإثنين معا. |
Şu an biz konuşurken, bu 170 ülkede insanlar dünyayı haritalandırıyorlar. | TED | إذاً، بينما نتحدث يخطط الناس العالم في هذه ال 170 دولة. |
Sadece bir düğün. Dünyadaki her ülkede, her gün insanlar bunu yapıyor. | Open Subtitles | إنه مجرد زفاف يقوم به الناس كل يوم بكل دولة في العالم |
Aslında daha fazla telefona sahip olan ülke 1989 verilerine göre Sovyetler Birliği'ydi. | TED | في واقع الأمر أن دولة الإتصالات هي الإتحاد السوفيتي, وتعود البيانات لعام 1989م. |
Defedilmesi gereken ilk inanış, Afrika'nın bir ülke olmadığı inancıdır. | TED | والخرافة الأولى التي يجب تبديدها هي أن أفريقيا ليست دولة. |
Savaşlar ile dolu bir ülke olan Güney Sudan'da doğmayı seçmedim. | TED | لم أختر أن أولَد في جنوب السودان، دولة تنتشر فيها الصراعات. |
- devlet meselesini federal mahkemeye taşıdığımız için kendi insanlarımız bizi topa tutar. | Open Subtitles | و نريد أن نكون موثّقون من قبل شعبنا لدفع قضية دولة لمحكمة اتحادية |
Lordum, sizinle ilk tanıştığımızda, ...bana büyük bir devlet adamı olmak istediğinizi söylemiştiniz. | Open Subtitles | سيدي عندما التقينا اول مرة قلت انك تتمنى ان تصبح رجل دولة مهم |
Bu Afganistan'ın önemli olmadığı anlamına gelmiyor, ama dünya üzerinde dahil olmamız gereken 40 ülkeden biri olduğu anlamına geliyor. | TED | ولكن هذا لايعني أن أفغانستان ليست مهمة ولكنها واحدة من 40 دولة تحتاج التدخل الدولي |
Kim etnik alkol biyo-yakıt mucizesinin Güney Amerika'daki gelişmekte olan bir ülkeden geleceğini düşünürdü? | TED | من كان يظن أن معجزة اللإيثانول الحيوي قد تاتي من دولة نامية في امريكا الجنوبية؟ |
13 ay içinde 14 ülkeye uçtum ve yüzlerce konuşma yaptım. | TED | في 13 شهرا سافرت إلى 14 دولة وألقيت مايناهز 100 محادثة. |
Bu da Root and Shoot denilen programı tam olarak burada Tanzanya'da başlattı ve şimdi dünya çapında 97 ülkeye yayılmış halde. | TED | وأدى ذلك إلى هذا البرنامج الذي نطلق عليه الجذور والبراعم، الذي بدأ هنا في تنزانيا وانتشر الآن إلى 97 دولة حول العالم. |
Nehir kenarındaki eğlence, başka ülkenin istihbaratında çalışan sekiz adamının tutuklanması. | Open Subtitles | وإلقاء القبض على ثمانية من ضباط الخدمة السرية من دولة معينة |
Dediklerine göre öldürdüğü adamların sayısı bir ülkenin nüfusuna eşitmiş. | Open Subtitles | يقولون ان عدد الذين قتلهم يصل الى عدد دولة باكملها |
Birisi Hindistan'ın şaşılacak derecede bir iletişim ülkesi haline geldiğini iddia edebilir. | TED | قد يناقش شخص ما أن الهند قد أصبحت دولة متصلة بشكل مذهل. |
Tiranların yeterince olduğu o günlerde Atina şehir devleti bir kral veya peygamber tarafından değil sıradan ve sıkıcı insanlar tarafından yönetiliyordu. | Open Subtitles | ،لم تكن بقيادة ملك أو رسول بل بقيادة مواطني دولة .. ومدينة أثينا الكادحين الذين فاض بهم الكيل من أحد طغاة زمانهم |
Aslında, Sayın Hakim eyalet ek süre talebinde bulunmak istiyor. | Open Subtitles | في الواقع، أصحاب السيادة، ان دولة مثل ل، طلب استمرار. |
2000 yılında neredeyse hiçbir şey yokken, günümüzde neredeyse her Afrika ülkesinin şimdi canlı bir telekomünikasyon endüstrisi var. | TED | من لا شيء تقريبًا في عام 2000، تنعم الآن كل دولة إفريقية بصناعة نشطة للاتصالات المحمولة. |
Bunun nedeni, bence, yine esasında uygarlık devletine dayanıyor. | TED | السبب هو اعتقد .. بصورة اساسية انه بالعودة الى دولة الحضارة |
Ama bir kaç beyazın, bir siyah ülkesini yönettiği günler sona erdi. | Open Subtitles | ولكن أيام القلة من البيض الذين يديرون دولة سوداء قد ولت |
Bu yüzden bu şirketin kendi ülkesine benzemesini anlamıyorum. | Open Subtitles | لذا فأنا لا أرى أن هذه الشركة دولة مستقلة بذاتها. |
Bu inşa edildiği anda, Afrika'da ve bütün gelişmekte olan ülkelerde herkes yapı belgelerini / çizimlerini ücretsiz olarak alıp çoğaltabilir. | TED | وبمجرد أن يتم بناءها، سيكون بمقدور أي شخص في أفريقيا أو أي دولة نامية أن يأخذ مستندات البناء وأن ينسخها مجاناً. |
Az önce Blue Mountain State'in... ...Clementine Üniversitesi ile Louisiana'da Cypress Stadı'na çıkacağı haberini aldık. | Open Subtitles | نحنفقطحصلتعلى كلمة أن دولة الجبل الأزرق وسوف المواجهة ضد كليمنتين جامعة لالسلطانيةشجرةالسروفيلويزيانا. |