| akıllı lambalar, akıllı kilitler, akıllı tuvaletler, akıllı oyuncaklar, akıllı seks oyuncakları. | TED | هنالك أضواء ذكية، أقفال ذكية، مراحيض ذكية، ألعاب ذكية، ألعاب جنسيّة ذكية. |
| ERVIS, okyanus yüzeyindeki atığı emen ve temizleyen akıllı bir gemi. | TED | إيرفيس هي سفينة ذكية تمتص المخلفات من على سطح المحيط وتنظفه. |
| Bu aslında bu hastayı tedavi etmekte kullandığımız akıllı bir bio-malzeme. | TED | هذه في الواقع مادة حيوية ذكية استخدمت بالفعل لعلاج هذا المريض. |
| "Neden? Biliyorsun ki zekisin" dedi. "her türlü donanımın var." | TED | فقال لي ، لماذا ؟ انت ذكية ، كل الإمكانيات ميسرة لك. |
| Serbest piyasada satmak için zekice bir yol bulduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | الشائعات تقول أنه وجد طريقة ذكية لوضعها في السوق المفتوح |
| akıllıca. Polisler geri gelmeyecektir. Saklanmak için iyi bir yer. | Open Subtitles | ذكية, فالشرطة لن تعود هنا ثانية انه المكان المثالى للأختباء |
| Biraz çıkarın varsa anneni bile satarsın, ama akıllısın... ne zaman satıp ne zaman kendini tutacağını iyi biliyorsun. | Open Subtitles | تبيعين أمك نفسها مقابل حفنة أموال و لكنكِ ذكية تعلمين متى تبيعين , و متى تجلسين ساكنة كما تجلسين ساكنة الآن |
| Güzel ya da çok akıllı değilim, lütfen beni yalnız bırakma. | Open Subtitles | أنا لست جميلة و لست ذكية أرجوك لا تدعنى وحيدة ثانيةً |
| Pekâlâ. Kız kardeşiniz gibi akıllı olacak mısınız bir bakalım. | Open Subtitles | حسنٌ، لنرَ إذا كان هذا المصل سيجعلكِ ذكية كما أختك |
| Bu akıllı bir plan değildi. Gerçekten bizi öldürmek istemiyordu sürece. | Open Subtitles | لم تكن خطة ذكية إلا إذا لم تكن تريد أن تقتلنا |
| Kendisi inanılmaz güzel, eğlenceli umursamaz, akıllı, süprizlerle dolu biri. | Open Subtitles | إنها جميلة للغايه, مرحه سعيدة و ذكية و مليئة بالمفاجئات |
| Ya çok akıllı ya da ciddi lif yetersizliği var. | Open Subtitles | إما أنها ذكية جداً أو أن لديها نقص حاد بالألياف |
| Nasıl planlıyoruz hayatımızı ve çocuklarımızın iyi, akıllı, güvenli planlar yapmalarını nasıl sağlarız? | Open Subtitles | كيفَ جميعنا نصنعها وكيف أننا نأمل بأن أبنائنا يصنعون خُططاً جيدة,ذكية وآمنه لأنفسهُم |
| Bu sizi akıllı yapmaz, sadece daha az aptal yapar. | Open Subtitles | هذا لا يجع منكي ذكية, هذا يجعل منكى اقل غباء. |
| Doğruluğunu kolayca kontrol edebileceğim bir şeyi uyduracak kadar zekisin o radyoyu hikayenin inandırıcılığını güçlendirmek için, kendin bozmuş olabilirsin. | Open Subtitles | أنتِ ذكيّة للغاية لكي تصنعي شيئاً ... أستطيع التأكد منه بسهولة لكنكِ ذكية بما يكفي لتكسريه بنفسكِ لكي تعززي روايتكِ |
| Sen yılın on bir ayı zekisin. İyi bir iş kadını. Başarılı. | Open Subtitles | أحد عشر شهراً في السنة تكونين سيدة أعمال ذكية جيدة ناجحة |
| dedim. Çok zekice cevap verdiğimi düşündüm. | TED | واعتقدت انني اصبت الجواب الصحيح .. وانني ذكية |
| Sizlere gösterebileceğim zekice teknolojilerim yok. | TED | ولا يوجد معي أي تقنية ذكية لتنظروا إليها. |
| Yüzden fazla treni gizli bir buluşma için erteletmek çok da akıllıca değildi. | Open Subtitles | تأخير مئات القطارات من أجل ان تحظي بموعدك السري لم تكن حركة ذكية |
| Sadece bunu akıllıca bir hamle olup olmadığını merak ediyorum. | Open Subtitles | فقط أتساءل إن كانت هذه خطوة .ذكية لفعل هذا الآن |
| Senin gençlik yıllarını böyle harcamak istemezdim ama sen çok şirin, zarif ve çok akıllısın ve hiçbir şey talep etmedin. | Open Subtitles | لم أقصد تضييع سنوات شباب الجميله هكذا ... لكنكِ حلوة جدا رشيقة جدا، ذكية جدا ولم تفعلي أبدا اي شيء سيء |
| Gerektiğinde susmayı bilecek kadar zekiyim. Ve şu anda susuyorum. | Open Subtitles | أنا ذكية بما يكفي لأعرف متى أغلق فمي، وسأغلقه الآن. |
| Ve gerçekten de, nihai arama motoru da zeki olacaktır. | TED | وفي الحقيقة، أن ماكينة البحث الممتازة يجب أن تكون ذكية. |
| - Son derece akıllıdır... Pency'ye karşı harika davranır. | Open Subtitles | أوه، وقالت انها كانت ذكية رائعة، رائعة عن بانسي. |
| Yani, mesela fen ödeviyse Jane hemen üst katta yaşıyor ve çok zekidir. | Open Subtitles | تعرفين ان كان العلوم جاين تعيش في الطابق العلوي و هي ذكية للغاية |
| Lisedeyken bir kız tanırdım zekiydi ama pek bir olayı yoktu. | Open Subtitles | عرفت تلك الفتاة من الثانوية ذكية بما يكفى لكنها لم تحضر من شئ |
| Ve o çok tatlıydı ve çok akıllıydı ve senden nasıl hoşlandığına inanamıyordun. | Open Subtitles | إنها تبدو لطيفة هذه المرأة و ذكية يمكنك أن تصدق أنها قد انجذبت إليك أيضاً |
| Çünkü neyin bana uyup neyin uymayacağını anlayacak kadar akıllıyım ve bu uymuyor. | Open Subtitles | لأنني في الواقع ذكية كفاية لأعرف مايناسبني وما لا يناسبني، وهذا لا يناسبني. |
| Kayıt cihazı taşıdığını biliyordunuz. Konuşmayacak kadar zekisiniz. | Open Subtitles | كنتِ تعلمين أنّه يحمل المسجّل، وكنتِ ذكية بما يكفي حتى لا تتحدثي. |