Bunu nasıl elde edeceğimi biliyorum: Her geçen gün ilerleyerek. | TED | وأعرفُ كيفية تحقيق ذلك: عن طريق المضي قدمًا كل يوم. |
Üzgünüm bile bile Bunu yapamam. Ama belki şansın açılır. | Open Subtitles | آسف، لا أستطيع ذلك عن عمد، ولكن ربما يحالفك الحظ |
Bir kadın için daha kolay. Biz Bunu yapmak zorundayız. | Open Subtitles | يسهل على المرأة تحمّل ذلك عن الرجل، علينا القيام بذلك. |
İnsanlar çocukları için Bunu hep söyler biliyorum ama o yakışıklıdır. | Open Subtitles | أنا اعلم ان معظم الناس يقولون ذلك عن ابنائهم ولكنه كذلك |
Amca, masum meleklerimize böyle şeyler söylememelisin. | Open Subtitles | العم لا يجب أن يقول ذلك . عن ملائكتنا البريئة . إلى ملاكي ، جونغ |
Peki bu bize yaşamın başlangıcı ve anlamı hakkında ne anlatacak? | TED | فماذا يخبرنا ذلك عن أصل نشأة الحياة وعن معنى الحياة ؟ |
Hey, Geum Jan Di, bilerek yaptın Bunu, değil mi? | Open Subtitles | ،أنت، غيوم جاندي أنت فعلت ذلك عن قصد ، صحيح؟ |
Bu adamlar dünyayı tekrar şekillendirmeme yardımcı oldular ve Bunu isteyerek yaptılar. | Open Subtitles | هؤلاء الرجال ساعدوني بتغيير العالم , وهو يفعلون ذلك عن طيب خاطر |
Bunu birlikte çalışarak başarabildiler. | TED | وقد تمكنوا من تحقيق ذلك عن طريق العمل معاً. |
İnsanlara bir şeyler yaptırmak için oyun unsurlarının kullanıldığı birkaç teknoloji örneğiyle Bunu anlatmak istiyorum. | TED | وأود أن أفعل ذلك عن طريق بعض الأمثلة التكنولوجية، حيث استخدم الناس عناصر ألعاب لحمل أناس على فعل أشياء ما. |
Yani, Bunu sezgisel olarak hissettirmek çok daha cazip. | TED | تعلمون ، فعل ذلك عن عمد لترتبط أكثر بكثير بالعمل. |
Bunu şuan aşırı görünen düşüncesizlikle antibiyotikleri müsrifçe kullanarak yaptık. | TED | فعلنا ذلك عن خلال الإسراف في المضادات الحيوية باستهتار يبدو صادما الآن. |
Bunu cinsiyet eşitliği için ayağa kalkarak cesaretin görmezden gelinemez etkisiyle yapabiliriz. | TED | وبوسعنا فعل ذلك عن طريق تصرفات شجاعة من دون تجاهل، دفاعًا عن المساواة بين الجنسين. |
Bunu parçacık fizikçileri yapar. | TED | ويتم ذلك عن طريق علماء فيزياء الجسيمات. |
Yani; tükettiğimiz ve kullandığımız enerjiyi ölçebilmek gerekir, Bunu ise "kalori" adını verdiğimiz birimle yaparız. | TED | لذا فعلينا أن نكون قادرين على قياس الطاقة التي نستهلكها ونستخدمها، ونفعل ذلك عن طريق وحدة تسمى السعرة الحرارية. |
Bunu çizerek görebiliriz, ama gözümüzden bir şey kaçırmadığımızdan emin olmak için başka bir yolla deneyelim. | TED | بأمكاننا معرفة ذلك عن طريق الخطوط المرسومة، ولكن لنتأكد أننا لم نفوّت أي احتمالات، هذه طريقة أخرى. |
Ve biz Bunu olağandışı özverili kişileri test ederek keşfettik. | TED | وقد اكتشفنا ذلك عن طريق فحص مجموعة من الأشخاص الإيثاريين بشكل استثنائي. |
Bir şeyi nasıl gördüğümüzle oynuyorum ve Bunu çok isteyerek yapıyorum. | TED | ألعب بكيفية عرض شيء معين. وأنا أفعل ذلك عن عمد. |
Bunu makineler yapamaz ama bunların yapılması gerek. | TED | لا يمكن فعل ذلك عن طريق الآلات، ولكن لا يزال يتعين القيام به. |
Kamyon lastiğine konan adam için de böyle söylemiştin. | Open Subtitles | قلتَ ذلك عن الرجل الذي كان محشوراً بداخل شاحنة الإطارات الضخمة |
Bunun yerine, doğum günleri ve küpköklerden çok daha ilginç bir şey hakkında, biraz daha derin ve benim zihnime, işten daha yakın birşey hakkında konuşacağım. | TED | أنا أرغب بالتحدث عوضاً عن ذلك عن شيء مثير للإهتمام أكثر بكثير من أعياد الميلاد والجذور التكعيبية أنه شيء أعمق وأقرب إلى عقلي .. من عملي |
Bu muhteşem şeylerin tamamını topluluk üyelerimiz için yapıyoruz ve aynı zamanda, müşterilerimize para cezası ve harçla karşılık veriyoruz. | TED | نحن نقوم بكل هذا العمل الرائع لأفراد مجتمعنا وفي الوقت نفسه، نواجه ذلك عن طريق فرض غرامات ورسوم من زبائننا. |