Pekala, Bu çok kötüydü, Stuart, - Tanrı aşkına | Open Subtitles | حسناً, هل تعرف كان ذلك غير ملائم, ستيوارت |
Ama Bu çok saçma. Bu duruşma bana yapılanlarla alakalı. | Open Subtitles | .ولكن ذلك غير معقول .جلسات الإستماع هي بخصوص تُهمي |
Bence Bu çok haksızca ve yargılayıcı. | Open Subtitles | أعتقد أن ذلك غير عادل وحكم خطأ |
Bazı nedenlerden dolayı da Buna atipikal deriz, bahsettiğim gibi kadınlar nüfusun yarısını oluştursa bile. | TED | ولسبب ما نسمي ذلك غير طبيعي، رغم أن النساء يشكلن نصف عدد السكان كما ذكرتُ سابقًا. |
Bunu yasa dışı yapmak, çoğumuzun tek başına çalışması demektir. Ki bu bizi şiddet içeren suçlara karşı savunmasız bırakır. | TED | بجعل ذلك غير قانوني يعني أن الكثيرين منا يعملون بصفة فردية، من الواضح أن ذلك يجعلنا عرضة لمرتكبي أعمال العنف. |
Kanun dışı, ama hakem olmadığı için fark etmez. | Open Subtitles | ذلك غير شرعيُ، لكن ليس هناك حكم لذا هو لا يَهْمُّ. |
Bazıları tamamen canınıza okuduğumu söylüyorlardı, ben de eğer doğru değilse onlara çenelerini kapamalarını söyleyecektim, ama doğru olduğuna göre, bir şey yapmama gerek yok. | Open Subtitles | بعض الناس يقولون أنني تغلبت عليك وأردت منهم أن يصمتوا لو كان ذلك غير صحيح ولكن بما إنها صحيحة فسأنسى الأمر وحسب |
Hayır. Kesinlikle doğru değil. Bu konuda hiçbir kanıtınız yok. | Open Subtitles | لا، ذلك غير صحيح البته وليس لديكِ دليل على ذلك |
Kaderimi değiştirmeye çalıştı. | Open Subtitles | كأن ذلك غير أي شيئ في حياتي |
Bu çok mantıksız. Nasıl geri... | Open Subtitles | لكن ذلك غير مفهوم كَيْفَ تَذْهبُ |
- Tamam ama Bu çok anlamsız. | Open Subtitles | حسناً، ذلك غير منطقي بالنسبة لي |
Ama tabi Bu çok anlamsızdı. | TED | وكان ذلك غير ذي صلة تماماً. |
Bu, çok mantıksız olurdu. | Open Subtitles | ذلك غير مقبول حسابياً |
Bu çok beklenmedik bir şeydi. | Open Subtitles | كان ذلك غير متوقّعاً بالمرة |
- Hayır, onları boş ver. Bu önemli değil. Bu doğru değil, Bu çok önemli. | Open Subtitles | ,ذلك غير صحيح "الامر مهم , ل"توبى |
Bu çok saçma. Dördü de. | Open Subtitles | حسنا ، ذلك غير منطقي - الأربعة جميعا - |
Ya da Buna alışık mısınız? | Open Subtitles | هل وجدت ذلك غير عادي؟ أو ربما أنت متعودة على ذلك |
Bayan Mortar bu duyguların doğa dışı olduğunu söylemiş. işte bu yüzden cezalandırıldım, çünkü... | Open Subtitles | سيدة مورتر قالت أن ذلك غير طبيعي لهذاالسببعوقبنا،فقطلأن.. |
Fark etmez. Her yer buradan daha iyidir. | Open Subtitles | ذلك غير مهمّ، فأينما ذهبتُ يكون المكان أفضل من هنا |
Neyse odur. Ne değilse, değildir. | Open Subtitles | هو كما هو، ليس غير ذلك لا تجعلي ذلك غير ما عليه |
Evet, ama evlenmek için yeterli bir sebep değil bu, öyle değil mi? | Open Subtitles | نعم، لكن ذلك غير كاف لزَواج، أليس كذلك؟ |
Kaderimi değiştirmeye çalıştı. | Open Subtitles | كأن ذلك غير أي شيئ في حياتي |