Biz kültürümüzü bunlar arasında değerlendirirken aynı zamanda geleneklerimizle de bağlantı kuruyoruz. | TED | نعمل على تغيير ثقافتنا من الداخل، ولكن في نفس الوقت نحن مع اعادة ربط تقاليدنا. |
Dünyayı birbirine bağlamak, ailemi güvence altına almak gibi mi? | Open Subtitles | مثل ماذا ؟ ربط العالم ؟ تأمين صحي لوالديّ ؟ |
Lütfen yerlerinize oturup kemerlerinizi bağlayın ve "kemerinizi Çözün" ışığı yanana dek öyle kalın. | Open Subtitles | ارجو منكم العودة الى مقاعدكم وربط احزمة الامان والبقاء هناك حتى اطفاء شارة ربط حزام الامان |
Ondan beri, birçok insanı hayal edilemeyecek bir şekilde birbirine bağladı, kayıp kardeşleri buluşturdu, hayatları kurtarıp, devrimler başlattı | TED | منذ ذلك الوقت فقد ساعدت في ربط الناس بشكل لا يصدق لم شمل الأشقاء حفظ الأرواح و إحياء الثورات |
Ve aniden... bu çocuklar internete bağlı dizüstü bilgisayar sahibi oldular. | TED | وفجأة، تم ربط الأطفال بكمبيوترات محمولة. |
Yani klavyeyi bağlayıp, sondayı takınca geri kalanını program mı yapacak? | Open Subtitles | بمجرد أن أُعيد ربط الأسلاك بعضها البعض سيقوم البرنامج بباقي العمل |
Andy, dün gece kendini o şekilde bağlamayı nasıl becerdin? | Open Subtitles | آندي، كيف تمكنت من ربط نفسك بتلك الطريقة ليلة امس؟ |
Bu Anson'la Card bağlantısını bulmamıza çok az kaldığını gösteriyor. | Open Subtitles | هذا يُظهر اننا على بعد خطوات من ربط أنسون بكارد |
Görevim, insanların ilgilendikleri tasarımla sıkı bağlar kurmalarını sağlamak böylece tasarımın tüm şekillerine önemsemeye başlayacaklar. | TED | مهمتي هي ربط الناس بأشكال التصميم التي يحبون من أجل أن يهتموا بكل أشكال التصميم. |
Ve bu soruyu çok beğendim, öyle ki, bu iki farklı dünyayı bir nevi bağlamaya başladık. | TED | وأحببتُ الموضوع كثيرًا، لذلك، وبطريقة ما، بدأنا في ربط هذين العالمين المختلفين. |
Onları bir araya getirmek zorundayız. bağlantı noktalarını buluyoruz. | TED | نحتاج إلى تكييفها في حزم. العثور على نقاط ربط |
Bu sistem yoluyla duyu yetisine sahip tüm varlıklarla bağlantı kurulabilir. Bu deneylerin sonuçlarını sabırsızlıkla bekliyorum. | TED | قد يتم ربط كل الأنواع الممكنة من الكائنات الحية بواسطة هذا النظام. ولا أستطيع الإنتظار حتى أرى نتيجة هذه التجارب. |
Ayakkabı bağını bağlamak ve karşıdan karşıya geçmek gibi şeyleri tek başımıza yapabiliyoruz. | TED | فيمكننا ربط أحذيتنا وعبور الطريق معتمدين على أنفسنا. |
..."kemerlerinizi bağlayın" işareti yandı. | Open Subtitles | الكابتن يواجه بعض الاضرابات وانار اشاره ربط الاحزمه |
Dördüncü sabah birkaç deniz kaplumbağası yakaladı, onları birbirine bağladı ve bir sal yaptı. | Open Subtitles | وفي اليوم الرابع ربط نفسه مع زوج من سلاحف البحر ربطهم سوية وجعلهم كطوافة |
Teknenin pruvasını oradaki iskeleye bağlı olarak bulmuştum. | Open Subtitles | لقد وجدت قوس قاربى و قد ربط إلى رصيف الميناء |
Kendisi bize diyor ki, birisinin ellerini bağlayıp on dakika boyunca konuşmasına engel olmak affedilmez bir şeydir. | Open Subtitles | يخبرنا أن محاولة ربط شخص ومنعه من كلام شيء لا يغتفر. |
Gerçekten yani, kendi ayakkabısını bile bağlamayı bilmeyen Harvard mezunu adamlardan biri misin? | Open Subtitles | هل أنت ذلك النوع من الرجال الجامعيين الذين لا يعرفون ربط حذائهم بأنفسهم؟ |
Eğer bu belgelerin ikisiyle olan bağlantısını kurarsak, polise gidebiliriz. | Open Subtitles | هكذا, إن استطعنا ربط هذه المستندات بكلاهما فسيكون هذا كاف لتقديمه للشرطه |
Benlik algısı bu "ben"im, şu bana ait diye düşünürken kendi kendisini bağlar ve Büyük Öz'ü unutur. | Open Subtitles | عندما يكون مفهوم الذات هذا هو انا وهذا هو لي يكون قد ربط نفسه ونسي النفس العظيمة |
Çözmeye çalışıyoruz. Bunu tek bir nedene bağlamaya çalışıyoruz. Ben biraz zaman kazandırayım. | Open Subtitles | انا احاول حل الامر واحاول ربط الامور بمصدر واحد |
Düşündüm ki, birbirimizin yanında olmalı ve kızlar arası bir bağ kurmalıyız. | Open Subtitles | وأشعر أننا، تعلمين، علينا البقاء سويا وأن يكون بيننا قوة ربط أنثوية. |
Sana bağla dediğim zaman onu incitmekten korkma. | Open Subtitles | يجب عليك ربط ذلك الولد لا تكن قلقاً حول ذلك |
Yakında gezegendeki insanların çoğu bir taneye sahip olacak ve herkesi hem bilgiye, hem de birbirine bağlama fikri devam edecek. | TED | قريبا الغالبية العظمى من الناس على هذا الكوكب سيكون لديه واحد، وفكرة ربط الجميع إلى كل من المعرفة وبعضهم البعض ستستمر. |
Girdap Manipülatörünü kutunun geri kalanına bağlamış. | Open Subtitles | لقد ربط المتلاعب الزمني بالصندوق بواسطة أسلاك |
Bıçaklamayla vurulma olayını birbirine bağlayan somut bir kanıt olmalı diye düşünüp durdum. | Open Subtitles | ظللت أفكر يجب أن يكون هناك بعض الأدلة المادية ربط طعن لاطلاق النار. |