Bir vücut oyununa bakacağız. Bu, spontane bir kendini yerçekiminden kurtarma isteği. | TED | سوف ننطر في الألعاب الجسمانية, و التي رغبة عفوية للتخلص من الجاذبية. |
Bay Chase, gururum okşandı ancak işimi çok ciddiye alıyorum ve geçici bir arzu adına bunu riske atmayı hiç istemiyorum. | Open Subtitles | أشعر بالإطراء، لكن آخذ عملي على محمل الجد لا أريد تعريض كل شيء للخطر لقاء ما يزعم أنها رغبة سريعة الزوال |
Eğer bir arzusu içerdiği ne kadar enerji biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل تعرف كمية الطاقة التى تحتويها رغبة غير مُرضاة ؟ |
Bilmenizi istiyorum ki, masum Amerikan vatandaşlarına zarar vermek gibi bir niyetim yok. | Open Subtitles | ما أريده هو أن أقنعكِ أنني لا أملك أي رغبة بإيذاء أمريكيين أبرياء |
Arkadaşım öğrenmek istiyor, bir kadın nasıl tatmin edilir, söyler misin? | Open Subtitles | ،صديقي يريد أن يعرف هل لا أخبرتينا كيف نشبع رغبة امرأة؟ |
Seni kurtarmak gibi bir arzum yok ancak emirlerine uymak zorundayım. | Open Subtitles | ليس لدي أي رغبة لانقاذك ولكن أجد نفسي مضطرا إلى الانصياع. |
Bu efendimizin isteği olabilir ama yine de çok bencilce. | Open Subtitles | ،قد تكون هذه رغبة مولانا لكنه تمادى كثيرا بحب الذات |
Bu kadar uzun süre nefes almanın, bir Kızılderililin isteği olduğunu unutma. | Open Subtitles | تذكر أنها كانت رغبة ذو البشره الحمراء التى جعلتك تتنفس بهذا الخوف |
İçsel bir duyguyla başlar, içsel bir arzu ya da ihtiyaçla. | TED | حيث تبدأ بإحساس داخلي, رغبة داخلية, أو حاجة. |
Bugün okyanusları kurtarmaktan çok ekolojik arzu için buradayım. | TED | أنا هنا اليوم لأن إنقاذ المحيطات أمر أكبر ما يكون من رغبة إيكولوجية. |
Durumuna karşı anlayışsız değilim. Sana zarar geldiğini görmek istemiyorum. | Open Subtitles | ولا أنكر التعاطف لموقفك، وليس لدي أي رغبة في أذيتك |
İnanın bana bu tecrübeyi tekrarlamayı hiç istemiyorum. | Open Subtitles | وليس لدي، صدقني، أي رغبة بإعادة تلك التجربة |
Bunun çok güçlü bir kefaret ödeme arzusu... olduğunu düşünmüyor musun? | Open Subtitles | ألا تعتقد بوجود رغبة قوية هنا في التكفير عن أفعالك ؟ |
Öyle mi? Kendimizi çılgınlığa teslim etmemiz Tanrı'nın arzusu mu? | Open Subtitles | هل هي رغبة الرب أن نسلم أنفسنا إلى الفوضى ؟ |
Seni kırmak gibi bir niyetim yok ama mevkiini kullanman... | Open Subtitles | لا رغبة لدي في إهانتك، ولكن استدعاء فرق الرتب بيننا |
Tom Ripley, sizi ya da sahip olduklarınızı istemekten öteye gidip siz olmayı ve bir zamanlar sahip olduklarınızın hepsini istiyor. Siz yerin altındayken, adınızı kullanıyor, yüzüklerinizi takıyor, banka hesabınızı boşaltıyor. | TED | يتحوّل طوم من رغبتك أو رغبة ما تمتلكه إلى انتحال شخصيتك و امتلاك ما كنت تملكه، و بينما أنت أسفل ألواح الأرضية، فهو يجيب عندما ينادى اسمك، يرتدي خواتمك، يفرغ حسابك البنكيّ. |
Her arzum yerine getirilse de, arzularımdan mahrumdum. | Open Subtitles | كل الرغبات التى تُلبى أزالتني رغبة أخرى منى |
Yani yönetmenin niye bütün yemeklerini benimle yemek istediğini anlamıyorum. | Open Subtitles | لذا لا أفهم رغبة المخرج في تناول كل وجباته برفقتي |
Peki, madem babama bu kadar ihtiyacım var nasıl oluyor da üç haftadır telefon numarasını yanımda hiç arama isteğim olmadan taşıyabiliyorum? | Open Subtitles | حسناً إذا كنت بحاجة لوالدي بهذه الشدة فأنا أملك رقم هاتفه منذ 3 أسابيع و ليست لدي أي رغبة للإتصال به ؟ |
Majesteleri, yürekten istediği tek şey var, o da Silahşor olmak. | Open Subtitles | صاحب الجلالة , قلبه لديه فقط رغبة واحدة وذلك ليصبح فارساً |
Hayattan bıktığı ya da yaşama arzusunu kaybettiği için değil. | Open Subtitles | لم تكن قد تعبت من الحياة أو فقدت رغبة العيش |
Jaffa'nın özgürlüğe olan isteğini onlara karşı güç kazanmak için kullanmış. | Open Subtitles | إستعمل رغبة الجافا بالحرية ضدهم لذا هو يمكن أن يكسب القوة |
Bu insanların isteğine bağlı olacaksa öyle olsun o zaman, ama kendinden emin olsan iyi edersin küçük rahibe çünkü ben bekleyebilirim. | Open Subtitles | إنّ كانت تلك رغبة الناس، و هي كذلك، من الأفضل أن تكوني واثقة، أيّتها الراهبة لأنّه يسعني الانتظار |
Lord, çalışma odasındaki Çin heykelinin, kapının önündekiyle değiştirilmesini mi istedi? | Open Subtitles | هل هي رغبة اللورد بإستبدال الصيني الذي في غرفه الإجتماع بالذي خارج الغرفه؟ |