Şey, evlilikler gereklidir, aksi halde hiç düğün kıyafeti olmazdı. | Open Subtitles | إن الزواج ضرورة بالطبع وإلا لن يكون هناك فستاتين زفاف |
- düğün, Disney World değil. - Cimri bir herif olma Harold. | Open Subtitles | حفل زفاف ليس عالم ديزني لا تكون كالذي يهيل القذارة يا هارولد |
Sadece bir düğün. Dünyadaki her ülkede, her gün insanlar bunu yapıyor. | Open Subtitles | إنه مجرد زفاف يقوم به الناس كل يوم بكل دولة في العالم |
Bu sabah düğünü iptal ettiğinde... hayatımın en mutlu gününün içine ettiğimi anladım. | Open Subtitles | عندما ألغيتَ زفاف هذا الصباحِ، عَرفتُ بأنّني شَددتُ اليوم الأكثر سعادة مِنْ حياتِي. |
Red Robin düğününe gel, prenses olduğunu hepimiz kabul edeceğiz. | Open Subtitles | ''تعال إلى زفاف ''ريد بوني و سنتقبلك جميعاً كونك الأميرة |
- Tom. Bir Sicilyalı, kızının düğününde hiç bir talebi geri çeviremez. | Open Subtitles | فكما تعرفين لا يحب أى صقلى أن يرفض طلب يوم زفاف ابنتة |
İki sene önce onunla yemekteydim ve kendisi büyük evlilik yüzüğüne sahipti ben de o yüzüğü parmağıma takıp çıkaramadım. | TED | تناولت العشاء معها منذ عامين و قمت بـ.. كان لديها خاتم زفاف حجمه كبيرا و وضعته فى إصبعي ولم أتمكن من نزعه. |
Hindistan'a o kadar yolu sadece bir düğün için gittiğimize inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدّق أننا قطعنا كل المسافة إلى الهند من أجل زفاف. |
Pekala, belki rüyalarında ki düğün olmuyor olabilir ama rüyalarında ki adamla evleniyorsun. | Open Subtitles | حسناً، قد لا تحصلين على زفاف أحلامكِ بالفعل، لكنكِ تحصلين على رجل أحلامكِ |
Salak espriler yok, ama bu gerçek düğün için geçerli sanıyordum. | Open Subtitles | لا نكت الغباء، ولكن فكرت كان ذلك لحضور حفل زفاف الفعلية. |
Haberler mükemmel, Victoria. Her şeye rağmen bir düğün olacak. | Open Subtitles | أخبار رائعة، فيكتوريا سوف يكون هناك زفاف رغم كل شئ |
Bazı topluluklarda çok yaygın düğün hediyeleriymişler, evliliğin kutsallığını arttırmak için. | Open Subtitles | وفى بعض المجتمعات كان يتم تقديهم كهدايا زفاف لرفع نشوة الزوجية |
Daha önce hiç milyoner biri için düğün hediyesi almamıştım. | Open Subtitles | فلم يسبق أن اشتريتُ هديّة زفاف لشخص مليونير من قبل |
Daha önce hiç milyoner biri için düğün hediyesi almamıştım. | Open Subtitles | فلم يسبق أن اشتريتُ هديّة زفاف لشخص مليونير من قبل |
Bunun için minnettarım. Ama bu kuzenlerinden birinin düğünü değil. | Open Subtitles | وأنا اقدر هذا ولكن هذا ليس زفاف أحد اولاد عمك |
Kızımın düğünü için camiyi ayırtma hakkında sizinle konuşmam lazım. | Open Subtitles | اريد ان اتحدث معك عن حجز المسجد لحفل زفاف ابنتي |
Bir o kadar masraflı tatile çıkmazsak, asrın düğünü neye yarar? | Open Subtitles | لأنه ما معنى زفاف القرن بدون مايساوي الإسراف في شهر العسل؟ |
Benim için konu sadece bir arkadaşın düğününe davet edilmemek değildi. | TED | بالنسبة لي، لم يكن الأمر عدم توجيه الدعوة لحضور حفل زفاف صديق. |
Şey, aslında bir keresinde kuzenimin düğününde biraz şampanya içmiştim. | Open Subtitles | في الواقع، شربت بعض الخمر في زفاف أبناء عمي مرة |
Hiç Musevilerin evlilik töreninde bulundunuz mu bilmiyorum. Ama size orada ne yaptıklarını anlatayım: bir ampulü alıp ve ayaklarıyla parçalarlar. | TED | لا اعلم أذا كنتم حضرتم زفاف على الطريقة اليهودية انهم ياخذون مصباح كهربائي ويحطموه |
Ama aslında kuzenimin düğününü çok hatırlamıyorum, çünkü sadece 6 yaşındaydım, ve avokadolar yüzünden o tuhaf alerjik reaksiyon olmuştu... | Open Subtitles | و لكنني لا أتذكر زفاف قريبي الثاني، لأنني كنت أبلغ من العمر ست سنوات و كانت لدي تلك الحساسية الغريبة |
Kahretsin! Yedi bin papel ödedim bu düğüne ve göremeyeceğim. | Open Subtitles | سحقاً, لقد دفعتُ سبعة آلاف لحفل زفاف لن أراه قط. |
Ama endişe etmene gerek kalmadı. Hâttâ düğünde vereceğin hediyeyi düşünmeye başla. | Open Subtitles | بأي حال ، لقد استقر الأمر تستطيعين شراء هدية زفاف |
Kızımın düğününden önce, bu konunun bir netlik kazanmasını istiyorum. | Open Subtitles | لأني أريد الإنتهاء من هذا الأمر قبل زفاف ابنتي |
Bebeğim, şunu bilmesin ki ne yaptıysam, seni sevdiğim için ve bu düğünün hep hayal ettiğin gibi olabilmesi için yaptım, tamam mı? | Open Subtitles | حبيبى, أريد أن تعرف أن كل ما فعلته كان بسبب حبى لك وأننى أردتك أن تحصلى على زفاف رائع كما أردتيه دائما لنفسك |
Öteki ise bir nedime idi, ve nikah sahnesi de yoktu. | Open Subtitles | والأخرى وصيفة عروس وليس هناك مشهد زفاف أيضاً |
Yeryüzünde beş farklı yüzyıldan gelinlik koleksiyonu yapan tek kadın benim. | Open Subtitles | إني المرأة الوحيدة على قيد الحياة التي عملت متعهدة فساتين زفاف |
Dün gece çok sarhoş oldum, malum arkadaşım evleniyor. | Open Subtitles | لقد أصبحت ضائعة جدا ليلة أمس وفعلت هذا الشيئ زفاف أفضل أصدقائي |
Hiç kimsenin evlenmemiş olduğunu düşünürsek yine de güzel bir düğündü. | Open Subtitles | لقد كان حفل زفاف رائع مع الأخذ في الإعتبار انه لم يكن هناك زفاف |
Sıradaki haberimiz ise, Manhattan'da ilgi odağı haline gelen Reed Richards ve Susan Storm'un evliliği. | Open Subtitles | و الآن مع أخبار أخرى زفاف ريد ريتشارد و سوزان ستورم أبهر مانهاتن و جميع من فيها |