Aynı zamanda ne zaman kullanıldığını bilmeyen çok saf bir adam. | Open Subtitles | وهو رجل ساذج يتم إستغلاله.. لا يعلم متى سيتم إعطاءه عملا |
Tom, lütfen bu kadar saf olma. Hepimizin sırları vardır. | Open Subtitles | توم ، أرجوك ، لا تكن ساذج كلنا لدينا أسرار |
Tom, lütfen bu kadar saf olma. Hepimizin sırları vardır. | Open Subtitles | توم ، أرجوك ، لا تكن ساذج كلنا لدينا أسرار |
Donmuş suşi konusunda çok safsın. | Open Subtitles | أنت ساذج جدا عندما يتعلق الأمر بسوشي مجمد. |
Şey, bu sabah kendimi bir aptal yerine koydum sanırım. | Open Subtitles | حسنا , اعتقد انى قد جعلت من نفسى ساذج ابله هذا الصباح |
Bu bilgiye sahip biri için uzaylı DNA'sına sahip bir güç giysisi tasarlamak tehlikeli derecede saflık olarak görüyorum. | Open Subtitles | لشخص ذكي بما يكفي لوضع حمض نووي فضائي ببزة قوية، أنت ساذج بشكل خطير. |
Ama bu kadar saf olmasaydın bunu yapmak zorunda olmayacaktın. | Open Subtitles | لكن لم يتوجب عليك فعل هذا إذا لم تكن ساذج. |
Hayır. Ben şuna inanmak isterim bu saf bir gencin tek seferlik hadisesiydi. | Open Subtitles | أتعرف، ما أود أن أصدقه أن هذا كان تصرفاً أخرق من شخصِ ساذج |
Bu güzel ve hevesli bir hikâye, ayrıca oldukça saf bir hikâye. | TED | إنه توجه لطيف ومسلٍ ولكنه ساذج جدًا أيضًا. |
saf bir Yeni Zelandalı olarak Düşündüm ki; Pentagon’a gideceğim. | TED | و كنيوزيلندي ساذج فكرت، لتكن وجهتنا الأولى البنتاغون |
Barbara gibi güzel bir kadının, dünya işlerinden elini eteğini çekip bir aziz gibi yaşayacağına inanacak kadar saf mı sanıyorsun beni? | Open Subtitles | تظني بأني ساذج لأصدق أنّ سيّدة جميلة مثلها تعيش حياتها كراهبة |
Sen saf bir adamsın. aptal olan tarafı tutuyorsun. | Open Subtitles | انت رجل ساذج يا كروناور لقد انحزت الجانب الغبى |
Çok safsın. Haline bir bak. Her şeyi siyah beyaz görüyorsun. | Open Subtitles | أنت فعلاً ساذج ، أُنظر إلى نفسك ترى كل الأشياء بالأبيض والأسود |
- Eğer bunun sadece tetiği çeken adamla ilgili olduğunu düşünüyorsan sen de baban kadar safsın demektir. | Open Subtitles | ان كنت تظن هذا رجل واحد يمكنه حل هذا انت ساذج كوالدك |
Bak bizim sayemizde şimdi böyle olduğunu düşünmüyorsan çok safsın. | Open Subtitles | أنظر.. أنت ساذج إذا كنت لا تعتقد بأنك تقف على أكتافنا |
Şapşallık de, saflık de ama seninki gibi bir boka batacak olursam birinin de aynı şeyi benim için yapacağını düşünüyorum. | Open Subtitles | أدعها بـ غباوة، أمل ساذج والذي هو أنه لو حصل لي مأزق شخصاً ما سوف يفعل لي المثل |
İkincisi; dokümanın, Ahmak bir alıcıdan para kazanabilmek için saçma bir şekilde yazılan hile olduğu. | TED | الثانية تقول إن المخطوطة زائفة كتبت بكلام غامض لربح المال من مشتري ساذج. |
Biraz salak görünebilir, ama o tam bir akıl hastası. | Open Subtitles | من المحتمل أنه يبدو ساذج قليلا ولكنه مجنون لعين |
Çözümün palyaçolar göndermek olduğunu önerecek kadar naif değilim. | TED | الآن، أنا لست ساذج حتى أقترح أن الحل هو إرسال المهرجين. |
Bak sana durumu anlatayım. Sen benim bu konuda tamamen masum ve arada kalmış biri olduğumu bilemezdin. | Open Subtitles | لم تكن لديك أدنى فكرة بأني كنت مجرّد متفرّج ساذج في كل هذا |
Dışarıda bekleyeyim. Burada temiz hava yok... hödük! | Open Subtitles | سأنتظر بالخارج, لا يوجد هواء نقي هنا, ساذج |
şapşal bir çocuk olduğunu biliyorum ama günün birinde iyi bir adam olacak. | Open Subtitles | أعرف أنه فتاً ساذج ولكنه سيصبح رجلاً صالحاً يوماً ما |
Sana karşı aptalca bir takıntım olduğunu biliyor. | Open Subtitles | ماذا يعرف ؟ يعرف أن لدي شعور إعجاب ساذج بك |
acemi bir meydan okuma tecrübe ve yetenek ile karşılanmalıdır. | Open Subtitles | أي تحدي ساذج الّذي سيقابل بالتجربة والمهارة. |
Biliyor musun, bu en sevimli özelliklerinden biri; çok toysun. | Open Subtitles | تعرف، هذه واحدة من أفضل صفاتك، أنت ساذج جدًا. |
Debra pasaklı göründüğümden dolayı üzerime geliyordu kendi de "Şuna bak, ona bak" diye söyleniyordu. | Open Subtitles | ديبرا كانت تزعجني على كوني ساذج وكانت مرتدية ومتفاخرة كأنها تقول انظرو الى هذا وهذا |
Eğer farkında değilsen söyleyeyim sen aptalsın ve ulusal yarışmaları kaçırmayı hak ediyorsun. | Open Subtitles | لو كان هذا أمر جديد لك فأنك ساذج وتستحق أن لا تحضر المنافسات الوطنية |