Sabah güneşi usul usul pencereden içeri girdiğinde sesini kulaklarımda duymak istiyorum. | Open Subtitles | تعال بهدوء إلى النافدة عندما تناديك شمس الصباح أريد أن أسمع صوتك |
Falcon, küçük bir güneşi ateşleyebilecek bir bobin silahına ihtiyacımız var. | Open Subtitles | فالكون , نحن نحتاج السلاح اللولبي الذي يمكنه أطلاق شمس صغيرة |
Laboratuar değerleri dehidratasyon gösteriyor. Bunun anlamı hastanın sorunu sadece sıcak çarpması. | Open Subtitles | التحاليل تظهر علامات الجفاف مما يعني أن المشكلة قد تكون ضربة شمس |
Mesela, birini bir futbol topuna, diğerini güneşe çevirebilirsiniz. Benim için önemli olan sayısı. | TED | فعلى سبيل المثال، يمكنكم أن تحولوا إحداها إلى كرة قدم وأخرى إلى شمس. ما أهتم به هو الكمية. |
Niye üşüyorum Paris güneşinin altında kahkaha ve şarkılar kaplarken göğü..? | Open Subtitles | لماذا أكون بارداً في نور شمس باريس حيث الضحك و الغناء |
Sun Village Plaj Tesislerine hoşgeldiniz... Jason Masters geri döndü! | Open Subtitles | اهلا بكم الى مصيف شمس القرية - جايسون ماستر عاااااد- |
Bir kaç gün sonra, anne dinlenmede ılık öğleden sonra güneşinde. | Open Subtitles | بعد أيام قليلة ترتاح الأم , تحت شمس الظهيرة الدافئة |
Öğle güneşi altında bile karanlığı yaşarlar. | Open Subtitles | فيجب أن يسكن في الظلام بالرغم من أنه يسير تحت شمس الظهيرة |
Çöl güneşi duyularını köreltmediyse tabii. | Open Subtitles | إلا لو كانت شمس الصحراء قد بلدت من أحاسيسك |
Çöl güneşi, duyularını köreltmediyse tabii. | Open Subtitles | إلا لو كانت شمس الصحراء قد بلدت من أحاسيسك |
Akşam güneşi eklem ağrılarına çok iyi gelecektir. | Open Subtitles | شمس الظهيرة .. قد لا يتسائل أولئك شواء لحم الخنزير لها |
Sadece tek bir güneşi olan bir atmosfere yaklaşıyoruz... sarı bir güneş... ve yaklaştıkça moleküler yoğunluğumuz bize sınırsız güçler veriyor! | Open Subtitles | عندما أقتربنا من هنا لغطاء أتوموسفير له شمس واحدة و عندها كثافة جزيئاتنا |
"Sabah güneşi sizi ısıtmazsa, akşam güneşi de ısıtmaz " | Open Subtitles | "إن لم تُـدفيء شمس الصباح أوصالك، فلن تدفئها شمس المغيب" |
Küçülen buz tabakaları gezegeni daha karanlık yapar; böylece Dünya daha fazla güneş ışığı soğurur ve daha sıcak hale gelir. | TED | مقلصة صفائح الجليد جاعلة الكوكب أكثر قتامة، بحيث يمتص ضوء شمس أكثر ويصبح أكثر حرارة. |
Ağustos ayında Ohio'da yakıcı sıcak bir yaz günüydü. | TED | لقد كان صباح يوم سبت بأشعة شمس حارقة في شهر أغسطس في مدينة أوهايو، |
Yüksek binalardan atlama kabiliyeti güneşe maruz kalmasından kaynaklanıyor. | Open Subtitles | هذا إمتداد لقدرته على قفز العمارات العالية قدرة مستمدة من التعرض إلى شمس الأرض الصفراء |
Kaymak tabaka sabah güneşinin keyfini sürer avam tabaka soğuktan titrer. | Open Subtitles | ،الطبقة العليا تفرح في شمس الصباح والطبقة الدنيا، ترتجف في البرد |
Sun Valley Tasarruf ve Kredi bankasını aradığınız için teşekkürler. | Open Subtitles | شكرا لك على الأتصال بمركز شمس الوادي" للقرض و الإدخار" |
Anca bir çift salak öğlen güneşinde tenis oynar. | Open Subtitles | فقط اثنين من المشوهين سـ يلعبون تنس تحت شمس الظهيره |
Yani, komutanlar seni ödüllendirmeye karar verip Kaliforniya güneşiyle küçük bir randevu mu ayarladılar? | Open Subtitles | لذا، القائد قرّرَ مُكَاْفَئتك مع قليل من المؤن تحت شمس كاليفورنيا ؟ |
Az çelik kullandığımız için çok daha fazla güneş alıyorduk bu da kışın ısınmak için daha az ısı gereksinimi duyacağımız anlamına geliyordu. | TED | وهذا يعني دخول ضوء شمس اكثر وهذا يعني انه لايجب ان نستخدم وسائل التدفئة بصورة كبيرة في الشتاء .. بسبب دخول ضوء الشمس |
Bu nedenle, melanin ırkımızda özellikle Afrika'da evrilen ilk atalarımızda doğal bir güneşten koruyucu olarak görevlendirildi. | TED | اذا فالملامين تم توظيفه، في سلالاتنا ، وتحديداً عند أوائل أجدادنا الذين نشأوا في أفريقيا، ليصبح عاكس شمس طبيعي. |
Gece gökyüzünde gördüğümüz her yıldız kendi galaksimiz Saman Yolu'nda bulunan bir güneştir. | Open Subtitles | كل نجمٍ نراه في السماء ليلاً ما هو الا شمس موجودة داخل مجرتنا "درب التبانة" |
Solucan deliğinin K'Tau güneşinden geçmesi için çevirme protokollerini iptal etmiştim. | Open Subtitles | لقد تجاوزت بروتوكولات الطلب مما صنع ثقب فضائي يمر عبر شمس كتاو |
Açıları, sabah güneşini en iyi alabilecekleri şekilde ayarlandı. | Open Subtitles | لقد وضعت بزاوية لتوقظك مع شمس الصباح الباكرة |
Nasıl ki güneşsiz yaşayamazsın, ben de onsuz yaşayamam. | Open Subtitles | مثلك أنت .. لا تستطيع الحياة بلا شمس و أنا لا أستطيع الحياة بدونها |
Güneşte kötü bir şekilde yandım ve aslında oradan olmadığıma ikna oldum. | TED | وحصلت على حروق شمس كبيرة، وكنت متيقنا أنني لست حقا من هناك. |
Artık her gün doğan Güneşim sensin. | Open Subtitles | " الآن أنت إشراقة شمس كل يوم " |