Ona biraz dikkatlerini verseler sıradışı bir çocuk olduğunu anlayacaklardı. | Open Subtitles | لو أنها أولتها أدنى إهتمام، لأدركت أن لديها طفلة إستثنائية. |
Benim sessiz bir çocuk olduğumu düşünürlerdi ama sürekli konuşurdum. | Open Subtitles | ظنوا أني طفلة هادئة .. لكني كنت أتكلم طوال اليوم |
O bir çocuk... küçük kızlar her zaman anneleri ile sorunludur. | Open Subtitles | إنها طفلة , فتاة صغيرة , لديها بعض الخلافات مع أمها |
Kızılderili kampından bir bebek tüfekli beyaz adamlar tarafından kaçırılmış. | Open Subtitles | طفلة كيوا سرقت من معسكرهم بواسطة رجال البيض، مع البنادق |
Çocukken, kronik hastalığı olan bir yakının vardı muhtemelen kız kardeşin. | Open Subtitles | عندما كنتِ طفلة كان أحد أقربائك مصاب بداء مزمن غالباً أختك |
Kız kardeşimi arıyorum! Ufak bir kız çocuğu gördünüz mü? | Open Subtitles | أنني أبحث عن أختي الصغيرة , هل رأيت طفلة صغيرة؟ |
Liman Müdürlüğü'ne ve Üçlü Bölge'ye de çocuk kaçırma alarmı verdik. | Open Subtitles | ويتمّ الآن إصدار تحذير بإختطاف طفلة لسلطة الميناء ومنطقة الولايات الثلاثة. |
Tam da karım ile birlikte çocuk yapma konusunda sorunlar çekerken sanki birden... | Open Subtitles | طفلة رضيعة بدون أحد يعتني بها ، أنا وزوجتيمررنابمشاكلوقتيةكيتحملطفلا.. وقد كان مثل .. |
Yeni çocuk geldi. Senden çok daha şirin ve küçük. Eminim çabuk gider. | Open Subtitles | طفلة جديده ، أكثر لطفًا منكِ وأصغر ، أنا واثقه انها ستذهب بسرعه |
O kadar hasta bir çocuk koruyucu ailenin yanında kalmamalı. | Open Subtitles | طفلة مريضة كهذه لا يجب أن تكون مع عائلة رعاية. |
Çünkü SAS komandosunun bir çocuk kaçırma olayın karışması büyük bir ayıp. | Open Subtitles | لأنّه من العار أن رجل من الخدمة الجوية الخاصة متورط بإختطاف طفلة. |
12 yaşında. bebek falan yok. O daha bir çocuk. | Open Subtitles | انها بالثانية عشر , ليس هنالك طفل , انها طفلة. |
Dojtor, küçük bir bebek nasıl koca bir adamı boğulmaktan kurtarabilir? | Open Subtitles | أيها الطبيب ، كيف تنقذ طفلة صغيرة رجلاً بالغاً من الغرق؟ |
Dr. Chen, terk edilmiş, yeni doğmuş bir bebek var. | Open Subtitles | تشين لدي طفلة حديثة الولادة وهي منبوذه ربما عمرها ساعتان |
Çocukken en sevdiğim hikâye sonsuza kadar yaşayan bir adamla ilgiliydi. | Open Subtitles | عندما كنت طفلة قصتي المفضلة عن رجل قد عاش إلى الأبد |
Ben küçük bir Çocukken, eğer yapabiliyorsa ormanları korumasını istedim. | Open Subtitles | حينما كنتُ طفلة صغيرة طلبتُ منه أن يقوم بحماية الغابة |
Affedersiniz! 6 yaşında küçük bir kız çocuğu gördünüz mü? | Open Subtitles | معذرة ، هل رأيتم طفلة صغيرة فى السادسة من العمر؟ |
Pekala, hakim birlikte olmayan iki insana, çok nadir, bir çocuğun sorumluluğunu verir. | Open Subtitles | الآن، أيّ قاضٍ نادراً ما سيضع طفلة تحت وصاية اثنين لا يعيشان سوياً |
Ben atlarla konuşan annesiyle, her yerden uzakta bir çiftlikte yaşayan tek çocuğum. | Open Subtitles | أنا طفلة وحيدة تعيش في مزرعة خيول في العراء مع أم تهمس للخيول |
Senin bunu anlamanın güç olduğunu biliyorum, çünkü sen daha bir çocuksun. | Open Subtitles | اعرف انه من الصعب عليك ان تفهمي لأنك لا زلت طفلة |
10 yaşında bir kızı olduğunu ve onu annesine verdiğini iddia ediyordu. | Open Subtitles | بلى,إن لديها طفلة في العاشرة من عمرها تّدعي انها أعطتها إلى والدتها. |
Kalan son Hapşıran bebeği sokağın karşısındaki doğum canlandırmamızda açık arttırmayla satacağız.. | Open Subtitles | سنفتح المزاد على أخر طفلة متاحة للبيع عبر هذا الشارع في مخيمنا. |
İki yaşında bir kızım var; şimdiye kadarki en iyi şey. | TED | لدى طفلة تبلغ من العمر عامين وهي أفضل شيء عندي على الإطلاق |
İşin aslı, küçük bir bebekken kafamı duvarlara vurmaktan hoşlanırdım. | Open Subtitles | عندما كنت طفلة صغيرة كنت احب أن أصدم رأسي بالحائط |
çocuktum, yalnızdım, ölmekten korkuyordum. Ve sen kendini kurtarmak için kaçtın. | Open Subtitles | لقد كنت طفلة وحيدة خائفة على حياتي وأنت هربتي لتنقذي حياتكِ. |
Bu konuda lösemiden kurtulan küçük bir kızın müthiş bir hikayesi var. Kanını alıyorlar, düzenliyorlar ve CRISPR öncüsü ile geri koyuyorlar. | TED | هناك قصة رائعة عن طفلة صغيرة أنقذت من سرطان الدم عن طريق أخذ دمها بالكامل وتعديله ثم إعادته بواسطة مركب طليعي لكريسبر. |
Manken olduğumda, sonunda Çocukluğumdan beri hayalim olan bir rüyanın gerçek olduğunu hissetmiştim. | TED | لذلك حين أصبحت عارضة أزياء، أحسست بأني أخيرًا سأحقق الحلم الذي طالما حلمت به منذ كنت طفلة. |
Şans eseri, annesiyle konuşmakta olan otizmli bir çocuğa rastladım ve olaylar gelişti. | TED | وما حدث أني شهدت طفلة مصابة بالتوحد تتحدث مع أمها، وهذا ما حدث. |