Yerine getirilmesi bir ömürden fazla sürebilecek görevlere olan bağlılığa sahip değilsiniz. | TED | ليس لديك ذلك الالتزام بالمهام التي تتطلب وقتا طويلا لكي تتعهد بها. |
- O bendim - Zayıf olan bendim,yalnızlığa daha fazla katlanamadım | Open Subtitles | انه انا , لقد كنت ضعيفه لم استطيع تحمل الوحده طويلا |
Bu hastalıklardan ölmediler, çünkü bu hastalıkların gelişmesi gereken süre kadar uzun yaşamadılar. | TED | لم يموتوا بسبب تلك الامراض لأنهم لم يعيشوا طويلا كفاية ليتطور لديهم المرض. |
Bu konuda düşünürken ve meselerin ne olduğunu düşünürken Çok zaman harcıyoruz. | TED | نمضي وقتا طويلا في التفكير في هذا الأمر وفي ماهية المشاكل المطروحة. |
Tanrım, bu anı o kadar uzun zamandır bekliyorum ki. | Open Subtitles | لقد انتظرت طويلا هذه اللحظة سوف ادعك الان لتشرحي عملك |
Umarım, fazla zaman almaz. Öğle saatinde genellikle masaj yaptırırım. | Open Subtitles | اتمنى الا يستغرق الأمر طويلا, لدى تصوير بعد ساعة الغداء |
Tamam, şu kum tepesinin gölgesinde dinlenelim, ama fazla kalamayız. | Open Subtitles | حسنا,لنرتاح فى ظل هذاالتل لكن لا يمكن أن نبقى طويلا |
Sark, Sloane'a verdiği sözü tutamadığına göre ortaklıkları fazla uzun sürmeyebilir. | Open Subtitles | سلنسي سارك فشل للتسليم على وعده، شراكتهم قد لا ياست طويلا. |
fazla bir şey bilmeyen biri için konuşman epey vakit aldı. | Open Subtitles | بالنسبه لرجل لم تعرفه كثيرا سيكون هذا وقتا طويلا و مؤلما |
Aynı yerde fazla uzun süre kalmıyor ama şimdi başka şansı yok. | Open Subtitles | فهو لا يبقى في نفس المكان طويلا لكنه الآن ليس لديه خيار |
içine uzun ömürlü dövme mürekkebi kattım biraz fazla olduğunu düşünmüyor musun? | Open Subtitles | لقد وضعت حبر يدوم طويلا الا تظنين ان ذلك كان قاسيا ؟ |
Çok zaman aldı üzgünüm. Şimdi herkese yetecek kadar var. | Open Subtitles | أنا آسفة إستغرق وقتا طويلا الآن هناك مايكفي لكل شخص |
Buradaki kızlar, erkeklerle o kadar Çok vakit geçiriyor ki. | Open Subtitles | الفتيات هنا يقضون وقتا طويلا مع رجال يعيش أغلبهم بمفرده |
Bununla ne yapabileceğinizi hayal edin. Dürüstçe söylemeliyim ki bunun gerçekleşmesi henüz mümkün değil; çünkü Çok uzun sürer. | TED | الآن, تخيل مايمكن أن يفعله ذلك. يجب أن أقول بصراحة أن المبنى لايستطيع القيام بهذا لأنه يستغرق وقتا طويلا. |
Şey, öyleyse Çok yaşa ve kendine Çok iyi bak. | Open Subtitles | حسنا .. ستعيش إذن عمرا طويلا و تعتني بنفسك جيدا |
Yalnızca Çok uzun zamandır kendi başının çaresine baktığını söylemeye çalışıyorum. | Open Subtitles | كلّ ما أقولهُ ، أنّك قضيت وقتا طويلا ، تعتني بنفسك |
Biri uzundu, biri kısa ve birinin bacağı sakattı. | Open Subtitles | كان احدهم طويلا والآخر قصيرا وكان احدهم ذو ساق معوقة |
Şimdi, kırsal kesimlerde e-ticaret dağıtımları sonsuza dek sürer. | TED | الآن، توصيل بضائع التجارة الإلكترونية إلى الريف، سوف تأخذ وقتا طويلا جدًا. |
Masumlar kendilerini suçlu hissettiler ve tavukların isyanı kısa sürdü. | Open Subtitles | وعانى الابرياء مع المذنبين وثورة الدجاج لم تدم طويلا |
Ben de sizin yaşlarınızdayken bu Gizli Kamp'ta... bayağı vakit geçirdim. | Open Subtitles | قضيت وقتا طويلا هنا في المعسكر السري عندما عنا في سنك اتعلم ؟ |
uzunca bir süre ağlayarak, ne yaptığını bilmez bir halde oturup kaldım. | Open Subtitles | و أضعت وقتا طويلا هناك جالسا أبكي غير متأكد ماذا أفعل |
uzun süre iyi olan adamlar, çamurun içinde yuvarlanmak ister. | Open Subtitles | الرجال الذين ظلوا طويلا جيدون, يشتاقون الى التمرغ فى الوحل |
Bunun yerine gördüğümüz şu oldu: Aşırı uzun bir zamanda -- 20 yılı aşkın bir zamanda -- tabandan başlayarak gelişiyorlar, ve yenileniyorlar. | TED | وكان ما وجدناه مع ذلك ، أنها أخذت وقتا طويلا للغاية، أكثر من 20 عاما، للتجديد، لتجديد، بدءا من القاع ، و النمو. |