Çok, çok az insan gerçekten ofiste uzun ve bölünmemiş bir zaman geçiriyor. | TED | قليل جدا من الناس يقومون بأعمال باعمال لفترات طويله دون إنقطاع في المكتب |
Ve bana evlenme teklif edene kadar, onun beni önemsediğini paramı önemsemediğini inanıyor diye uzun süredir kendime yalan söylüyordum. | Open Subtitles | وبالوقت الذي سألني فيه ان اتزوجه كذبت على نفسي في الداخل لفتره طويله باعتقادي انه كان يهتم لي وليس المال. |
Erken yatması gerektiğini söyledi... çünkü ertesi sabah uzun bir y-y-y-yola,uh, çıkacakmış. | Open Subtitles | قالت انها لابد ان تنام باكرا لان لديها رحله طويله ستعود اليها |
ve çok uzun bir sürede değil. elimden geldiği sürece. | Open Subtitles | و ليس لفتره طويله جدا و إذا كان يمكننى مساعدتك |
Hem de uzun süredir aşık. Senin için yazılar falan yazıyor. Gerçek bu! | Open Subtitles | لقد كانت مغرمه بك منذ فتره طويله قامت بالكتابه عنك ، انها حقيقه |
Durumu bu kadar uzun süre göz ardı etmeye zorlanmamızdan gurur duymuyoruz. | Open Subtitles | فى الواقع ، نحن لسنا فخورين بأننا تجاهلنا هذا الموقف لمده طويله |
uzun zamandır senle ilgili hislerim var, Bobby... umduğundan daha çok. | Open Subtitles | كانت لدى مشاعر تجاهك منذ فتره طويله أطول مما تستطيع تخيله |
Sen ve insanların uzun zamandır o zavallı yaratıkları savunuyorsunuz. | Open Subtitles | انت وقومك المثيرون للشفقه دافعتم عن كل شئ لفتره طويله |
uzun zaman önce plastik kordonlu komik isimli bir saat vardı. | Open Subtitles | منذ فتره طويله كانت لديك تلك البلاستكيه ذات الاسم الغريب؟ ؟ |
Merhaba, Anne. Seni görmek ne güzel. uzun zaman olmuştu. | Open Subtitles | مرحباً أمي , من الجيد رؤيتك لقد مرت مدة طويله, |
Bizi uzun bir süredir orada oturtuyorlardı ve ben de... | Open Subtitles | كانوا يجبرونا على الجلوسل لمده طويله وقد كنت احاول ان،،،، |
Sana uzun zaman önce söylemem gereken bir şey vardı. | Open Subtitles | .هناك شيء كان يجب ان اخبرك به من فتره طويله |
Yapılacak 3 şey dışında sadece uzun bir hafta sonu. | Open Subtitles | عطلة نهاية إسبوع طويله بدون أي متطلبات ماعدا ثلاثة أمور |
Genelde zar zor yürürdü. Özellikle de uzun süre at sürmüşse. | Open Subtitles | كانت تعانى من صعوبات فى المشي، خاصه لو بعد رحله طويله |
Mark, gerçekten çok hoştu ama belki öyle harika olduğunu düşündün çünkü daha önce hiç böylesine uzun bir ilişkin olmamıştı. | Open Subtitles | مارك حقيقة كانت جميله لكن ربما ان تعتقد انها كانت جدا رائعه لانك لم تتواعد مع شخص لمده طويله من قبل |
Burada çok uzun süre kalamayız. Çok fazla göz önündeyiz. | Open Subtitles | لا نستطيع البقاء هنا لمدة طويله , فنحن مكشوفون جدا |
Sanki çok uzun zaman önce okuduğum birşeyin tekrar yaratılması gibi. | Open Subtitles | يبدو مثل اعاده صياغه لشىء ما قد قرأته من فترة طويله |
O seni uzun süredir kavuşamadığın oğluna sağ salim ulaştırır. | Open Subtitles | سيقودكِ بأمان الى يدىّ إبنكِ الذى تغيبتِ عنه لفتره طويله |
Adli tıp raporuna göre cesedin bazı parçaları uzun süre suda bekletilmiş. | Open Subtitles | ما قاله التقرير هو ان بعض البقايا غمرت في ماء لفتره طويله |
İnan bana, seni burada gerektiğinden daha fazla tutmaya niyetimiz yok. | Open Subtitles | صدقني ، لا نريد ابقاءك هنا لفتره طويله اكثر مما نستطيع |
Buraya geldikten kısa bir süre sonra üçüncü bir kişiden haberdar oldum. | Open Subtitles | بعد فترة ليست طويله من قدومي إلى هنا أصبحت مدركه بالرجل الثالث |
Çenenizi açıp ötmeye başlamazsanız dinlenmek için Uzunca zamanınız olacak, kara piçler. | Open Subtitles | .. حسناً ، سيكون لديك راحه طويله اذا لم تفتحوا افواهكم و تبدءون بالكلام ايها الاوغاد |
Horace'ın harika, sevimli görüntüleri. Yakın çekim. uzak çekim. | Open Subtitles | رائع , تحليل جدير بالاعجاب لهوراس فى لقطات مقربه ومشاهد طويله |
Eleman ne kadar iyiyse, liste o kadar uzundur. Bu da ne Pete? | Open Subtitles | كلما كانت القائمه طويله يعني انها معجبه بالشاب ماهذا , بيت؟ |
Bir süre burada olmayacağıma göre, kütüphanenin anahtarı sizde olmalı. | Open Subtitles | حيث أنني سأتغيب لفتره طويله,يجب أن تحصل علي مفتاح المكتبه |
-Eğer yeterince soğuk ve derindeyse, cesedin komple çürümesi bir yıl sürer. | Open Subtitles | الجسد يأخذ سنه لكي يحلل مده طويله جدا إنه بارد بدرجه كافيه |