Bu yaşadığımız restoran problemini biraz düşündüm. Ve sanırım bir çözüm buldum. | Open Subtitles | فكّرتُ طويلاً بالمشكلة التي تواجهنا في المطاعم، و أعتقد أنّي وجدتُ حلّاً. |
Azalan zamanı da hesaba katarak, en iyisinin size gelmek olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | نظراً لأنّنا لا نملك وقتاً طويلاً، فكّرتُ أنّ من الأفضل القدوم إليكم. |
Bu konuyu düşündüm. Senin doğru olanı yaptığına karar verdim. | Open Subtitles | فكّرتُ في الموضوع و إتّخذتَ القرارَ الصحيحَ. |
Kuzeye doğru yol alan ve çok sıkı korunan bir tahterevan görmüş ve içinde Shingen'in olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | وَجدتُ حَرسَ المحفّةً متَعجلين شمالا فكّرتُ ان شينجن كاُنُْ فيه |
Noel dekorasyonuyla baban ilgileniyor sanıyordum. | Open Subtitles | فكّرتُ أبّاكَ كَانَ مسؤول زينةِ عيد الميلادِ. |
Evlenmek istediği kişinin ona uygun olmadığını düşündüm. | Open Subtitles | فكّرتُ الرجلَ أرادتْ الزَواج ما كَانَ جيد بما فيه الكفاية لها. |
Daha çok nemlendirici ruj hakkında düşündüm hiç ruj kullanmamıştım... | Open Subtitles | في الغالب ما فكّرتُ به هو أحمر الشفاه المرطّب بالرغم من انني لم اضعه على شفاهي |
Seni terketiğim günden beri, bu mektubu nasıl okuduğunu düşündüm. | Open Subtitles | فكّرتُ بشأنك تَقْرأُ هذه الرسالةِ مُنذُ أن اليومِ تَركتُ. |
Bir süredir öğrencimi görememiştim, bu yüzden, birlikte yemek falan yeriz diye düşündüm. | Open Subtitles | لم أرى غُلامي المبتدئ منذ فترة لذا فكّرتُ ربما أستطيع مشاركته الطعام |
Ben de düşündüm ki bunlardan etrafa bir kaç tane koyarız ve müşterilerinde belki satın alır. | Open Subtitles | فكّرتُ أنه يمكننا عرض بعضًا منهم. أو ربما يمكن لعملائكِ شروائهم. |
İşler sarpa sararsa desteğe ihtiyacımız olabilir diye düşündüm. | Open Subtitles | فكّرتُ بأنّنا قد نحتاج للمساندة في حال تزعزت الأمور ثانيةً لقد نضبت القوى أيّها الرقيب |
Burada kalabileceğini düşündüm. Olanları düşünmek için sana bir fırsat. | Open Subtitles | فكّرتُ ببقائك هنا، ومنحك فرصة لتمحيص الأمور |
Ama düğün bitene kadar kibar olabileceğimi düşündüm. | Open Subtitles | ولكنّي فكّرتُ بأن أكون لطيفاً إلى ما بعد انقضاء الزفاف |
Ben de dolabını süslemek için iyi bir zaman olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | لذا فكّرتُ أن هذا سيكون وقتاً مناسباً لتزيين خزانته |
Fıçıda bir hazine olduğunu düşünmüştüm ama yanılmışım. | Open Subtitles | فكّرتُ ان الجار يحتويْ علي كنز لَكنِّي كُنْتُ خاطئَ |
-Biliyorum. -O kızları davet edersen, okulda hayat senin için daha kolay olur diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | أنا فكّرتُ في دعوة أولئك البناتِ أسهل لَك في المدرسة. |
Jüpiter'in, tanrıların ulu, güçlü kralı olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | فكّرتُ المشتري كَانتْ قويةَ اقوي، من ملك الآلهةِ. |
Jilly ve Kate'in yaşayıp yaşamadığımı bile bilmiyor olmalarını düşünüyordum. | Open Subtitles | فكّرتُ بجيلي وكايت الذين لا يعرفون فيما اذا مت ام لازلت حيا |
aklıma yetmişlere veda etmenin mükemmel bir yolu geldi. | Open Subtitles | أنا فقط فكّرتُ بالطريقِ المثاليِ لوَضْع السبعيناتِ إلى السريرِ. |
Hiç bu açıdan düşünmemiştim. Zaten bu akşamın amacı da bu. | Open Subtitles | حَسناً، أنا مَا فكّرتُ به ذلك الطريقِ، التي نقطةُ هذا المساء. |
Bugün bir dükkândaydım ve çıktığın zaman kullanmak isteyebileceğini düşündüğüm bir şey buldum. | Open Subtitles | لقد كنتُ بمتجر للمرهونات اليوم ووجدتُ شيئاً فكّرتُ أنّ بإمكانك إستخدامه عند خروجك. |
Hane kurup tarım yapabilmen için sana Songak'tan arazi vermeyi düşünüyorum. | Open Subtitles | لقد فكّرتُ في إعطائك أرض السونغاك لبناء .بيت وبعض الأراضي الزراعيّة |
"Teslim olmayı aklımdan geçirdiğime inanamıyorum." | Open Subtitles | "لا أصدّق أنّني فكّرتُ بتسليم نفسي فعلاً" |
Aslında sorgulamamın mükemmel olduğunu sanırdım. | Open Subtitles | في الحقيقة، فكّرتُ أسئلتي كانت شاملة جدّاً |
Evet, oradaydım. Ama onu ben öldürmedim. Öldürmeyi düşünmedim değil. | Open Subtitles | نعم، كنتُ هناك، لكنّي لمْ أقتله، رغم أنّي فكّرتُ في ذلك. |
Çünkü bir saniyeliğine olsun artık kendimi suçlu hissetmeyeceğimi sandım. | Open Subtitles | لو فكّرتُ للحظة أنّي للستُ .مُضطرّاًللشعوربالذنبمُجدداً. |
Bunu düşünebildiğim için çok mutluyum çünkü senin için hediye seçmek çok zor. | Open Subtitles | لكن الآن الأمر رسميّ و هذا جدُّ رائع. كنتُ فخورة بنفسي عندما فكّرتُ بهذا. بسبب أنّه من المستحيل شراء شئ لك. |
Söyledikleriniz düşününce mantıklı geldi. | Open Subtitles | عندما فكّرتُ بما تَقُولُ، أصبحَ مفهوماً حقَّاً إنَّها. |