sana değer veriyor. Tanrı seni korusun, Tanrı seni korusun. | Open Subtitles | الرجل يهتم بأمرك بارك الله فيك ، بارك الله فيك |
Her zaman hep beni istemiştin biliyorum... ve bende hep seni arzulamıştım. | Open Subtitles | اننى اعلم انك كنت دائماً ترغب في وانا ايضاً طالما مارغبت فيك |
sana niye anlattığımı bilmiyorum ama Sende onun gücünü görüyorum. | Open Subtitles | لاأعرف لما أخبرك بهذا الان ،عدا أني أرى قوتها فيك |
senin hiç birşeyin yok. Siki kırılmış köpek gibi yatıyorsun. | Open Subtitles | لا يوجد فيك شيء خاطىء إذا إنكسر ظهرك ستهمز لك |
Değiştiremeyecekleri ya da ellerine alamayacakları için senden nefret ediyorlar. | Open Subtitles | يكهونك لأنهم يعرفون أنهم لا يستطيعون أفسادك أو التحكم فيك |
Şunu iyice anla Clouseau. seni dedektif yaptığımda Bu çok yetenekli olduğundan değil, | Open Subtitles | افهم شيئاً ,عندما عينتك مفتشاً لم يكن لأني رأيت فيك أي قيمة كمفتش |
seni çarptığı zaman sen de bileceksin. Beni çarpıyor. Güzel. | Open Subtitles | عندما يؤثر فيك ستعرف ــ انه يؤثر فيّ ــ رائع |
Fakat seni bu şekilde üzmesine müsade edemezsin. Çünkü, hepsi aynılar... | Open Subtitles | ولكن لا يمكنك أن تدعها تؤثر فيك هكذا لأنّهن جميعهن متشابهات |
Beni hayal kırıklığına uğrattın, sen zavallısın ve zayıfsın, artık seni sevmiyorum. | Open Subtitles | خيبت أملي فيك حقا أنت مثير للشفقة وضعيف وأنا لم أعد أحبك |
Ay ruhu sana dokundu. Hayatından bir parça Sende kalmıştır. | Open Subtitles | لقد باركتك روح القمر، اذا فهناك بعضا من روحها فيك |
Mala, sen benim en iyi arkadaşımsın ve sana güvenmeliydim. | Open Subtitles | مالا أنت صديقتي المفضلة وكان يجب علي أن أثق فيك |
her gün seni düşündüm.sürekli sana ulaşmaya çalıştım ama bütün numaraların değişmişti. | Open Subtitles | أنا أفكر فيك كل يوم، وحاولت الاتصال بك، ولكنك غيرتي كل أرقامك. |
Bak, şimdi aklıma Sende değiştirmek istediğim bir şey daha geldi. | Open Subtitles | اتعرف لقد فكرت الان في شيء آخر احب ان اغيره فيك |
Ah, ince, çok ince. senin hakkında ne gibi . | Open Subtitles | أوه ، خفية ، خفية للغاية هذا ما يعجبني فيك |
senin tutsaklık ve yakalanma korkun milyonlarca yıl öncesinden geliyor. | Open Subtitles | خوفك من الاعتقال و السجن مزروع فيك منذ ملايين السنين |
Tabi sen gelmedin ve o da senden umudu kesti. | Open Subtitles | و بالطبع أنت لم تأتي أبداً, و فقدت الأمل فيك |
İnsanlar sizi böyle beğenmiyorsa, üzgünüm... o zaman onlara ihtiyacınız yok. | Open Subtitles | وإذا كان الناس لا يحبون ذالك فيك , لذا أنا آسف. |
İçinde az da olsa insanlık varsa bana bunu hatırlatmazsın. | Open Subtitles | إذا كانت هناك أي إنسانيه فيك فلن تجعلني أفكر بالأمر |
Tabi, eğer sen "ben ilgilenirim" diyorsan, kuşku duyacağım hiç bir şey kalmaz. | Open Subtitles | طبعاً , إن قلت أنك ستهتم بكل شيء فما من سبب لأشك فيك |
Tahlil sonucunda, Kurbanın gözlerinde bulduğumuz maddelerin biber gazı kalıntıları olduğu anlaşıldı. | Open Subtitles | وسيد مسحة جمع من جميع أنحاء عيون فيك عاد كذلك رش الفلفل. |
Dinle, Vik. Kapıda konuştuğun Gray'di değil mi? | Open Subtitles | إسمعي فيك لقد كان ذلك جراي من كنت تتحدثين معه خارجا |
Peki tüm gardiyanları liderlerini öldürdüğünüz için size ateş etmeye başlayınca ne olacak? | Open Subtitles | الذي يحدث متى كلّ حرّاسه إبدأ بالردّ فيك لقتل زعيمهم أمام هم تماما؟ |
senin bu yanın hoşuma gidiyor Çavuş. Kendine güveniyorsun. | Open Subtitles | هذا ما يعجبني فيك ايها الرقيب لديك الثقة بالنفس |
-Hayır, bu boy çok güzel. Seninle ilgili her şeyi seviyorum. | Open Subtitles | لا، لا، أنا أحبه بهذا الطول أنا أحب كل شئ فيك |
Bu huyunu da seviyorum. çok mütevazısın. | Open Subtitles | وهذا شئ آخر يُعجبنى فيك يا جورج, انك رجل متواضع. |