Bayan Cluny, size saldıran şahıs bizim için çok önemli birisi olabilir. | Open Subtitles | وجودي هنا بسبب الرجل الذي هاجمك وربما تكونين في غاية الأهمية لنا |
Bak gerçekten, gerçekten özür dilerim. Ama şu an ayakkabındaki dondurmayı yalamam gerekiyor. | Open Subtitles | أنا في غاية الأسف ، الآن دعني أزيل هذه البوظة من على حذائك |
O kadar tehlikeli bir görev ki eski mürettebatımın hepsi öldü. | Open Subtitles | إنها مهمة في غاية الخطورة و تسببت في قتل طاقمي الأخير |
Buna bayılıyorlar. Pekala, bu oldukça etkileyici Dedektif ancak ona güvenmiyorum. | Open Subtitles | إنه أمراً في غاية الروعة، أيها المحقق لكنني لا أثق بهِ |
Bu gün yapacağım seçimin de bu kadar kolay olmasını dilerdim. | Open Subtitles | أتمنّى لو أنّ الخيار الذي سأتّخذه اليوم سيكون في غاية البساطة |
Bunlar daha iyiye ulaşmak için son derece hırslılar. | TED | هؤلاء قادة في غاية الطموح من أجل المصلحة العليا. |
Hazır ya da değil, yine de çok tatlı görünüyorsun. | Open Subtitles | حسنًا، مستعدٌ أم لا، لا تزالُ تبدو في غاية الوسامة |
gerçekten çok basit. Günlük testler ve haftada 3 kez diyaliz. | Open Subtitles | انها في غاية البساطة اختبارت يومية و ديال 3 مرات اسبوعياً |
Sonunda burada olduğumuz için çok mutluyum. Burası çok güzel. | Open Subtitles | يسرني أننا وصلنا إلى هنا أخيراً المكان في غاية الجمال |
Bizim için çok önemli bir nakliye işini kolaylaştırdığınızı duydum. | Open Subtitles | ولقد سمعت إنك تُسهل نقل شحنة في غاية الأهمية لنا. |
Bu yapının anlaşılması tedavilerin geliştirilmesi için çok önemli. | TED | إن فهم هذا الهيكل هو أمر في غاية الأهمية لتطوير العلاجات لها. |
Teşekkür ederim, Mösyö Trefusis. Rahatsız ettiğim için çok özür dilerim. | Open Subtitles | شكرا سيدي ً تريفيوسيس ً أنا في غاية الأسف لإزعاجك |
Sana zahmet verdiğim için özür dilerim, Peter. | Open Subtitles | أنا في غاية الأسف يا بيتر لوضعك في هذا الموقف |
Madem O kadar önemliysem, niye O kadar berbat bir iş verdin peki? | Open Subtitles | حسنا ، إذا كنت في غاية الأهمية لم أعطيتني عملا رهيبا كهذا ؟ |
Biz O kadar aptaldık ki. En aptal bakteri. | TED | كنا في غاية الغباء، أغبى بكتيريا على الإطلاق. |
Sen çok az şey söylerken, oldukça meraklı ve söyleyeceklerimi... | Open Subtitles | لقد كنت في غاية الفضول واللهفة لسماع ما لديّ لأقوله |
bu kadar kısa sürede olmasına rağmen gelebilmenize çok sevindim. | Open Subtitles | أنا في غاية السرور لتمكّنكم من الحضور خلال إشعارٍ قصير. |
Yardım istemek son derece zor olabilir. | TED | طلب المساعدة يمكن أن يكون في غاية الصعوبة. |
O yüzden uyku ve hafıza güçlendirme de çok önemli. | TED | لذا فالنوم وتقوية الذاكرة أمر في غاية الأهمية. |
Yeni kanıtlar gerçekten çok önemli. Onları göz ardı edemeyiz. | Open Subtitles | النتائج الجديدة في غاية الضرورة والتي لا يمكن أن نتجاوزها |
- Çok mutlu görünüyorsun David. - Sen de sevgilim. | Open Subtitles | أنت تبدو في غاية السعادة يا دافيد و كذلك أنتِ يا عزيزتي |
- Yaa. Anne, çok üzgünüm ama işim biraz daha sürecek. | Open Subtitles | أمي , انا في غاية الآسف لكن هذا سيستغرق بعض الوقت |
İstediğinizi elde etmek çok ama çok basit. | TED | إن الأمر في غاية البساطة، يعتبر الحصول على ما تريده بسيطا. |
Bazen çözmemiz gereken sorunlar basitçe çok, çok zordur. | TED | المشاكل التي علينا حلها هي في غاية الصعوبة |
Bu şu demek: Ekranda gördüğünüz şey, gerçekte inanılmaz derecede küçük bir şey. | TED | وهذا يعني أن ما نراه على الشاشة هو في الواقع في غاية الصِغَر. |
Bir kişiyi gerçekten kontrol etmede hikâyenin kontrolünün çok önemli olduğunu anladılar. | TED | لقد فهموا أن السيطرة على القصة في غاية الأهمية للسيطرة على الشعب. |
Ama bu çekimi yapmak gerçekten de çok önemliydi, çünkü birileri beni öldürmek istiyor olsa da bu diğer taraftan Amerikan bayrağının sistemde baskıcı olan her şeyi temsil ettiğini düşünenlerin söz sahibi olduklarını ve seslerini yükselterek | TED | لكن تصوير تلك اللقطة كان في غاية الأهمية لأنه في حين أراد أحدهم قتلي، فقد كانت حالة حيث شاهد الناس العلم الأمريكي رمزاً لكل المظالم في هذا النظام شعروا أن لديهم صوت، وأن هذا الصوت بحاجة للتضخيم. |