Martha'yı telaştan kurtarmak için sana haber vereceğimi söyledim ama unutmuşum. | Open Subtitles | قُلتُ بأنني أود أن أخبركِ، لكي تنقذي مارثا من أرتباكها .حول |
Aşkım, sana söyledim, sen daha on iki yaşındasın. | Open Subtitles | حبيبتى, قُلتُ لَكِ من قَبل, أنتِ فى الثانية عشرة من عُمرِك. |
Dediğim gibi biri geçen yıl çaldı. | Open Subtitles | شخص ما سَرقَه السَنَة الماضية، مثل أنا قُلتُ. |
Bana daha önce söylediğim şeyleri tekrar etmeye geldiğini söyleme çünkü ben ne söylediğimi zaten biliyorum. | Open Subtitles | لا تُخبرْني جِئتَ هنا لتكرار الأشياءِ قُلتُ، لأن أَعْرفُ الأشياءَ التي قُلتُ. |
Sana o kapıyı hava karardıktan sonra asla açma demiştim! | Open Subtitles | - قُلتُ بأنّنا لا يَجِبُ أبَداً أنْ نَفْتحَ في الليل! |
Seni Keller'dan koruyacağımı söylemiştim. Seni koruyacağım Tamam mı? | Open Subtitles | انظُر، قُلتُ أني سأحميكَ مِن كيلَر، و سوفَ أفعَلُ ذلك، اتفقنا؟ |
Bu sabah sen çıkmadan önce ne dediğimi ona söyler misin? | Open Subtitles | هل بالإمكان رجاءً أَنْ يُخبرَها الذي قُلتُ إلى أنت مباشرةً قبل تَركتَ هذا الصباحِ؟ |
Kendi kendime Dedim ki Rosemary dışarı çıktığına göre ben de dışarı çıkıp biraz Noel alışverişi yapabilirim. | Open Subtitles | قُلتُ لنفسي طالما خرجت روزماري من المفضّل أن أَخْرجُ وأعْمَلُ قليلاً من التسوّق لعيد الميلادِ |
Sabahleyin işe geleceğimi söyledim. | Open Subtitles | قُلتُ بأنّني سَأكُونُ في العمل في الصباحِ. |
Söylememem gereken şeyler söyledim. | Open Subtitles | قُلتُ بَعْض الأشياءِ لم يَجِبُ أَنْ أقولها. |
Birbirimize öfkelendiğimizde ona bir daha onu görmek istemediğimi söyledim. | Open Subtitles | فَقدنَا أعصابنا، وأنا قُلتُ أنا لَمْ أعد أُهتمّْ برُؤيته . |
Yanıldıklarını söyledim, başarmak için bir şansa ihtiyacın olduğunu söylüyorum. | Open Subtitles | قُلتُ بأنّهم كَانوا خاطئون ، قُلتُ أنك تحتاج فقط فرصة للنجاح |
Daha önce de Dediğim gibi, önce aramalıydım. | Open Subtitles | مثل أنا قُلتُ في وقت سابق، أنا يَجِبُ أَنْ يكونَ عِنْدي نداءُ أولاً. |
Dediğim gibi, kutuyu açmış olmalılar. | Open Subtitles | مثل أنا قُلتُ قبل ذلك، هم لا بدَّ وأنْ فَتحوا العلبةَ. |
Dediğim gibi, politikacılar sadece kendi işlerini düşünür, tarihi değil. | Open Subtitles | كما قُلتُ لك، السياسيين يهتمون بشأن وظائفهم فقط وليس بشأن التاريخ |
Hiçbir ramen dükkanı yok, bu yüzden size ikram ile ilgili söylediğim sözleri geri alıyorum. | Open Subtitles | ليس هناك أيّ دكان رامن، لذا أَلغي ما قُلتُ حول مُعَالَجَتك رجالِ |
Benim tek söylediğim senin sıkıcı olduğundu. | Open Subtitles | كُلّ قُلتُ عنك كُنْتُ بأنّك كُنْتَ مملّ. |
-Burası tütün tarlası, Burada olacağım demiştim, huh? | Open Subtitles | أنها أشجار التبغ قُلتُ لك سأكون في الجوار؟ |
Eğer o lapacıyı öldürmeme yardım etseydin oluruz demiştim. | Open Subtitles | قُلتُ هل يُمكنكَ مُساعدتي في قتلِ الإيطالي |
Tatlım, tekliflerini dinleyeceğimi söylemiştim ve dinledim. | Open Subtitles | النظرة، عسل، قُلتُ بأنَّ أنا أَسْمعُ إقتراحهم وأنا عَمِلتُ، |
Bilemeyeceğim, hoşça kal dediğimi söylersin ve bu kardeşine de bir iki ayakkabı ayarlamasını söyle. | Open Subtitles | لا أَعْرفُ. أخبره أني قُلتُ مع السلامة، حَسَناً؟ وأخبره ليعلق الأَخّ فوق بعْض الأحذيةِ |
Temsilcisine dedim ki: "Böyle bir parçayı nasıl gözden geçirebilirim ki?" | Open Subtitles | قُلتُ إلى وكيلِه، " كيف لى ان اراجع قطعة كهذه " |
Senin için söylediklerimi geri alıcağım. | Open Subtitles | سَأَستردُّ البعض مِنْ الأشياءِ قُلتُ عنك. |
Sana asla hayır demedim, değil mi? | Open Subtitles | أنا عمري مَا قُلتُ لا، أليس كذلك؟ |
Yemeğe gel dediğimde, öğlen dedim, akşamüstü değil. | Open Subtitles | عندما قُلتُ غداءاً، قُلتُ ظهراً، لَيسَ تقريباً الظهرَ |