Niye? çünkü onlar sorunlar hakkında biz teknoloji uzmanlarından farklı düşünür. | TED | لماذا ؟ لأنهم يفكرون بالمشاكل بطريقةٍ مختلفةٍ عما نفعله نحن التقنيون. |
Ve bu çekişmeli gençleri başka bir botla yarışsın diye bir bota koyduğunuzda, ortak çalışmak dışında bir şansları kalmıyor çünkü artık aynı bottalar. | TED | وعندما تضع هؤلاء في منافسةٍ مع قاربٍ آخر ، فليس لديهم أي خيارٍ آخر غير التعاون في ما بينهم لأنهم جميعاً في قاربٍ واحد. |
çünkü, onlar kendi teknolojilerini yaşattılar, bunu biz de yapabiliriz. | TED | لأنهم قد نجو مع تقنياتهم, و يمكننا نحن فعل ذلك. |
Bilmediklerinden değil, ancak artık onun için, ayağı ilgi odağı değildi. | TED | ليس لأنهم لم يعلموا، ولكنها توقفت عن كونها نقطة الارتكاز فيه. |
Tamam mı? Bu, insanların ilgisini bilime çekmiyor çünkü neyle ilgili olduğunu anlayamıyorlar. | TED | حسنا ؟ إذا هذا لن يجعل العالم يهتمون بالعلوم لأنهم لا ستطيعون فهمه. |
çünkü kendilerini öldürmeden önce kendilerini oldukları gibi kabul etmek zorundaydılar. | TED | لأنهم شعروا بأنهم اضطروا إلى تأكيد أنفسهم قبل أن يقتلوا أنفسهم |
Bu hastalıklardan ölmediler, çünkü bu hastalıkların gelişmesi gereken süre kadar uzun yaşamadılar. | TED | لم يموتوا بسبب تلك الامراض لأنهم لم يعيشوا طويلا كفاية ليتطور لديهم المرض. |
binlerce insanın konferanslarıma geldiği Pakistan'dan henüz döndüm, çünkü her şeyden önce dostça bir Batılı ses duymaya özlem duyuyorlardı. | TED | لقد عدت لتوي من باكستان حيث جاء الآلاف فعلياً إلى محاضراتي لأنهم كانوا يرغبون أولاً في سماع صوت غربي صديق. |
Ekipler ispat var olur olmaz fikirleri çürütüyorlar, çünkü ödüllendiriliyorlar. | TED | تنهي الفرق أفكارها حالما تتوفر الأدلة لذلك لأنهم يكرّمون لذلك. |
Onlar gerçeği saklamak konusunda umutsuzlar, çünkü gerçeği kararlarına bir tehdit olarak görüyorlar. | TED | إنهم مصممون على إخفاء الحقيقة، لأنهم يرون في الحقيقة خطراً على دخلهم المالي. |
Bilirsiniz, evsiz insanlar, aramızdaki en büyük uyumsuzlardandır. çünkü yola bizim gibi başlarlar. | TED | أتعلمون، المشردون هم أكثر الاشخاص الغير الملائمين بطولةً بيننا، لأنهم يبدؤون على شاكلتنا. |
Ama bu hikayeyi kullanıyorum çünkü gerçekten bana yardım etmek istediler. | TED | ولكني ذكرت هذه الحكاية لأنهم أرادوا بالفعل تقديم يد العون لي. |
Oasis'e gideriz diye düşünüyordum çünkü sekiz katlı kuleleri var. | Open Subtitles | كنت أميل إلى الواحة لأنهم يملكون برجا من ثماني طوابق |
İnsanlar başkalarının çok yediklerini görüyorlar diye, yemek yemekten vazgeçiyorlar mı? | Open Subtitles | أنت مصيب, هل ينكرالناس أنفسهم الغذاء, لأنهم يرون من هم بدينون؟ |
- İyice acayip oldun. İnsanları sırf sik kafalı diye eşcinsel yapamazsın. | Open Subtitles | أنت تتصرف بغرابة، لا يمكنك تحويل الناس إلى شواذ فقط لأنهم حمقى |
Ustalar bir konuyu kavramsal sona getirdikleri için uzman değillerdir. | TED | إن المتفوقين ليسوا خبراء لأنهم يأخذون شيئاً إلى نهايته الصورية. |
Arkadaşlarına yalan söylüyorsun çünkü gerçek sen Onların ödünü patlatacak. | Open Subtitles | تقوم بالكذب على أصدقائك لأنهم إن علموا حقيقتك فإنهم سيرتعبون |
Hepsi onu istiyor... ve ondan nefret ediyorlar, çünkü hiçbiri ona sahip olamıyor. | Open Subtitles | ..كلهم يُريدونَها. و يَكْرهونَها لأنهم لا يمكنهم أدراكها. |
Bu dövmeleri bilmemin tek sebebi efendim, kariyerimin başlarında beni almak istemeleri. | Open Subtitles | هذا كل ما اعرفه حول الوشم لأنهم حاول تجنيدي في بدايات عملي |
Değiştiremeyecekleri ya da ellerine alamayacakları için senden nefret ediyorlar. | Open Subtitles | يكهونك لأنهم يعرفون أنهم لا يستطيعون أفسادك أو التحكم فيك |
ki bu söylediğim bir eleştiri değildi, çünkü Onların eşyaları cidden çok sevimli.. | Open Subtitles | الذي جعلني أقول أنني لا أهتم، لأنهم لديهم الكثير من الأشياء الرائعة جداً. |
İnsanlar çılgın fikirlerin olduğunu sanıyor ama bunun nedeni kendi hayalgüçlerinin olmaması. | Open Subtitles | يظن الناس أنّ أفكارك متهورة لكن ذلك لأنهم لا يملكون أي خيال |
- çünkü otopark görevlisi gibi çalışıyorlar. | Open Subtitles | لأنهم يعملون في عمال في ساحة أنتظار السيارات |