| Hareketsiz kalmayı sevmiyorum, ve senin beni bu saçma sapan durumda görmenden hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | لا أحب أن أكون خاملاً, و لا أحب أن ترينني في هذه الحالة |
| Söylediğim gibi, Ben aslında... filmden, sinemadan, genel olarak sanattan pek hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | كما قلت لك ، لا أحب الأفلام كثيراً السينما ، والفن عموماً |
| Biliyorum, biliyorum. Ama ben bunu çekici bulan erkekten hoşlanmam. | Open Subtitles | أعلم، أعلم، أنا فقط لا أحب الرجال الذين يرونه جذاباً |
| - Hayır. Ve benim fotoğraflarımı çeken tanımadığım insanlardan hoşlanmam. | Open Subtitles | وأنا لا أحب الناس وأنا لا أعرف التقاط الصور لي. |
| Sanırım sana aşık oluyorum ve bu da çok hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | أعتقد أنني وقعت في الحب معكِ وأنا لا أحب ذلك تماماً |
| Tesadüfi sonuçları her zaman sevmedim ama sahip oldukları değeri anlamayı öğrendim. | TED | انا لا أحب دائما العواقب الغير مقصودة ولكني تعلمت حقاً ان اقدرها |
| Evet. Ama şenliğinizin ortasına damlama fikri hiç hoşuma gitmedi. | Open Subtitles | حسنا و لكنى لا أحب فكرة النقاش فى مخيمك الخاص |
| Kalmam için ısrar edildi, ben kabalık yapmayı hiç sevmem. | Open Subtitles | لقد دعوني لأن أبقى و لا أحب أن أكون وقحاً |
| İster inan ister inanma ama insanlara acı çektirmekten hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | صدق أو لا تصدق أنا لا أحب أن أستخدم قدرتي |
| Bu şekilde itilmekten hoşlanmıyorum. Özellikle de insanlar adil oynamadığı zaman. | Open Subtitles | أنا لا أحب أن يتم تهديدي وخصوصاً على يد أناس ظالمين |
| Ayrıca su altında olmaktan hoşlanmıyorum. | TED | كما أنني لا أحب أن أكون مغمورة في المياه. |
| Ama oyunlardan hoşlanmam ve birkaç kez mükemmel öpüştüğümü söylediler. | Open Subtitles | لكن لا أحب أن ألعب الألعاب و أنا أول مقبلة |
| Fotoğraf çektirmekten hoşlanmam. Sizden filmi istemek durumundayım. | Open Subtitles | لا أحب ان يلتقط لى صور سأطلب منك أعطائى الفيلم |
| Köpeklerin bana sırıtmasından hoşlanmam. | Open Subtitles | لا أحب رؤية الجرذان وهى تبتسم ابتسامة عريضة امامى |
| Ama şunu bilmelisin ki, insan kurban edilmesi hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | لكن لابد أن تعلم أني لا أحب تقديم القرابين البشرية |
| Tonane'nin halkına yalan söylemek fikri benim de hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | أنا لا أحب فكرة الكذب على قوم توناني أكثر منك |
| -Benim hoşuma gitmiyor ama devam etmeliyiz. -5 tık uzakta. | Open Subtitles | أنا لا أحب ذلك أيضا ولكن يجب أن نلقى الطائرة |
| Subayları sevmem, hiçbirini, hiç sevmedim onları. | Open Subtitles | لا أحب الضباط , أى أحد منهم لم أكن أبداً |
| Cathy, burayı sevmedim. Eve dönmek istiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أحب المكان هنا يا كاثي أريد العودة إلى البيت |
| Bir isyan mı? Polisler niye burada bilmiyorum, ama bu hoşuma gitmedi. | Open Subtitles | لا أعلم ما يفعله رجال شرطة بشأن هذا ، ولكنى لا أحب ذلك |
| Kardeşimin yattığı nedime sen misin? Pişti olmayı hiç sevmem de. | Open Subtitles | هل أنتِ من ضاجعها أخي لأني لا أحب أن أفشي سره |
| Herkes öyle diyor zaten ama çoğu zaman kendimi hiç sevmiyorum ve kitap satışları için gerçekten iyi iş yapmam lazım. | Open Subtitles | هذا مايقوله الجميع ولكن أنا لا أحب نفسي في معضم الأحيان وأنا أريد أن أبدو بشكل جيد لأساعد في بيع الكتاب |
| Çıkıntılık yapmaktan nefret ediyorum ama müziğin genel ruhu benim hoşuma gitmez. | Open Subtitles | انظر، أكره أن أكون ذلك الشخص، لكنني لا أحب الروح العامة للموسيقى. |
| Hammond, senden hiç hoşlanmadım, ama akran bir polisin batışını görmekten nefret ediyorum, | Open Subtitles | هاموند , وأنا لا أحب لك, لكني أكره أن أرى ضابط زميل النزول, |
| Resimleri bir yatırım, olarak alan insanları, pek sevmem ben. | Open Subtitles | انني لا أحب الأشخاص الذين يبتاعون اللوحات بغرض الاستثمار |
| Öyle ama iki gün üst üste aynı şeyi yemek istemiyorum. | Open Subtitles | أجل، لكنّني لا أحب أيضاً تناول الشيء ذاته في يومين متتاليين |