Yanılıyor olabilirim... ama beni öldürmenin iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | تعلم, قد أكون مخطئا لكني لا أظن أن قتلي فكرة صائبة |
Bana veya ekibimdekilere, işimizi nasıl yapacağımızı anlatacak yetkiniz olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أن لك الصلاحيات لتخبرنى او وحدتى كيف نقوم بعملنا |
Burada aşılması imkansız bir durum olduğunu sanmıyorum değil mi? | Open Subtitles | لا أظن أن لدينا موقفاً مستحيلاً هنا , أليس كذلك |
Ben mi? Bence sıfıra geldiğimizde hiçbir şey olacağını düşünmüyorum. | Open Subtitles | أما أنا، لا أظن أن شيء سيحدث عندما يصل للصفر |
Bence bu trigonometri alıştırmanı bitirmemen için mantıklı bir gerekçe değil. | Open Subtitles | لا أظن أن هذا عذراً مقبولاً لعدم حلك لتدريبات علم المثلثات |
- Ne olursa olsun burada kalmanın senin için güvenli olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | فقط مهما حدث أنا لا أظن أن هذا المكان آمن لبقائك فيه |
Hiç düşünmeden cırcır böceğinin peşine düşerler. Sanırım cır cır ötmeleri sinirlerine dokunuyor. | Open Subtitles | إنهم يلاحقون الصراصير أياً كانوا جوعانين أم لا أظن أن صوت الزقزقة تزعجهم. |
Ama onun Kanlı Mary ile bir alakası olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | ولكني بكل تأكيد لا أظن أن لماري الدموية علاقة بذلك |
Sanki bir... kayıttan geliyordu.Bunun 100 yıllık bir ruh olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | كان مقطوعاً وكأنه تسجل لا أظن أن هذا شبح عمره قرن |
Bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum. Duygusal açıdan dengesiz gözüküyorsun. | Open Subtitles | لا أظن أن هذه فكرة صائبة فأنتِ تبدين غير مستقرةٍ عاطفياً |
Oh, İyi bir fikir olduğunu sanmıyorum. Daha yeni birlikte çalışmaya başladık. | Open Subtitles | لا أظن أن هذه فكرة جيدة بما أننا بدأنا للتو بالعمل سوياً |
Onunla konuşmak isterdim ama verecek bir tavsiyem olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | أود التحدث إليه، لكن لا أظن أن لديّ أي نصيحة |
Hiçbirimizin bu adada yaşamaktan memnun olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أن أيّ منا يستمتع بالعيش على هذه الجزيرة حقاّ |
Hadi dans edelim. Bence hiçbir şey işe engel değildir. | Open Subtitles | لنرقص لا أظن أن هناك أي عقبات في وجه العمل |
Bence karınızın bedeni oraya hiç atılmadı. | Open Subtitles | لا أظن أن جثة زوجتكَ فى هذه الفتحة أساساً |
O yüzden, yüzün düzgün görünmezse, hiçkimse sana dönüp bakmaz. - Bence yüzünün makyaja ihtiyacı yok. - Her yüzün makyaja ihtiyacı vardır. | Open Subtitles | ـ لا أظن أن وجهك بحاجة إلى مكياج ـ كُل وجه بحاجة إلى مكياج |
L Bu anlamda bir çok size yapacağım değil biliyorum ama ben bu dünyada biliyorsunuz gerçek, olduğunu düşünmüyorum? | Open Subtitles | أعلم أن هذا لن يشكل أى معنى بالنسبة لك لكن لا أظن أن هذا العالم حقيقيا ، أتعلم ؟ |
Sanırım hâlâ olmadıysa, olacağını da sanmıyorum. | Open Subtitles | إذا لم يحدث شيئاً بعد لا أظن أن شيئاً سيحدث |
Bunun olacağını sanmıyorum. Pek muhtemel değil. | TED | أنا لا أظن أن هذا سيحدث, إنه من غير المرجح. |
Bir şey daha söyleyeyim, Rhonda'nın, onun gerçek adı olmadığını düşünüyorum. | Open Subtitles | ودعني أخبرك بأمرٍ آخر, أنا لا أظن أن اسمها الحقيقي هو روندا. |
Homey, bu donanme şeysinin iyi bir fikir olduğunu hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | (هومي) ، لا أظن أن إنضمامك للبحرية فكرة سديدة |
Biliyor musun, bunun gerçekten iyi bir fikir olduğuna emin değilim. | Open Subtitles | هل تعلم ماذا , أنا لا أظن أن هذه فكرة جيدة |
Ne olursa olsun, kaderimizin kaçınılmaz olduğuna inanmıyorum. | Open Subtitles | مهما حصل، لا أظن أن قدرنا محتوم. |
Sinemada çiçekler? İşe yarayacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | أزهار على شاشة السينما لا أظن أن هذا سيفلح |
Sanmıyorum ki insanlar benim hayatım hakkında bir film görmek istesin. | Open Subtitles | لا أظن أن الناس ترغب بمشاهدة فيلم عن حياتي |
F.B.I.'ın bu meseleler için endişelendiğini pek sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أن المباحث الفيدرالية تهتمّ بهذه الحالات. |
Açıkçası annemin asla senin kadar güzel ya da saf olduğunu sanmam, canım. | Open Subtitles | بصراحة، لا أظن أن والدتي كانت جميلة هكذا، أو ساذجة مثلكِ يا عزيزتي. |
Onlar için yaptıklarına kimsenin teşekkür edeceğini sanmıyorum özellikle de ülken için yaptıklarına. | Open Subtitles | لا أظن أن أحدا يقدر كل ما فعلت من أجله خصوصا وطنك |