ويكيبيديا

    "لا أن" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • değil
        
    • demedim
        
    • onları
        
    Senden bir şey getirmeni istedik, bir şey bırakmanı değil. Open Subtitles أردناك أن تجلب شيء من عنده لا أن تترك شيء
    Hava Kuvvetleri personeline zararlı olacak şeyleri kovalamak için değil. Open Subtitles أعلم ذلك لا أن تتابعَ أيّ شئَ يضر بموظفي الجويةِ
    Bir sonraki hareketi özgürlüğü için pazarlık yapmaya çalışmak olmalıydı, kendini öldürmek değil. Open Subtitles فكان من المفروض أن تحاول وتتفاوض من أجل حريتها، لا أن تقتل نفسها
    Onunla hissettiklerin hakkında konuş dedim, onunla beraber yatağa atla demedim. Open Subtitles أخبرتك أن تقول لها كيف تشعر لا أن تقفز إلى السرير معها
    Dikkatini dağıt dedim, bizi öldürt demedim. Open Subtitles قلت أن نصرف إنتباهه ، لا أن تجعليه يقتلنا
    Kaçmalarının neredeyse imkânsız olduğu bir ortamda onlara yetişkin gibi davranmamalı ve onları şiddet kültürünün içine atmamalıyız. TED لا أن نعاملهم كما لو كانوا بالغين وإقحامهم في ثقافة العنف التي يكاد يستحيل عليهم الخروج منها.
    -Sivilleri onlarla aynı hücreye atmak değil. -Ona yardım etmeliyiz. Open Subtitles لا أن نحتجز مدني في زنزانة معه، يجب أن نساعدها
    Onu sorgulamana izin verdim, ona saldırgan bir köpekmiş gibi davranmana değil. Open Subtitles وافقت على أن تستجوبها، لا أن ترميها بمخدر كأنها مصابة بداء الكلب.
    Sana birinci kaleye çıkasın diye para veriyorum, ikide çıkartılasın diye değil. Open Subtitles أنا أدفع لك لتبقى في القاعدة الأولى لا أن ترمي إلى الثانية
    Özel araba ile gitmeliyim, kilo kilo yiyecek almaya giden balerin gibi giyinmiş Hasidik bir aile gibi değil. Open Subtitles عليّ أن أستقـل سيـارة فـاخـرة لا أن أُحشَـرَ في سيـارة بستـة مقـاعد كعـائلـة كبيـرة ذاهبـة إلـى متجـر أغذيـة بالجملـة
    Burada doğru hamle onu nakde çevirmek, yırtıp atmak değil. Open Subtitles الآن الخطوة الصحيحة هنا هُو أن تصرفها، لا أن تُمزّقها.
    Gün boyunca kendini eve kilitlemen gerekirdi balo için alışveriş yapman değil. Open Subtitles يجب أن تحبسي نفسكِ داخل بيتك طيلة اليوم، لا أن تتسوّقي للحفلِ
    Stresten uzak durmam gerekiyor, hafta sonuna konuk etmem değil. Open Subtitles يفترض بي تجنب الضغط لا أن أدعوه في نهاية الأسبوع
    Aslında hapishanelerin bir insanı rehabilite etmeleri beklenir, onun daha öfkeli, sinirli ve daha umutsuz olmasına neden olması değil. TED من المفترض أن تُعيد السجون تأهيل الشخص لا أن تدفعه إلى أن يصبح أكثر غضباً وإحباطاً، ويأسًا.
    Çünkü, Ed de Vineet gibi liderler olarak rollerinin sahneye çıkmak değil, sahneyi kurmak olduğunun bilincinde. TED لأن إد، مثل فينيت، يدرك أن دورنا بصفتنا قادة أن نُعِد المسرح، لا أن نؤدي عليه.
    Sana odana gitmeni söyledim, tabağını kaldır demedim. Open Subtitles أخبرتك أن تذهب لحجرتك، لا أن تشطّف إنائك.
    Onlara arkadaş gibi davranın dedim arkadaş olun demedim. Open Subtitles لقد قلت بأن تعاملهم كالأصدقاء لا أن تكون صديقهم
    Sana bir daire bak dedim, ilk gösterdikleri daireyi kirala demedim. Open Subtitles قلت لك بأن تبحثي عن شقة لا أن توقعي عقداً لأول شقة يعرضونها عليك
    Sanat insaları gençleştirir, onları ihtiyar yapmaz. Open Subtitles الفنّ يجب أن يجدد الناس لا أن يجعلهم شيوخاً عجزة.
    onları değiştirmek değil, iyileştirmek istedim. Open Subtitles أنا كنت أحاول شفائهم لا أن أحولهم لشئ آخر
    Şimdiye kadar konuştuğumuz karmaşık zor meseleleri çözmeye çalışırdım senin hayatında yaptığın gibi onları göz ardı etmezdim. Open Subtitles لقمت بمتابعة التعامل مع العقد القضايا الصعبة التي تناقشنا بشأنها لا أن أقوم بدسها أسفل السجادة

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد