Fakat seni bu şekilde üzmesine müsade edemezsin. Çünkü, hepsi aynılar... | Open Subtitles | ولكن لا يمكنك أن تدعها تؤثر فيك هكذا لأنّهن جميعهن متشابهات |
Bu kadar değişmiş olamazsın. Görevini yapmak için yemin ettin. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تتغير بهذا القدر لقد أقسمت على الواجب |
Ve Beni üzmemek için dürüstlüğünden ödün vermeni istemiyorum çünkü evlilik güven ve açık sözlü olmayı gerektirir tıpkı ten uyumu gibi.... | Open Subtitles | ولا أريد منك أن تشعر أنه لا يمكنك أن تكون صادقا تماما معي لأن الزواج لا بد أن يقوم على الانفتاح والثقة |
Ancak bana öğrettiği şey: o farklılıkların sen tanımlamasına izin veremezsin. | TED | لكنها علمتني: لا يمكنك أن تسمحي لهذه الاختلافات بتحديد من أنت |
Hepimiz Onu özledik ama devamlı oturup kara kara düşünemezsin. | Open Subtitles | حسناً، كلنا نفتقده ولكن لا يمكنك أن تكتئب طوال الوقت |
Tek başına suçu üstüne alamazsın eğer sen ilk gidersen ikinci ben olacağım! | Open Subtitles | لا يمكنك أن تعترف بالجريمة لوحدك إذا كنت ستكون أول المعترفين فسأكون الثاني |
Öylesine bir taksi çağırıp her istediğinde okulu terk edemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تطلب سيارة أجرة وتغادر المدرسة متى شئت |
Aşk öyle ender bir şeydir ki, Onu bulduğunda şüphe edemezsin. | Open Subtitles | الحب ناد جداً عندما تعثر عليه لا يمكنك أن تشك فيه. |
Hayır, böyle bir imzayı taklit edemezsin. | Open Subtitles | لا , لا يمكنك أن تزور توقيعاً بهذه البساطة |
Adını yazamazsan oy vermek için kayıt da olamazsın. Söyle bakalım, Lily. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تسجلي للتصويت إذا لم يكن بإمكانك أن تكتبي اسمك |
Sonsuza kadar sahne ışığına uzakta kalıp da bundan memnun olamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تكون راضياً بمجرّد الوقوف خارج الأضواء إلى الأبد |
Kız arkadaşınla iletişime girmemek için Beni araç olarak kullanamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تستغلّني لكي لا تتواصل مع صديقتك الحميمة. |
O zaman sende Beni arkanda bıraktığını amcama söylersin değil mi? | Open Subtitles | لا يمكنك أن تذهبي هناك يجب أن تخبر عمي إنك تركتني |
- Bekle. - Onun gitmesine izin veremezsin. Delirdin mi? | Open Subtitles | انتظر، لا يمكنك أن تدعه يذهب هل أنت مجنون ؟ |
Beni dinle, böylelerinin canını sıkmasına izin veremezsin yoksa gün geçmek bilmez. | Open Subtitles | استمع، لا يمكنك أن تسمح لهؤلاء الاشخاص إزعاجك وإلا لن تكمل يومك |
Onu işten atamazsınız, tıpça konuşmak gerekirse, onun yeri doldurulamaz. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تفصله، لأنه طبّيباً, هو فريدٌ من نوعه |
Çılgınca ve ani bir istek yüzünden bir ev satın alamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تشتري منزل على أساس حافز مجنون |
Eğer Bunu yapacaksan, Ted yüzün bu kadar güleç olmamalı. | Open Subtitles | إذا كنت ستبدأ في ذلك لا يمكنك أن تسخط بشدة |
Sen bir sineği bile incitemezsin, Bertram. Tabi eğer zaten ölmemişse. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تؤذى ذبابة إلا إذا كانت قد فارقت الحياة |
Her zaman. Eve geri döndüğünde ne durumda olduğunu hayal bile edemezsiniz. | Open Subtitles | طوال الوقت , لا يمكنك أن تتخيل حالته عندما يعود إلى المنزل |
Bir kez bile oğluma zarar verecek bir şey yapacağımı düşünüyor olamazsınız! | Open Subtitles | لا يمكنك أن تفكر باحتمالية أني قد فعلت أي شيء يؤذي ابني |
Gerçekte kim olduğun hakkında yalan söylerken bu insanlara liderlik yapamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تكون قائد لهم، إن كنت تخفي عنهم حقيقتك |
Bu çok saçma ama! böyle uç bir örnekle bir şey... | Open Subtitles | هذا سخيف لا يمكنك أن تستخدم مثالاً كهذا لتثبت وجهة نظرك |
Siz bana emir veremezsiniz. Ve çocuklarımdan birini asla benden alamazsınız. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تأمريني وبالتأكيد لا يمكنك أن تأخذي أطفالي مني. |
Sen takipçileri olamaz. Bize Yok yapabilirsiniz. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تحظي بتابعين لا أحد منا يمكنه |
Çıkıp da insanlara böyle şeyler söyleyemezsin, her ne kadar onları sevmesen de. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تقولي أشياء كهذه علي الناس مهما كان مدي كرهك لهم |