Yani tekrardan, çatışmaları çözmek için kullanmakta olduğumuz araçlar toplumsal araziyi şekillendirir. | TED | لذا مرة أخرى، الأدوات التي نستخدمها لحل الصراع تشكل صورة مشهد مجتمعنا. |
Biz sadece neyin çalışmadığına baktık ve çözmek için internetin inanılmaz gücünü kullandık. | TED | قمنا فقط بالنظر إلى سبب المشكلة و باستخدام مزايا الانترنت المدهشة لحل المعضلة. |
Eğer Irak savaşında harcadığımız çabanın sadece bir haftasını harcarsak, bu sorunu çözmek için iyi yol kat edebiliriz. | TED | فإذا قضينا أسبوعاً واحداً بقيمة ما ننفقه في حرب العراق فيمكننا أن نحقق إنجازات في طريقنا لحل هذا التحدي |
Bakın, çocuklar... aranızdaki sorunları çözmenin tek yolu... birlikte çalışmanız. | Open Subtitles | انظروا يا أولاد الطريقة الوحيدة لحل الاختلافات هي بالعمل المشترك |
Ayrıca, hemen çözmeye geri dönmek istediğim Natasha Kademan cinayetinin masumu. | Open Subtitles | وأيضاً برئ من تهمة قتل ناتاشا كيدمان ممايجعلني أعود لحل القضية |
Vahşi yaşamın aksine, eski rus yük kamyonları soğuğa uyarlanmamış durumda bu yüzden sürücüler yeni bir çözüm bulmuşlar. | Open Subtitles | ، على عكس الحياة البرية الشاحنات الروسية القديمة ليست مُتكيفة مع البرد بصورة جيدة .لِذا يخطط السائقون لحل جديد |
Denklemi çözmek için bir yol bulmalıyız bölme işlemi olmadan. | TED | اذاً ،علينا إيجاد طريقة لحل هذه المعادلة بدون عملية قسمة. |
Fakat problemi çözmek için yapay zekâ kullandığınızda işler farklı ilerliyor. | TED | لكن عندما تستخدم الذكاء الاصطناعي لحل المشكلة يحدث ذلك بطريقة مختلفة. |
Kendini hiç, devasa, lüks konaklardan birine bir cinayetin gizemini çözmek için... | Open Subtitles | أتجد نفسك مدفوعاً لحل جرائم غامضة في منازل كبيرة فخمة و التي.. |
Pekâlâ, tahtaya yazdığım denklemi çözmek için 20 dakikanız var. | Open Subtitles | حسنًا، أمامكم 20 دقيقة لحل المعادلة التي كتبتها على اللوحة.. |
Davanızı çözmek için yardım isteyecekseniz korkarım büyük hayal kırıklığına uğrayacaksınız. | Open Subtitles | إذا كنتم تأملون لتساعدكم لحل قضيتكم، أنا خائف بأن أمالكم ستخيب. |
Yarışmacı, bu kefaret oyununu çözmek için doğru diziyi gir. | Open Subtitles | أيها المتنافس، قم بإدخال التسلسل الصحيح لحل لعبة الخلاص هذه |
Yarışmacı, bu kefaret oyununu çözmek için doğru diziyi gir. | Open Subtitles | أيها المتنافس، قم بإدخال التسلسل الصحيح لحل لعبة الخلاص هذه |
Belirli bir alanda uzman değilseniz bile alan dışı uzmanlığınız, o alandaki büyük problemleri çözmenin anahtarını taşıyabilir. | TED | أنه حتى وإن لم تكن خبيرًا في مجال معين، فإن خبراتك الحياتية قد تحمل المفتاح لحل المشكلات الكبيرة في هذا المجال. |
Bu sorunları çözmenin yollarını bulmalıyız, çünkü bu işler çok karmaşık. | TED | يجب ان نجد طرق لحل المشاكل حول هذا الموضوع لان هذه الاشياء معقدة لدرجة انها |
Bir şeyleri çözmeye daha yakın olduğumuzu umuyordum. Ya sen? | Open Subtitles | أتمنى أن نكون على مقربة لحل هذا الشيء، ألا توافقيني؟ |
Bu aşırı yükleme sorununu çözmek için evrim bir çözüm getirmiştir bu da beynin dikkat sistemidir. | TED | لذا لحل تلك المشكلة، قدم لنا التطور حلًا، وهو نظام الانتباه. |
Ve işleyen bir sorun çözme tekniğimiz var. | TED | ونحن لدينا تلك التقنيات الناجحة لحل المشاكل |
O yüzden kopya kâğıdın ya da çözecek başka bir sorunun yoksa... | Open Subtitles | لذلك، إلا إذا كنت قد حصلت على طريقة اخرى لحل بقية المشاكل |
Patlak gözlü, süpürge saçlı, evhamlı ile işleri yoluna koymanın tam zamanı! | Open Subtitles | حسناً، آن الأوان لحل مشكلة تلك العصابية صاحبة العينين الكبيرتين، والشعر الشبيه بالقش |
Ben yatağa gittim, ve aralarını düzeltmek için yapabileceğim bir şeyler olsun istedim. | Open Subtitles | رغبة بالذهاب للفراش كان هناك شيء يمكن أن أفعله لحل الأشياء التي بينهم |
Onu bulduktan sonra kardeşiniz hala ondan ayrılmak istemezse... bunu da halletmenin yolları var. | Open Subtitles | وحتى اذا حدث بعد العثور عليها, مازالت اختك ترفض ان تتركه, لدينا طرق لحل المسألة |
Her iki tarafın karşılıklı anlayışıyla, farklılıklarımızı çözüme kavuşturabileceğimiz bir yol olabileceğini düşünüyor. | Open Subtitles | يعتقد أن هناك طريقة ما لحل خلافاتنا مع فهم أعظم على كلا الجانبين |
Ve bu soruna için en basit çözümü düşünmeye çalıştık. | TED | ثم فكرنا بأكثر الحلول بساطةً نستطيع تنفيذها لحل هذه المشكلة. |
Ben psikolojiyi problem çözmede kullanabiliriz diyorum, problem olduğunu faketmediğimiz problemlerde bile. | TED | أنا أقترح اننا نستطيع ان نستخدم الاسلوب النفسي لحل المشكلات التي لا نستطيع ان ندرك انها مشكلات على الاطلاق |
Ama olan oldu ve çözmem için bana yardım etmeni istiyorum. | Open Subtitles | و أنا أريدكِ أن تساعديني لحل هذا الأمر لذا . إجلسي |
Bu geri zekalılar değil, başka bir ajans sorunumu çözer. | Open Subtitles | ، ليس لهؤلاء المغفلين و لكن لوكالة أخرى لحل مشكلتي |