Beni teselli etmeye ve de hayal kırıklığını ifade etmeye geldi. | Open Subtitles | لقد جاء لتطمئني ولكن كل ما يفعله هو إظهار خيبة أمله. |
O bu bir ogul gibi geldi evi ve seni seviyor | Open Subtitles | لقد جاء كولد لي في هذا المنزل كما أنه يحبك جداً |
Şu anda ölüm cezanın uygulanma vakti geldi, bunu görmekde benim işim. | Open Subtitles | الآن لقد جاء ميعاد موتك وأنا هنا بحكم ما تمليه عليه وظيفتي |
Tanığın söylediğine göre sınıfa, göğsünde bir bombayla gelmiş. | Open Subtitles | إستناداً إلى الشاهدة لقد جاء إلى الفصل وهناك قنبلة على صدره |
Birkaç gün sonra aniden havanın değişmesi ilaç gibi gelmişti. | Open Subtitles | لقد جاء ذلك كالإغاثة بعد عدة أيام، وفجأة تغير الطقس. |
O tekrar geldi, di mi. Bunun anlamını biliyor musun. | Open Subtitles | لقد جاء ثانيةً, هذا كل شىء تعرفين ماذا يعنى هذا |
Lordumun içkisinden tatmaya ve bu salon üzerine çöken kabustan bizi kurtarmaya yeminli pek çok cesur adam geldi. | Open Subtitles | لقد جاء العديد من المحاربين الشجعان لتذوق شراب الملك اللذيذ والعديد منهم أقسموا بأنهم سوف يريحوننا من قاعة الكوابيس |
Aria, babanın gözü sürekli üzerimizde. Geçen gece gideceğimiz restorana da geldi. | Open Subtitles | من الواضح أن أباكِ مترصد لعلاقتنا لقد جاء إلى المطعم تلك الليلة |
O benim yüzüm ve görüntümle geldi... ve annen kandırıldı. | Open Subtitles | لقد جاء إليها بوجهي و شكلي، و هي أنخدعت بذلك. |
Artık Afrika'daki Sub-Sahara ülkelerini tek bir bütün olarak düşünmekten vazgeçme zamanı geldi. | TED | لقد جاء الوقت الذي يجب فيه التوقف عن التفكير بأفريقيا جنوب الصحراء ككتلة واحدة |
Canını seven kaçsın! Büyük bir büyücü geldi. Kendi dünyasının ordularını çağırıyor. | Open Subtitles | إنجوا بحياتكم , لقد جاء ساحر عظيم إنه يستدعى جيوش من الأرض نفسها |
Evet, dün gece geldi. Benim kim olduğumu ona söylememeliydiniz. | Open Subtitles | نعم ، لقد جاء ليلة أمس كان عليك إخباره من أكون |
Kocanız sizi göremeyecek olsa bile her ziyaret gününde geldi. | Open Subtitles | لقد جاء زوجك فى كل أيام الزيارة حتى حين لم يتمكن من رؤيتك |
Burada kalabilir. Yiyecekleri var. Buraya kalmaya geldi. | Open Subtitles | ربما يبقى ، سيجد الرعاية هنا لقد جاء هنا ليبقى |
Müşterim bunu almaya geldi. Neredeyse çelloyu götürecekti. | Open Subtitles | لقد جاء زبوني ليأخذه و كاد أن يأخذ التشيللو بدلاً عنه. |
Yakınını son yolculuğuna uğurlamaya geldi, kendi de yolculuğa çıktı. | Open Subtitles | لقد جاء ليعبر عن اخر تعازية وقرر ان يشاركهم |
Bana uğramak için geldi ve sonra babamla tanıştı. | Open Subtitles | شاهدته يصاب بالفزع فقط همم، لقد جاء لزيارتي وعندها قابل والدي |
İptidai bir ülkeydi. Tabut bize mühürlü geldi. | Open Subtitles | لقد كان بلد بدائى و لقد جاء النعش محكم الإغلاق |
Hastanın biri kuş gribi benzeri semptomlarla gelmiş. | Open Subtitles | لقد جاء مريض بأعراض شبيهة بإنفلونزا الطيور |
- Buraya lise sevgilisiyle yatmaya gelmiş. | Open Subtitles | لقد جاء هنا لكي يعاود زيارة صديقةً قديمة من مدرسته الثانوية |
Evet, buraya bazı şeyler almaya gelmişti, ve bir daha dönmedi. | Open Subtitles | نعم، لقد جاء إلى هنا لشراء بعض الأشياء ولكنه لم يعد |
Hayır, arkamdan gelip bana vurmağa başladı ben de suratımı kapatmağa çalışıyordum. | Open Subtitles | كلا لقد جاء من الخلف وبدأ يضربني كنت أحاول أن أغطي وجهي |
bu tamamen onların kollektif bilgeliklerinden doğaçlama olarak ortaya çıktı. | TED | لقد جاء الأمر بطريقة عفوائية عبر حكمتهم الجماعية. |
Çocuklar buraya sadece uyumaya geliyor. O yüzden böyle minimal. | Open Subtitles | لقد جاء الفتية هنا ليناموا فقط لهذا الامر بسيط جدا |
Gittiğin sabah uğramıştı. Çok sıkıntılı görünüyordu. | Open Subtitles | لقد جاء في الصباح الذي غادرت فيه لقد بدا أنه في مشكلة |