| ama ben FGM geçirdikten sonra bile, okulda kalabilmek için babamla mücadele ettim. | TED | لكنّي تفاوضت مع والدي كي أبقى في المدرسة، حتى بعد أن خضعت للختان. |
| - Seni görmek güzeldi John. - Evet. - ama gitmeliyim. | Open Subtitles | كان من الجيد رؤيتك ثانيةً, جون لكنّي يجب أنْ أذْهب الآن |
| ama gerçekten eve gitmeden bir bardak daha içmem gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | لكنّي أعتقد بأنّني يجب أن اخذ كأس آخر ليأخذني الى للبيت. |
| Şey, evet ama şu şartlar altında, seninle burada kalabilirim diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | حسنا.. نعم.. لكنّي إعتقدت ربما اللّيلة في ظل الظروف الحالية أنا قد |
| - Evet. Fakat birilerini öldürmeden önce biraz yardım almanı isterim. | Open Subtitles | لكنّي أريدك أن تحصل على بعضه ساعد أمامك يقتل شخص ما. |
| ama ben onu çalmak değil, onun bana verilmesini istiyorum. | Open Subtitles | لكنّي أريد أن أعطي سمران. أنا لا أريد ان سرقتها |
| Ben de kapıyı kırdım. ama övünmüyorum. Hadi işe koyulalım. | Open Subtitles | أنا كسرت البوابة ، لكنّي لم أثرثر بإنجازي لننطلق الآن |
| Başkalarıyla birlikte seyahat ettiği söylendi ama sanırım tek başına. | Open Subtitles | سفر بالحزب الآخر، يقول، لكنّي أصبحت الإنطباع، هو كان لوحده. |
| Bilemiyorum ama ben daha çok o listeyi düşünüyorum Scully. | Open Subtitles | أنا لا أعرف، لكنّي أعتقد الكثير عن تلك القائمة، سكولي. |
| "Bu yüzden sana çok kızmıştım ama şimdi pişmanım çünkü senin tabiatın böyle." | Open Subtitles | غضبتُ منك كثيراً وقتها لكنّي نادمة على ذلك الآن لأن هذا طبيعتك وروحك |
| Peki, Sizi bilmem ama, benim bir içkiye ihtiyacım var. | Open Subtitles | حسنا، أنا لا أعرف ما تفعلون , لكنّي أحتاج لشراب. |
| Belki eski kafalı bir polisim ama inançla iş yapmam. | Open Subtitles | الآن، لربّما أنا مجرّد شرطي قديم لكنّي لا آخذ القفزات. |
| çok yakın değillerdi ama Jared onunla konuşmadan 15 dakika önce onunla konuştum. | Open Subtitles | لا يغلق خصوصا، لكنّي أتكلّم معها ليس 15 دقيقة في وقت سابق عنه. |
| İçgüdülerim bunları sizin yaptığınızı söylüyor, ama kanıtım yok. Henüz. | Open Subtitles | الآن غرائزي تخبرني أنك الفاعل لكنّي لا أستطيع إثبات ذالك |
| Cesedi kesmek için en uygun yer küvet ama bir şey görmüyorum. | Open Subtitles | الحوض هو المكان البديهي لتقطيع جثة لكنّي لا أرى أي شيء هنا |
| Yanlardan çok aldın ama onun hoşuna gidecek bir şeyim var. | Open Subtitles | كثيرا من الجوانب، لكنّي يمكن أن تأتى بالشيء التى هي تحبّة. |
| Banning Şirketi için iyi iş çıkardığımı biliyordum ama Bay Banning'in bu kısa sürede, beni fark edeceği aklıma gelmedi. | Open Subtitles | عرفت بأنّني كنت افعل عمل جيد لشركة بانينج الدولية لكنّي لم أعرف السّيد بانينج سيأخذ ملاحظات كثيرة عني بهذا السرعة. |
| ama ben bir sürü hikaye biliyorum, çocuklara da anlatabilirim. Benimle gel. | Open Subtitles | لكنّي أعرف الكثير من القصص قصص يمكنني أن أخبرها للأولاد تعال معي |
| Benim için biraz daha zor olacak ama idare ederim. | Open Subtitles | سيكون ذلك أصعب إلى حدّ ما بالنسبة لي لكنّي سأتدبر |
| Söylediklerini duymak pek hoş değildi ama dayandım ve dinledim. | Open Subtitles | سمعت ما قالته ولم تكن نزهة لكنّي لصقتها وإستمعت لها |
| Daha önce hiç ateş etmedim, Fakat bu mesafeden kaçırmayacağıma iddiaya girerim. | Open Subtitles | لم استخدم بندقية قبل ذلك لكنّي سأراهن انك ميت من هذا المدى |
| Kanımın son damlasına kadar onları koruyacağım Ancak bu duvarları terk etmeyeceğim. | Open Subtitles | سأدافع عنهم لآخر قطرة في دمائي، لكنّي لن أخرج من هذه الجدران. |
| Zaten tüm erkekleri çekici buluyorum, birini bulamamamın sebebi de bu zaten? | Open Subtitles | لكنّي أرى أن كلّ الرجال وسيمين. ولهذا لا يمكنني أن أختار أحدهم. |
| Lakin benimkini alamazsın. Diğer ikisi için de aynısı geçerli. | Open Subtitles | لكنّي لن أعطيك بطاقتي، ولن أعطيك أيّ من البطاقتين الأخرتين. |
| çok hoş, Yine de sadece biriniz için yerim var. | Open Subtitles | ذلك لطيف .. لكنّي ما زال لدي مكان واحد لأحدكم. |
| Sayfayı yaktım, aklımdan çıkarmaya çalıştım. Gerçi pek işe yaramadı. | Open Subtitles | لقد حرقتها وحاولتُ أن أنساها، لكنّي لم أُفلح في ذلك. |