Huzur peşindeki tüm Hristiyanlar bu sabah kiliseye gitmeye hazırlanıyor. | Open Subtitles | كل المسيحيون المحبين للسلام إستعداد للذهاب إلى الكنيسة هذا الصباح، |
Aman tanrım. Peki şimdi Disney World'e gitmeye hazır mısın? | Open Subtitles | يا إلهى هل أنت مستعدة للذهاب الى عالم ديزنى الان؟ |
Fakat olduğum yerden olmak istediğim yere gitmek için, bir şeye ihtiyacım vardı. | TED | ولكن للذهاب من حيث كنت الى حيث اردت ان اكون كنت احتاج شيئا |
Oldukça eminim. gitmek için zaten iyi bir sebep var. | Open Subtitles | نعم أنا متأكد هناك سبب جيد للذهاب على أية حال |
Göç etmek için para ve gidecek bir yer bulmanız gerek. | Open Subtitles | للهجرة أنتِ في حاجة الى الكثير من المال والمكان المناسب للذهاب |
Eğer gitme sırası bendeyse ve cennette ailemle olacaksam bunu kabul edebilirim. | Open Subtitles | إذا كان الوقت قد حان للذهاب للجنة مع عائلتي أستطيع قبول ذلك |
Kendin halledebilirsin, ama benim hemen gitmem lazım, ve biraz borç almam lazım. | Open Subtitles | يمكنك ان تتعاملى بنفسك ولكن انا احتاج للذهاب الان واحتاج لاقتراض بعد النقود |
Disiplin kuruluna gitmeye yetecek kadar bilgi toplayınca izinlerini alacaktım. | Open Subtitles | عندما يكون لديّ ما يكفي للذهاب إلى مجلس إدارة المدرسة |
Ama Kanada bölüğünün bugün cepheye gitmeye hazır bir birliği var. | Open Subtitles | لكن لدي مسودة واحدة للقوات الكندية جاهزة للذهاب إلى الجبهة اليوم |
Şimdi öteki kadınımdan da öpücüğümü alayım ve gitmeye hazırım. | Open Subtitles | الآن فقط احتاج قبلة من فتاتي الأخرى وسأكون جاهز للذهاب |
Çalınan deposunu acilen yeniden doldurma ihtiyacı onu bilinmeyen topraklara gitmeye zorluyor. | Open Subtitles | الحاجة الملحّة لاستبدال مخزونه المسروق تجبره للذهاب إلى مناطق غير معروفة له |
Bir tornavida için fabrikaya gitmeye bu kadar hevesli misin? | Open Subtitles | هل أنت مستعد للذهاب إلى المصنع؟ من أجل مفك براغي |
Askerlerin morali çok yüksek, efendim. gitmek için çok hevesliler. | Open Subtitles | سيدى , إن الرجال فى حالة نفسية جيدة متلهفون للذهاب |
Üniversiteye gitmek için kendi boyutumdan kaçtım. Onlar da peşime adam taktılar. | Open Subtitles | لقد تركت بعدى للذهاب للكلية و هم أرسلوا هؤلاء الرجال فى إثرى |
Hep oraya gitmek istemiştim. Ve şimdi bir nedenim var. | Open Subtitles | أردت دائما سببا للذهاب الى هناك, والأن انا لدى واحدا. |
Kendini kötü hissediyor, oldukça kötü. gidecek bir yeri yok. | Open Subtitles | هو يشعر بأنة سيء وفي الحضيض ليس هناك مكان للذهاب |
Bir süre beni masalla kandırdın iyiydi de hem ama artık gitme vakti. | Open Subtitles | جعلتني أعيش كحكاية خيالية لفترة وكان ذلك جيداً لكن حان الآن الوقت للذهاب |
Doğru göz kremini bulabilmek için beş değişik dükkâna gitmem gerekti. | Open Subtitles | لقد اضطررت للذهاب لخمسة محلات مختلفة حتى اجد كريم العيون الصحيح |
O gün, o ve Xuan-xuan, arkadaşlarıyla beraber bir karaoke kulübüne gitmeyi planlamışlardı. | Open Subtitles | بذلك اليوم خططت هي و شوان شوان للذهاب إلى ملهى كاريوكي مع الأصدقاء |
Taksilerin hava alanına gitmesi $500 istiyor ve otobüsler de daha beter. | Open Subtitles | سيارة الأجرة تكلف 500 دولار للذهاب إلى جي كي اف ,والحافلات أسوأ |
Bizim durumumuzda, Tokyo'nun dağlarına gitmemiz gerek; nesiller boyunca giysi üreten küçük bir fabrikaya. | TED | في حالتنا اضطررنا للذهاب إلى جبال طوكيو إلى مصنع صغير كان يصنع ملابس الكيمونو لأجيال. |
Erkenden gitmen çok yazık arkadaşın bay Manningcroft'la çok ilginç bir konuşma yapıyorduk | Open Subtitles | من المؤسف بأنكِ مضطرة للذهاب كان لديّ حديث شيق مع صديقك |
Sonra da istediğin yere gitmekte özgür olursun. Buraya gelebilirsin mesela. | Open Subtitles | حينّها، ستكونُ حراً للذهاب أينما شئت، مثل هنا، على سبيل المثال |
Hatice dedi ki; bu işlerden anlayan birine gitmeliyiz. | Open Subtitles | فقالت نحن بحاجة للذهاب لمن عنده من العلم والدراية بهذه الامور |
Sen hazır olduğunda gideceğiz. Sen de hazır olduğuna göre gidelim. | Open Subtitles | نحن مستعدون للذهاب وقتما تستعد، وأنت مستعد الآن، لذا هيا بنا. |
Ayrıca, Güneye gitmenin başka avantajları da var: orada su daha sıcak, ve Molalar orada daha arkadaş canlısı. | TED | وانها أيضا مكان عظيم للذهاب إلى أسفل الجنوب لأن الماء أكثر دفئا ، وMolas هي نوع من ودية هناك. |
Onunla gitmeliyim. Jolinar ile ilgili yanıtlayabileceği çok soru var. | Open Subtitles | أنا أحتاج للذهاب معه هناك أسئلة عديدة لدى بشأن جولنار |
Evet, bir süreliğine buradaydı, ama sonra gitmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | أجل , كان هنا منذ فتره , لكنه إضطر للذهاب |