| İki hafta öncesine kadar Jacob'ın varlığından bile haberim yoktu. | Open Subtitles | لم أكن أعرف حتى أن يعقوب موجود إلا منذ أسبوعين |
| Bundan haberim yoktu. Boşanırsam, gitmemize izin verirler mi? | Open Subtitles | لم أكن أعرف ذلك هل سيدعوننا نرحل إذا حصلت على الطلاق؟ |
| Onu ele geçiren şey, onu öldüren şey neydi, hiç bilemedim. | Open Subtitles | لم أكن أعرف ما الذي أصابه أو ما الذي تسبب بالقتل |
| Endişelendim. Onun yanında olmanın bende nasıl bir etki yaratacağını bilmiyordum. | TED | كنت قلقة. لم أكن أعرف كيف هي ردة فلعي لكونها بجانبي. |
| - Üzgünüm, her şeyi bilmiyorum... - Bir grup keşif için,doğuya doğru gitti. | Open Subtitles | أعذرني لو لم أكن أعرف كل شئ لكن هناك مجموعة ذهبوا لاستكشاف الشرق |
| Bu benim için yeni bir olay. Çiftçilerin ot içtiğini bilmezdim. | Open Subtitles | هذا جديد بالنسبة لي لم أكن أعرف أن المزارعين يدخنون المخدرات |
| Bu geziye senin de gittiğinin farkında değildim. | Open Subtitles | في الحقيقة لا لم أكن أعرف أنك سوف تذهبين في هذه الرحلة |
| Ona rastladıktan sonra hayatımın tamamen değişeceğinden haberim yoktu. | Open Subtitles | لم أكن أعرف أن حياتي ستتغير تماما بعد لقائي به |
| Ona rastladıktan sonra hayatımın tamamen değişeceğinden haberim yoktu. | Open Subtitles | لم أكن أعرف أن حياتي ستتغير تماما بعد لقائي به |
| Annesi getirdi. Varlığından bile haberim yoktu. | Open Subtitles | لقد أحضرته أمه حالاً لم أكن أعرف أنه موجود |
| Sana yalan söylediğim için üzgünüm. Başka ne yapacağımı bilemedim. | Open Subtitles | آسفة لأني كذبت عليك لم أكن أعرف ما عليّ فعله |
| Merhaba, ne yapacağımı bilemedim, sonuç olarak Tatlı patates yaptım. | Open Subtitles | مهلا، لم أكن أعرف ما لجلب، لذلك جعل البطاطا الحلوة. |
| Ama Amerika'da ne yapacağımı bilemedim, çünkü bu özgürlük bana fazla gelmişti. | TED | و لكن في أمريكا، لم أكن أعرف ماذا سأفعل وذلك بسبب الحرية الكبيرة التي كانت لدي |
| Bir mercanın şans verilirse ne kadar gelişip büyüyebileceğini hiç bilmiyordum. | TED | لم أكن أعرف ما يمكن للمرجان فعله عندما أُعطى فرصة للأزدهار. |
| Şimdi biliyorum çünkü bana söyledin, ama bir dakika önce bilmiyordum. | Open Subtitles | أعرف أسمك الآن لأنك أخبرتنى لكننى لم أكن أعرف منذ قليل |
| Ve bu yerle ilgili özel gelen bir şey vardı, niye bilmiyorum. | TED | كما كان هنالك أمر حول هذا المكان، لم أكن أعرف لماذا، شعرت بأنه مميز. |
| Kuralların olduğunu bilmiyorum fakat sanırım doğuştan bilim adamıydım ya da 17.yy a gönderilmiştim, herneyse. | TED | لم أكن أعرف ما هي القواعد، أعتقد أنني عالم بالفطرة، أو نوعا من الارتداد إلى القرن 17، أيا كان. |
| Bir de beni düşünün. Sutyenin bu kadar işe yaradığını hiç bilmezdim. | Open Subtitles | تخيّلوا شعوري أنا، لم أكن أعرف أنّ صدرية المرأة تشدّ بحزم هكذا |
| Öyle muhteşemdi ki ne yaptığımın farkında değildim. | Open Subtitles | لقدكانمذهلاًجداً، لم أكن أعرف ماذا كنت أعرف |
| Daha önce bunları yaşamış birini tanımıyordum, en azından bildiğim kadarıyla. | TED | لم أكن أعرف أي أحدٍ مرّ بهذا الشيء من قبل؛ على الأقل لم أكن أظن أني كذلك. |
| Ama görünen o ki, işler dehşet verici, birazcık riskli ve zahmetli olduğunda var olduğunu bile bilmediğim bir ön yargıya eğildim. | TED | ولكن يبدو أنه عندما تتحول الأشياء لتصبح غير تقليدية ومزعجة وخطيرة بعض الشيء، أميل إلى التحيز الذي لم أكن أعرف أنني امتلكته. |
| Kamerada bu kadar güzel görüneceğini hiç bilemezdim. | Open Subtitles | لم أكن أعرف أنك تظهرين في التصوير بهذا الجمال |
| Buraya, sana kurulan tuzağı bilmediğimi söylemeye geldim. | Open Subtitles | جئت لأقول لك أني لم أكن أعرف بالفخ الذي وضع لك |