"Hiçbir yabancı ordu Amerikan topraklarını işgal edemedi." | Open Subtitles | لم يتمكن أى جيش غريب من إحتلال الأرض الأمريكية |
Evet ama şüpheliyi ve kamyoneti tarif edemedi. | Open Subtitles | نعم و لكنه لم يتمكن من اعطاء الوصف عن الجاني او عن الشاحنة |
Ama doktorun söyledikleri Susan'ın onu rüyalarında görmesine engel olamadı. | Open Subtitles | ولكن ما لم يتمكن الطبيب من منع سوزان من فعله هو أن تحلم بذلك هو أن تحلم بذلك |
Malesef kullanma fırsatı olamadı. | Open Subtitles | لكن للاسف لم يتمكن من الاستفادة منهم |
Beni alamadığı için de diğer kadının peşine düştü.. kaza geçiren. | Open Subtitles | و حينما لم يتمكن مني، إتجه إلى السيدة الآخرى التي إصتدمت |
Tommy, nefes alamadığı için gidemedim. | Open Subtitles | وتومي لم يتمكن من التنفس ، ولم أرد الذهاب |
- yani tat farkını alamıyordu. - Evet. | Open Subtitles | و لذلك لم يتمكن من معرفة الفرق عن طريق التذوق هذا صحيح |
Kimse kontrol altına alamıyordu. | Open Subtitles | لم يتمكن أحد من التحكم في الأمر |
Bilimle inanç arasındaki farkı biliyorum ve oğlum torunumun gördüğü aynı rüyaları görmeye başladığında, bilim ona yardım edemedi. | Open Subtitles | اعرف الفرق بين العلم و الإيمان و عندما بدأ ابني برؤية نفس الأحلام التي يراها حفيدي لم يتمكن العلم من مساعدته |
Ve alarm zaten kapalı olduğu için, sismik detektörler matkabı fark edemedi. | Open Subtitles | و لأن جهاز الإنذار قد انطلق مسبقًا لم يتمكن جهاز استشعار الزلازل من كشف المثقاب |
Bilim adamlarımız çalışmasını zerre kadar taklit edemedi. | Open Subtitles | أجل. لم يتمكن علماؤنا حتى من الإقتراب من نسخ عمله. |
Munna doktor olamadı ama MBBS'si var! | Open Subtitles | (مونا) لم يتمكن من أن يصبح طبيباً لكن لا يزال يدع (م.ب.ب.س) |
Adli tabip tam emin olamadı. Kafatasında iki tane kurşun deliği var. | Open Subtitles | {\pos(195,240)} لم يتمكن الطبيب الشرعي من تحديد الوقت بالضبط كانت هناك ثقبي رصاص بوسط الجمجمة |
Peki, herkesin bildiği gibi, küçük oğlum Derek, önemli bir balık tutma gezisinde olduğu için, bugün bizim yanımızda olamadı. | Open Subtitles | حستاً، كما تعرفون، إبني الأصغر (ديريك)، لم يتمكن من الحضور... بسبب رحله صيدٍ هامّه. |
Benden çaldığı altını geri almadınız. - Onun alamadığı yarısını aldınız. | Open Subtitles | إنكم لم تسترجعوا الذهب الذي سرقه منّي، بل أخذتم النصف الآخر الذي لم يتمكن من سرقته |
George sadece istediği eşi alamadığı için kızgın. | Open Subtitles | جورج) غاضب لأنه لم يتمكن من) الحصول على الزوجة التي يرغب فيها. |
Ama zamanında Babam da satın alamıyordu. | Open Subtitles | لكن في نفس الوقت , والدي لم يتمكن أيضاً |
- Nefes alamıyordu. | Open Subtitles | ـ لم يتمكن من التنفس |