"لوحده" - ترجمة من عربي إلى تركي

• başına
• rahat
• Sadece
• kendi kendine
• yalnızdı
• yanlız
• kendiliğinden
• kendisi
• bile
• baş başa

Neyse, fark etmez. Tek başına pek bir şey yapamaz.
لن يفرق شيئا, مهما كان لن يستطيع فعل شيئا لوحده

Tek başına ülkemizdeki organize suç ile iş çevrelerinin bağlantılarını araştırdı.
لوحده تحدى الذين ربطوا بين الجريمة المنظمة والأعمال القانونية عبر ولايتنا.

Böyle duramam. Ona yardım etmeliyiz. Bunu tek başına başaramaz.
يجب ان نذهب لمساعدته لايمكنني طلب ان يقوم به لوحده

Um... aslına bakarsan, ayrı ayrı gitsek belki daha rahat hissederim.
أتعلم ماذا؟ سوف اكون بإرتياح اكثر لو ذهب كلاً منا لوحده

Bana öyle geliyor ki, Sadece bu bile işinden gurur duymanı sağlamalıdır.
يبدو لي مثل، ذالك لوحده سيختلق تأخذ على فخر أكثر في عملك.

Şef! Gyeong Seok'a hiçbir şey yapmadım! kendi kendine düştü!
كابتن انا لم اقصد ايذاء جيونغ سوك هو انزلق لوحده

Başkalarıyla birlikte seyahat ettiği söylendi ama sanırım tek başına.
سفر بالحزب الآخر، يقول، لكنّي أصبحت الإنطباع، هو كان لوحده.

Tek başına şimdi, onu ebediyen terk ettiğimi zannedip şarkı söylüyor, dedim.
قلت لنفسي, انه لوحده, انه يظن بأنني رحلت للأبد, و هو يُغني

Tek başına olmaz ama güzel bir eş parça olabilir.
لا يمكن أن يكفي لوحده لكنه قد يكون عمل رائع

O gün 100'den fazla adamı tek başına öldürdüğünü söylerler.
يقولون بأنّه قتل أكثر من 100 رجل في يوم لوحده

Ve işte, herşeyin ortasında duran Whitey Durham... olanları yalnız başına karşılıyor.
وهناك في وسط هذا كله وايتي درهام يقف لوحده محاولاً استيعاب الامر

Onu elde etme tecrübesi var ama yalnız başına bir çözüm bulması imkansız.
ولديه الخبرة الكافية لاستخراجه ولكنه من المستحيل ان يجد الجواب لوحده هناك ؟

Bunun, bulduğunuz şeyi rahat bırakmaları için bir işaret olduğunu düşüneceklerdir.
هم سيأخذون هذه كإشارة للترك ما وجدت لوحده.

Bu çocuğu beş dakika rahat bırakmıyorsun Reese:
لا تستطيع ترك هذا الولد لوحده لخمسة دقائق دون أن تزعجه

Hadi çocuklar, Çavuş'u rahat bırakın. Adam çalışıyor.
هيا ياآولاد , آتركو الرقيب , آنجل لوحده هو يعمل

Sadece Los Angeles Polis Departmanında 13 bin kişi çalışıyor.
هنالك 13 ألف موظف في قسم شرطة لوس أنجلوس لوحده.

Sadece iki cadı, Zümrüt Şehri'ne yürüyüp Büyücüyü görevden alamaz.
ساحران لن يذهبا فحسب إلى مدينة زمُردة وإطاحة العرٌاف لوحده

Son çalışma Sadece genç kuşağın günde sekiz saatten fazlasını çevirimiçi olarak geçirdiğini göstermiştir.
أظهرت دراسة حديثة أن جيل الشباب لوحده يقضي أكثر من ثمانية ساعات في اليوم على الإنترنت.

kendi kendine iyileşecek bir şey değil, o yüzden babanın telefonu lâzım.
,انه ليس من النوع الذي يشفى لوحده لذا أريد رقم هاتف والدك

O belki benden bile yalnızdı.
هي كَانَ يمكنُ أَنْ تَكُونَ مستويةَ أكثر لوحده مِنْ انا كَانَ.

- o asfalt siyah yolda yanlız öldüğü için üzgünüm..
آسفة لأنه توفي على ذلك الطريق لوحده في الظلام الدامس

Keşke her şey hızlansa da ev kendiliğinden inşa olsa.
ـ هذا ما يفضله المهندس المعماريّ ـ ألا فقط أسرع ويبني المنزل لوحده

Sen onun annesi değilsin, bir analistsin onu kendi haline bırak, bu durumdan kendisi kurtulacaktır.
أنتِ لستِ أمّـه أنتِ محلّلـة دعيـه وشأنه سيخرج من هذا المأزق لوحده

Aslında Phoebe ile baş başa vakit geçirebiliriz diye umuyordum.
في الحقيقة، أنا كُنْتُ أَتمنّى فويب وأنا يُمْكِنُ أَنْ أَلْحقَ لوحده.