Normal bir insan gibi yürüyememen kötü oldu. | Open Subtitles | كم هذا محزن كونك لا تستطيع السير كباقي البشر |
yazık size, "özgürlük", "kötü"yü simgeliyor. | Open Subtitles | محزن جدا بأن الحرية بالنسبة لك تعني الشر |
- Çok yazık, yeni yakmıştım - Ah... - Oh. | Open Subtitles | محزن لقد أشعلتها للتو ما الذي جاء بك هنا ؟ |
Kıskanmam gerekiyor, farkındayım ama çok acıklı haldesin. | Open Subtitles | انا متأكدة أنه عليَّ الشعور بذلك, لكنه فقط محزن جداً. |
Evet çok acı. Mashuga fıstığı? | Open Subtitles | بالطبع ، هذا شئ محزن أتريدي بعض من حبات الماشيجا؟ |
çok üzücü bir durum. Zavallı adam antrenör ekibimizden biri. | Open Subtitles | إنه أمر محزن الرجل المسكين هو أحد أعضاء فريق التدريب |
Aynı zamanda üzücüydü de. Ayaklarımız mahvolmuş ve çok yıpranmıştık. | Open Subtitles | وكان أمر محزن أقدامنا كانت مدمرة ونحن كنا هزلين للغاية |
Ne kötü. Çünkü evlilik çok güzel bir şeydir. | Open Subtitles | هذا محزن ، لأن الزواج يمكن أن يكون نعمة فريدة |
Gizli bir hayali olup onu gerçekleştirememek inanılmaz kötü bir şey olsa gerek. | Open Subtitles | أظنه محزن جداً خوض حياة كاملة بحلم سري وعدم تحقيقه |
O şövalye yaralarından dolayı uzun yıllar önce öldü. Bu çok kötü. | Open Subtitles | ـ ذلك الفارس مات متأثرا بجروحه منذ زمن طويل ـ هذا محزن حقا |
Ne yazık ki böyle. İğrenç bir şey. Teşekkürler, Tanrım! | Open Subtitles | كما تعرفوا هذا الوضع محزن و مقرف و الحمد لله |
Ah, yazık ya adam kendisini harcıyor, halbuki çok zeki bir adam. | Open Subtitles | أتعرف، إن الأمر محزن حقاً، لأنه يدمر نفسه بنفسه، ولكنه رائعٌ جداً |
Ne yazık ki kadın başına ölü çocuk sayısı da birle iki arasında. | TED | لديهم معدل وفيات محزن من طفل إلى طفلين لكل امرأة. |
Çok acıklı, babasız büyüdün tabii. Kimse sana bir şey öğretmedi. | Open Subtitles | أنه محزن أنك نشأت بدون أب ولم يعلمك أحدا شيئا |
Umarım bu sefer gerçektir, aksi takdirde çok acıklı olurdu. | Open Subtitles | أتمنى أن يكون حقيقي هذه المرة، و ألا سيكون شيء محزن |
Siyasi tarihimizin bu kadar fırtınalı bir döneminin hatırlanmamasının milletçe her şeyi ne kadar çabuk unuttuğumuz üzerine ne kadar acı bir kelam bu. | Open Subtitles | يا له من تعليق محزن إلى مدى ملاحظتنا الوطنية انه يسهل علينا نسيان مثل ذلك الوقت العصيب بتاريخنا السياسي |
Fakat kocanla seks yapmak isteyip yapamamak, bu gerçekten acı. | Open Subtitles | حسنا، عدم القدرة على ممارسة الجنس مع زوجك عندما تريدين ذلك .. هذا محزن |
çok üzücü. Ancak son söz olarak eklemeliyim: Başaracağımıza inanıyorum. | TED | انه لامر محزن. لكني اعتقد كملاحظة أخيرة حقا يمكننا أن نفعل ذلك. |
Çok üzücüydü ve çok güzeldi. Senin gibi ağlamadım çünkü bebek değilim. | Open Subtitles | كان محزن حقاً وكان جميل, لم أبكي مثلك لأنني لم أعد طفله |
Bunu görünce üzüldüm, çünkü bu Kenya'daki çocuk ölüm oranlarının ters yöne giderek 90'lardaki kadar artması demek. | TED | وهذا أمرٌ محزن لي لاننا نرى انه في التسعينات انعكست الآية واصبح معدل الوفيات يرتفع بدلاً من الانخفاض |
Ve yazar olma hayali, boğazımda kalmış hüzünlü bir taş gibiydi. | TED | وحلمي بأن أصبح كاتبة كان في الحقيقة مثل، حجر صغير محزن في حلقي. |
Hayatında ilk kez özgürlüğüne kavuşan, cebinde de 20 gine olan hangi delikanlı... çok üzgün olabilir? | Open Subtitles | فتى بدون حرية لأول مرة وعشرون جنيهاً في جيبة أمر محزن للغاية |
Biliyorum, bir halı için bu kadar sevinmek biraz acınası bir durum. | Open Subtitles | اعرف. انه لامر محزن لاكون بهذا الحماس بخصوص السجادة البالية. |
üzücüdür ki, ...Tütün Araştırmaları Akademisi böyle bir bilgiyi daha önce yayınlamadı. | Open Subtitles | هذا محزن أن أكادمية دراسات التبغ لم تصدر ذلك هذا النوع من المعلومات في وقت سابق. |
Büyük ayıp. Okunmayan kitaplar insana üzüntü veriyor. | Open Subtitles | هذا مؤسف للغاية هنالك شئ محزن بشأن كتاب لم يقرأ |
Tamam. Pekâlâ, dinle. Çok üzgün olman gerek bu yüzden çok hazin bir şey düşünmeni istiyorum. | Open Subtitles | حسناً , يجب أن تكوني غاضبة لذا فكري بأمر محزن |