Artık savaşmayı bırakıp başka bir şey yapmanın vakti geldi." | TED | أظن الوقت قد حان لتتوقفي عن القتال و تفعلي شيئا مختلفا. |
Ama gelin olaya bir de başka açıdan bakalım. | TED | لكن دعوني أعطيكم منظورا مختلفا لنفس القصة. |
Ve biliyorum, aslında özgün halinden çok da farklı gözükmüyor. | TED | و انا اعلم انه لا يبدو مختلفا كثيرا من الاصل |
Her gün farklı bir yoldan yürüdük kimse nereye gittiğimiz hakkında şühpelenmesin diye. | TED | كل يوم ، نأخذ طريقاً مختلفا لكي لا يشك أحد بأين نحن ذاهبون |
Ama bunun diğer günlerden bir farkı olmaz değil mi? | Open Subtitles | ولكن كيف سيكون ذلك مختلفا ً من أي يوم آخر؟ |
NT: Burada AMBE'nin şu anki öğrencilerini görüyorsunuz. 20 değişik ülkeden, 20si bayan, 53 öğrenci. | TED | نييل توروك : هنا الطلاب الحاليين في آيمز . هناك 53 منهم من 20 بلدا مختلفا , بينهم 20 من النساء. |
Biri veya ikisi de kim bilir? Veya bambaşka birşey de olabilir. | TED | أحدهما أو كلاهما ، من يعرف ؟ وقد تكون شيئا مختلفا كليا. |
Ama medikal sınavı çok başka bir şeydi. | TED | ولكن امتحاني الطبي كان أمرا مختلفا كلياً. |
Aslında çok net bir örnek var, bu örnekte, kendi kendime ürettiğim bir his başka biri tarafından üretilenden daha farklı hissettiriyor. | TED | هناك مثال واحد واضح جدا حيث يكون احساس صادر منّي مختلفا جدا عن آخر صادر عن شخص آخر. |
40 yıl sonraya 1917 yılına geliyoruz ve silindir başka bir dünyaya giriyor. | TED | بعد 40 سنة ونحن في سنة 1917، والأسطوانة تدخل عالما مختلفا. |
Ve dolayısıyla biz başka tür bir fleksibilite sunuyoruz, biz ona "bölümlendirilmiş fleksibilite" diyoruz. | TED | ولذلك نقترح نوعا مختلفا من المرونة شئ ندعوه بــــ المرونة المجزأة |
Her biri farklı fizik kanunlarıyla farklı bir evreni bize tanımlıyor. | TED | كل واحدة منها قد تصف كونا مختلفا بالإستعانة بقوانين فيزياء مختلفة. |
Ve bunun sonucunda ortaya sadece farklı bir tür ürün ortaya çıkmamış, ayrıca, birbirimiz arasındaki ilişkiyi de değiştirecek potansiye sahip olmuştur. | TED | وانه ليس مجرد أنه ينتج نوعا مختلفا من الناتج في النهاية، فمن المحتمل أن يغير الطريقة التي نتعامل بها مع بعضنا البعض. |
Ama farklı görünüyor. Ölü bir kaltak gibi beyaza boyanmış. | Open Subtitles | لكنة بدا مختلفا كان مرسوم على وجهه مثل الموتى الزناة |
Ama bunun diğer günlerden bir farkı olmaz değil mi? | Open Subtitles | ولكن كيف سيكون ذلك مختلفا ً من أي يوم آخر؟ |
Bunun senin yaptığın konuşmadan farkı ne? | TED | كيف يكون هذا مختلفا من الحديث الذي ألقيته؟ |
Buharlı gemiler de. 19 değişik hattın sahibiydi. | Open Subtitles | ، و السفن البخارية قد إمتلك ما مجموعه 19 خطا بحريا مختلفا |
değişik yer bulun. Veya değişik yem kullanın. | Open Subtitles | ابحث عن منطقة أخرى, أو استخدم طُعما مختلفا |
Bu sefer her şeyin benim için bambaşka olacağını düşünmek. | Open Subtitles | التفكير في أنه يمكن أن الأمر سيكون مختلفا هذه المرة. |
Bu firmaya geldin, çünkü bizim kaynaklarımız fark yaratmanı sağIıyor. | Open Subtitles | لقد اتيت الي هذا المكتب.. لانه لدينا كل الوسائل لجعلك مختلفا |
Hiçbir şey gerçekten değişti. Sen 10 yıl sonra, doğru bir şey, farklı olurdu rakam olurdu? Oradaki bazı seksi göt gelecek bok. | Open Subtitles | انت تظن ان بعد 10 اعوام, شئ ما سيكون مختلفا, صحيح؟ نفس المؤخرات المثيره المستقبل سئ هناك. |
Yani belki de bu şey insan olarak doğmuştur ama farklıdır. | Open Subtitles | ربما هذا الشيء ولد بشريا ولكن كان مختلفا |
Bu iş bittiğinde bulamayan milyonlarca insandan bir farkın olmayacak. | Open Subtitles | وبعد إنتهاء تلك المسابقة، فلن تكون مختلفا عن البلايين الذين لم يجدوا إحداها |
Sanki geçen sefer şeyin başkaydı. | Open Subtitles | أظن بأن ذكرك كان مختلفا |
Benim diğerlerinden farkım yok. | Open Subtitles | -لست مختلفا عن أي رجل آخر. - اخرج من شقتي! |
Ekran adı aynı ama alan adı farklıymış. | Open Subtitles | اسم الحساب كان نفس اسمهم لكن النطاق كان مختلفا |
Gençken daha farklıydım. | Open Subtitles | لقد كان الأمر مختلفا جدا عندما كنت شابة |
# Birdenbire Her şey farklılaştı gel gör ki # | Open Subtitles | * في كل مرة كل شيء يبدو مختلفا * |
O zaman farklıydı. Bir erkek için okulu bırakacağını sanmıştı. | Open Subtitles | كان ذلك مختلفا, ظنت أنكي أردتي ترك المدرسة لأجل شاب |