Bütün bunun için yeterince parası yok. Sadece an meselesi. | Open Subtitles | و ليس لديها المال الكافي لها لذا انها مسألة وقت |
O zaman Magnus'un bunu çözmesi ve kitaba ulaşması an meselesi. | Open Subtitles | الآن هي مسألة وقت حتى يكتشف ماجنوس أن الكتاب في المكتبــة |
Daha fazla entelektüel uyarana ihtiyacı olduğunu anlamanızın... - ...an meselesi olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | علمت بأنها مجرد مسألة وقت قبل أن تدركين أنه بحاجة لتحفيز ذكائي أكثر |
Wraithlerin operasyonlarımızın ana üssünün burası olduğunu öğrenmesi sadece zaman meselesi. | Open Subtitles | هي فقط مسألة وقت قبل ذلك يفهم الريث ان هذه قاعدتنا. |
Kaçakçıların ortadan kalkmasıyla yozlaşmış polislerin o beleşçi hayatlarının sona ermesi an meselesiydi. | Open Subtitles | كانت مسألة وقت فحسب مع التهريب خارج اللعبة موجة الفساد أوشكت على النهاية |
Günümüzde bir binanın bir 1,6 kilometre daha yükselmesi belki de an meselesidir. | TED | هي إذن مسألة وقت فقط قبل تشييد تلك البناية التي بعلو الميل. |
Köşe ofisteki boşluğu doldurmam an meselesi. Babanın tam yanındaki. | Open Subtitles | باتت مسألة وقت حتى أملأ فراغ المكتب الجانبي المجاور لأبيك |
CDCR'ın, benim bir suçluyla evli olduğumu fark etmesi an meselesi. | Open Subtitles | ربما أنها مسألة وقت حتى يتظل للتأهيل ذلك أني متزوجة بمجرم |
Vanessa'nın serumunu Stallone'un üzerinde deneyeceğiz ve senin üzerinde denememiz de an meselesi. | Open Subtitles | سنقوم باختبار مصل فانيسا على ستالون انها مجرد مسألة وقت قبل اختباره عليك |
Onun lanet yüzünü tekrar görmemin an meselesi olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | إعتقدتُ أنها مسألة وقت وحسب حتى أرى وجههُ اللعين مجدداً |
Gördüğüm kadarıyla baban patolojik bir yalancı ve tekrar işleri batırması an meselesi. | Open Subtitles | حسنٌ،من المظاهر كذب والدكِ واضح وإنّها مسألة وقت ، حتى يفشل من جديد |
Ve onun da bilmesinin an meselesi olmasından dolayı korkuyorsun. | Open Subtitles | وأنتِ مرتعبة لأنّها فقط مسألة وقت حتّى يعرفها هو أيضاً |
Ve cinayetteki duraksamasının poz fantezisiyle aynı seviyeye erişmesi an meselesi. | Open Subtitles | وليست سوى مسألة وقت قبل تردده في القتل الفعلي يطابق الخيالي |
Diğer tüm ailelerin yolundan çekilmesi an meselesi ama büyümek istiyorsa, ona işlerin nasıl yürüdüğünü bilen biri gerek. | Open Subtitles | وأنها مسألة وقت فقط قبل أن تصبح جميع العائلات بعيدة عن طريقه ولكن ما كان يحتاجه حقا لنمو أعماله |
Bu olay olmadan önce, başımıza gelmesinin an meselesi olduğunu düşünüyordum. | Open Subtitles | حسبتً فقط إنه كان مسألة وقت قبل أن ينصبوا أنظارهم علينا |
Bunun benim bakmam gereken bir olay olduğunu biliyor. Bu sadece an meselesi. | Open Subtitles | يعرف أنه عليّ تولي هذا النوع من القضايا,إنها مسألة وقت |
Sen sorulara başlamadan önce, bunun zaman meselesi olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعلم أنها مسألة وقت قبل أن تبدأ بطرح الأسئلة |
Sanırım burada varması sadece zaman meselesi. | Open Subtitles | أعتقد أنها مسألة وقت فقط قبل أن يصل إلى هنا |
Sabırlı olmanı istiyorum. Sadece bir zaman meselesi. | Open Subtitles | إننى أطلب منك أن تكون صبوراً إنها مسألة وقت فقط |
Özgürlüğümün geleceğini biliyordum, sadece an meselesiydi. | TED | عرفت أنني سأنال حريتي، المسألة مسألة وقت فقط. |
Eğer yakın zamanda bir şeyler almasını sağlayamazsak, kan basıncının patlaması bir an meselesidir. | Open Subtitles | إذا لم يأخذ شيئاً في القريب العاجل انها فقط مسألة وقت قبل أن يرتفع ضغط الدم |
Ya da hala yeniden güç toplamaya çalışıyor ve her an toplayabilir. | Open Subtitles | أَو إنه ما زالَ في عملية تَأسيس قوَّتُه وهى مسألة وقت فحسب |
Fransızların bu konuda Amerikalılardan bir şeyler öğrenmesinin Zamanı gelmişti. | Open Subtitles | إنّها مسألة وقت ريثما يتعلّم الفرنسيّون من الأمريكيّون بخصوص هذا |
Stoick şef olduğunda beni sürgün etmesi sadece zaman meselesiydi. | Open Subtitles | عندما أصبح ستويك زعيماً كان نفيي مسألة وقت لا أكثر |
-Hayır, bazı şeyleri cevaplamamın vakti geldi. | Open Subtitles | لا، لا. إنها مسألة وقت. وصلت إلى إعطاء بعض الأجوبة هنا. |
Ve Çin'de çok yakında atom bombası üretileceğinden bahsediyordu. | Open Subtitles | وماهي إلا مسألة وقت وتمتلك الصين القنبلة الذرية |