Squeaky hala kayıp, ve biri makine dairesinin kapısını kaynaklamış. | Open Subtitles | أحدهم ولحم ً، مفقودا سكويكى زال ما المحرك غرفة باب |
Bir şeyin kayıp olmaktan çıkıp kayıp bir dava olduğunu nasıl anlarsın ki? | Open Subtitles | فكيف أقول عندما يتحول شئ من كونه مفقودا الي كونه لا امل فيه |
Bay South, birinin kayıp olduğunu söylediğimizde, bilmediğimizi söylemek istiyoruz. | Open Subtitles | سيد ساوث, عندما نقول ان شخصا مفقودا فهذا يعنى اننا لا نعرف مكانه |
Oğlunuz beş aydır kayıptı. Kimliği belirsiz bir serseri ile birlikteydi. | Open Subtitles | لقد كان ابنك مفقودا لمدة خمس شهور، وبمعظم ذلك الوقت كان برفقة أحد الهائمين الغير مسجلين |
Küreselleşme hakkında süregelen tartışmada eksik kalan taraf ise işçilerin seslerini duyuramaması. | TED | في النقاش الدائر حول العولمة، ما كان مفقودا هو أصوات العمال أنفسهم. |
Bana, sürekli, o kayıp dersen, kaybolduğu yerde kalır. | Open Subtitles | عندما تقول أنه فقد يكون فقد و سيظل مفقودا |
Hâlâ kayıp. Eve de gelmemiş ofise de gitmemiş. | Open Subtitles | ما زال مفقودا ، لم يذهب للمنزل أو المكتب |
hala kayıp geç kaldı,ama geleceğinden eminim | Open Subtitles | مازال مفقودا لقد تأخر ، لكنني متأكدة أنه سيأتي |
Demek istediğin kayıp değil, saklanıyor. Bu mümkün. | Open Subtitles | أنت تقول أنه ليس مفقودا لكنه مختفي ذلك محتمل |
kayıp olan tek şey bir beyzbol sopasıydı. | Open Subtitles | و الشيء الوحيد الذي كان مفقودا من الشقة كان هو مضرب كرة بيسبول |
Yanlış çocuğu getirdiler. Oğlum hala kayıp. | Open Subtitles | لقد جلبوا الصبي الخطأ ولا زال ابني مفقودا |
Şerif Giove, tamam. Bir kamyoncu kayıp çocukları bulmuş. Tekrarlıyorum, kayıp çocuklar çitin dışında. | Open Subtitles | الى العمدة حول تعقبنا طفلا مفقودا اكرر طفل مفقود خارج السياج |
O'nu arayıp tahmini varış zamanını öğreneceğim. - Yuuhh! - Noel Baba halen kayıp. | Open Subtitles | سوف أتصل به سانتا ما زال مفقودا اتقصدين ان إيرل المجنون خيب أملك؟ |
- Ben çaldı demedim. Para kayıptı ve tam ona ödediğim kadardı. | Open Subtitles | انا بحثت فى الدرج ,ورأيت ان هناك مبلغا مفقودا و هو نفس المبلغ الذى كانت ستحصل عليه |
Bobby kayıptı, ama asla ölü olduğu düşünülmedi. | Open Subtitles | كان بوبى مفقودا ولكن لم يفترض أبدا أنه ميت |
Sanırım kayıptı. | Open Subtitles | من الواضح ، انه كان مفقودا. هو ليس كذلك بعد الان |
Aynı zamanda neyin gereksiz, neyin eksik... olduğu hakkında düşünmelisin. | Open Subtitles | وفي نفس الوقت يجب أن تفكر حول الشئ الغير ضروري وحول الشئ الذي لا زال مفقودا |
düşte, bir şeyler eksikti. | Open Subtitles | فى المشهد شئ ما كان مفقودا |
...ve bunu sokaklarda kaybolmuş, hâlâ savaşta olduğunu düşünen birinin yapmış olabileceğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | ونظن ان هناك احدا مفقودا في الشوارع احد يظن انه ما زال في الحرب |
Doğum günü partisinin akşamında ortadan kaybolduğunda yeni bir sürtük buldu sandım. | Open Subtitles | عندما كان مفقودا في ليلة عيد الميلاد -أفترضت أنه مع إمرأة جديدة |
Veri tabanına göre, Gavin 4 yıl kadardır kayıpmış. | Open Subtitles | للأطفال المفقودين و المستغلين وفقا لقاعدة البيانات غافين كان مفقودا منذ 4 سنوات |
İşe gittin, kimse kaybolmamış. | Open Subtitles | وعندما ذهبتي إلى العمل، لم تجدي أن هناك أحدا مفقودا |
Graham'ın ortadan kaybolmasından birkaç ay sonra Nate kendi senaryomuz gibi sunabileceğimizi söyledi. | Open Subtitles | من أي شيء يمكنني كتابته نعم بعد أن أصبح غراهام مفقودا لبضعة أشهر |
Yani ortaya çıktığında, kaybolmamışsındır. | Open Subtitles | ولذلك ، عندما تظهر ، لا تكون مفقودا أبدا |