Ne mutlu ki o zamana kadar buradan ayrılmış olacağım. | Open Subtitles | من حسن الحظ أنني لن أعيش بالقرب من هنا وقتها |
Ne mutlu bize ki, yanıtı biliyoruz. | Open Subtitles | و من حسن حظنا أننا نعرف جواب تلك المسألة |
Eve sürünerek dönmemden çok mutlu olacağını biliyordum bu yüzden eve dönmedim ikimizin de şansına özellikle onun şansına. | Open Subtitles | أعرف كم ستحبّ أن تراني أعود للمنزل زاحفاً لذا لم أعد للمنزل وهذا من حسن حظنا معاً |
Geri geldin, seni sersem. Neyse ki sana bir silah getirdim. | Open Subtitles | لقد عدت مجدداً أيها المغفل من حسن حظك أنني جلبت مسدساً |
Neyse ki Uyandım ve hayatın olması gerektiği gibi olduğunu gördüm. | Open Subtitles | من حسن الحظ افقت فرأيت أن العالم كما ينبغي أن يكون |
Yani bir biyolog olarak kariyerim, gezegenimizi paylaşan bu harika yaratıkların yaşamlarına derinden bakmama izin verdiği için çok şanslıyım: ateş böceklerinin. | TED | من حسن الحظ أن مهنتي كعالمة أحياء تجعلني أغوص بعمق في حياة بعض من أعجب الكائنات التي تشاركنا كوكبنا: اليراعات |
Vay canına, bir oda arkadaşına ihtiyacın olduğu için çok şanslıyım. | Open Subtitles | لقد كان من حسن حظي أنك أردت رفيقة بالسكن |
Majesteleri, size dürüstçe söyleyebilirim ki, her şeyden çok, siz Lord'umu mutlu etmek, bana karşı nazik davranışlarınıza minnetimi göstermek ve kendi ülkemmiş gibi sevdiğim bu topraklarda kalmak isterim. | Open Subtitles | يا صاحب الجلالة, يمكنني أن أقول حقا بأنني أود في كل شيء ان أرضيك كسيد لي لما أدين به لك من حسن المعاملة |
Ne mutlu ki dinozorlar ile aramızda bir farklılık var. | Open Subtitles | من حسن الحظ، هناك فرق بيننا وبين الديناصورات |
Eminim yapardı. Ne mutlu bana ki, doğru avanağa denk gelmiş. | Open Subtitles | نعم, أعتقد ذلك من حسن حظّي, فقد قابلت "المغفّل" المناسب |
Sen mutlu sana ki kitabımı yazarken tıkandım. | Open Subtitles | للتيقّن من أنّ لا وجود لمن قاموا بعمليات تجميل أو متناولي المُنشطات و المُخدرات. من حسن حظكِ، أنّني لم أتمكن من مواصلة الكتابة. |
Evet. Ne mutlu bize ki artık kapanmayacak. | Open Subtitles | لا، من حسن حظنا لا أعتقد أنها ستغلق |
Ne mutlu ki, ortadan kaldırılması için az önce yetki aldım. | Open Subtitles | أجل، من حسن الحظ أنني سمحت بقتله |
İçimizden birinin bu tür şeyleri hatırlaması ne mutlu. | Open Subtitles | من حسن الحظ أن أحدنا يتذكر هذه الأمور |
Neyse ki jeneratörümüz ve bir sürü bisküvi ve çayımız var. | Open Subtitles | من حسن الحظ فأننا لدينا مخزون كافى من الشاى و البسكويت |
Neyse ki, iflas etmeden önce... - ...sigorta şirketimden paramı alabildim. | Open Subtitles | من حسن حظي أنني حصلتُ على مالي قبل إفلاس شركة التأمين |
Ama Neyse ki kurbanın üzerinde bulduğumuz tahta- tavşancığı özel bir tür tahta-tavşancığıymış. | Open Subtitles | في كل الشاطئ الشرقي لكن من حسن حظنا الأرنب الذي وجدناه على الضحية |
Neyse ki, böyle haberler bana çok geç ulaşıyor. | Open Subtitles | من حسن الحظ مثل هذه الأخبار تأتي ببطء حيث أعيش |
Senin için çok kötü çünkü artık hareket edebiliyorum. | Open Subtitles | حسناً، من حسن حظك أنني لا أملك ذلك الكيس الآن |
Buradan geçtiğimiz için çok şanslısın, fazlasıyla kızarmış arkadaşım. | Open Subtitles | من حسن حظك أننا خرجنا مع صديقاتنا المثيرات. |