Şimdi izin verirseniz... Tabii Bay Cleaver ölmeden önce, bazı bulgularını postalamıştı. | Open Subtitles | لكن، قام السيد كليفر قبل موته . بنشر بعض أبحاثه على الإنترنت |
İddiasına varım bir şekilde onun ölümü zaman döngüsünü tetikliyor. | Open Subtitles | وأنا أرغب بالمراهنة بأن موته سيقوم بإطلاق الحلقة الزمنية مجدداً |
Sanırım haklısın. Sanırım o adamın ölümünden bir iblis sorumlu. | Open Subtitles | أعتقد بأنكِ على حق وأنَّ شيطاناً ما مسؤول عن موته |
Onu kilitlesen iyi olur, çünkü elime geçerse, acılı bir ölüm olacak. | Open Subtitles | من الافضل أن تقفل عليه الباب، لأنني اذا أمسكته سيموت موته بطيئا |
Hayır, bunun tek sebebi Efendisinin ona şüphe duyup kendi ölümünü aramasıydı. | Open Subtitles | لا، لم يكن ذلك إلا لأن حضرته شك به ورأى فيه موته |
öldükten sonra vücudunu çürümeden koruması onu bir dahi yapmaz. | Open Subtitles | فقط لأن رجل أحتفظ بجسمه بعد موته لا تجعله عبقريا |
Zavallı Bay Treves, öldüğü gece çok geçerli bir şey söylemişti. | Open Subtitles | المسكين السيد تريفز فى ليلة موته قال شيئا وثيق الصلة جدا |
Babam ölümünün yaklaştığını anladığında üç açık ve net dileği vardı. | TED | وعندما عرف والدي بأن موته وشيك، كان لديه ثلاث رغبات واضحة. |
ölmeden önce çok fazla acı hissetmesine sebep olmuş olmalı. | Open Subtitles | سم لابد أنه جعله يعاني من ألم شنيع قبل موته |
Babamın ölmeden önceki son isteği okulunuzundan bir parşomen getirmemdi | Open Subtitles | آخر أماني أبي قبل موته هى الحصول على احد لوحاتك |
ölmeden altı saat öncesinde bir telefon ya da e-posta da yok. | Open Subtitles | لا إتّصالات هاتفية، ولا رسائل إلكترونية في الساعات الستة التي تسبق موته |
Onun ölümü karşısında bu kadar metanetli olmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | إنظر لا يجب أن تكون رزينا و هادئاً بعد موته |
Ama isyanda ölmedi. Görünüşe göre onun ölümü isyana sebep oldu. | Open Subtitles | لكنه لم يُقتل أثناء الشغب، يبدو أنّ موته من تسبب به. |
Geçen ay öldü. Ama ölümünden sonra bile, yeni bir web sitesi olan... | Open Subtitles | ، توفي في الشهر الماضي لكن هذا لم يمنعه عن التوصية بعد موته |
ölümünden birkaç saat önce özel bir jet yakıtıyla temas ettiğini biliyoruz. | Open Subtitles | و لقد علّمنا بأنّه متصل بوقود الطائرات خاصّتك قبيل ساعات من موته |
Ona soylu bir ölüm verdim. Mahkumiyet sebebi için iyi savaşmıştı. | Open Subtitles | قدمت له موته نبيله، فقد قاتل جيداً من أجل قضيته الخاسره |
Ama en azından yaşlı, doğal ve onurlu bir ölüm oluyordu. | Open Subtitles | ولكنه على الأقل كبير في السن و مات موته محترمة ووقوره. |
Madem Haladki, Derevko için çalışıyordu, niye ölümünü Sloane'dan gizledin? | Open Subtitles | إذا هالادكي عمل مع دريفكو، لماذا يخفي موته من سلون؟ |
öldükten sonra, ama denize düşmeden önce olan bir şey. | Open Subtitles | بعد موته ، لكن قبل رميّه من على متن السفينة |
Ve buraya size, o öldüğü için bunun son bulmayacağını söylemeye geldim. | Open Subtitles | وأنا هنا لأخبرك أنّ ذلك ليس على وشك الانتهاء الآن بمجرّد موته |
1940'ta yazarın ölümünün akabinde taslakları basılamadı. | TED | بعد موته عام 1940 كانت مخطوطة الرواية لم تنشر بعد |
Buraya her gelişimde anılarım onun öldüğünü duyduğumun ana dönüyor. | Open Subtitles | كلما رجعت إلى هنا، أسترجع ذكريات لحظة سماعي بخبر موته. |
Demek istediğim, birisi ölü ilan edilir fakat gerçekte ölmemiştir? | Open Subtitles | شخص ما من الممكن ان يعلن موته وهو لم يمت؟ |
ölmesini asla istemedim, ama Amerikalıların önünde başının eğildiğini görmek, beni derinden yaraladı. | Open Subtitles | .. لم أكن أريد موته ولكن كان يؤلمني جداً رؤيته يخضع قبل الأمريكان |
Onları bırakmayı planladığını ve müşteri listesi karşılığında onu ölmüş gibi göstereceğini söyle. | Open Subtitles | قل له أنك راغب فى تزييف موته فى مقابل الحصول على قائمة زبائنه. |
ölümüne ağlayıp yas tutacaksın. Yarın saraydan ayrılıp ona katılabilirsin. | Open Subtitles | ابكي واحزني على موته ويمكنك أن ترحلي غداً وتنضمي إليه |
Çünkü istediğim son şey bu orospu çocuğunu ölüme geri göndermektir. | Open Subtitles | لأنّ آخر شيء أريده أن يكون السافل الذي أرسله إلى موته |