ويكيبيديا

    "واحدٍ" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • birini
        
    • tane
        
    • tek bir
        
    • birine
        
    • birinin
        
    • birinde
        
    • biriyle
        
    • birimizin
        
    • birimiz
        
    Üçe bölersek dünyayı, üç paydan birini nasıl hak eder bu? Open Subtitles أمن الصواب وقد قسمنا العالم لثلاثة أقسام.. أن نجعله على واحدٍ منها ؟
    İkisinden birini bulursanız, yerini doğrulayın ve bu noktaya geri dönün. Open Subtitles وإذا وجدّتُم أيّ واحدٍ منهما، حدّدوا مكانه، وعودوا إلى المركز
    Şimdi bana başka bir tane bulmak için ne yapacağını söyle. Open Subtitles الآن قلّ لي ما ستفعله، لمساعدتي للحصول على واحدٍ جديدٍ.
    Hayal edin, benim elimdeki gibi bir diskiniz olabilir, üç inç çapında, tek bir farkla. TED تصوروا أن لديكم قرصاً شبيهاً بهذا الموجود في يدي، بقطر ثلاثة إنشات، مع فارقٍ واحدٍ.
    Sürekli verileri görmezden gelen şirketler görüyorum çünkü bu nicel bir modelden gelmiyor veya birine uymuyor. TED أرى مؤسسات تتجاهل البيانات طوال الوقت لأنها لم تنتج عن نموذج كمي أو لا تتناسب مع واحدٍ.
    Ufak bir plan yapıp onları akşam yemeğine davet ettiniz. Her birinin yemeğine çok nadir bulunan kurt adam panzehiri karesi atacaksınız. TED قمت بدعوتهم للعشاء بخطّةٍ بسيطة: ستضع مربعاً من ترياق مستذئبٍ نادر بعشاء كلِّ واحدٍ منهم.
    Ekipmanlarımız, şirket binalarınızdan birinde ağır bir gaz kaçağı tespit etti. Open Subtitles أجهزتنا تُظهر تسريباً حاداً في الغاز.. في واحدٍ من المبانِ لديكم.
    2,300 yıl önce İskenderiye yöneticileri insanlığın en cesur amaçlarından biriyle yola çıktılar; dünyadaki bütün bilgileri bir çatı altında toplamak. TED قبل 2300 عام، قرر حكام الإسكندرية تحقيق واحدٍ من أكثر الأهداف الإنسانية جرأة: جمع كل المعارف في العالم تحت سقفٍ واحد.
    Destek uydularından birini yeniden konumlandırıp görüntümü düzeltemez misin? Open Subtitles شركة تلفزيونية ألا يمكنك إعادة تموضع واحدٍ من الأقمار الصناعية المساعدة التي يمكنها إعطائي تغطية أكثر شمولاً؟
    Biliyorum. Daha çok onlardan birini öldürebilir. Bu durumda vicdanıma hesap veremem, anladın mı? Open Subtitles أشبه بقتل واحدٍ منهم، ولا أستطيع أن أتحمّل ذلك على ضميري.
    birini sonsuza kadar sevmek zorunda değilsin. Open Subtitles لسنا مُجبرين على حبّ شخصٍ واحدٍ طوال حياتنا
    Binlerce yıllık inançlarını hiçe sayıyorsun ve arkadaşın da o 36'dan birini daha aramaya geliyor. Open Subtitles أنتَ تطيرُ في وجهِ آلاف السنين من معتقداتهم وصديقتكَ أتت إلى هنا باحثةً عن واحدٍ اخر من الـ36
    Tabii, bize bir tane almaya uğraşma. Open Subtitles نعم ,لا تزعج نفسك بالحصول على واحدٍ لنا.
    Bir tane içmekle bebeğin deforme olmaz. Open Subtitles و يمكنكِ إحتساء واحدٍ و هذا لا يعني بأن طفلكِ سيشوّه
    Bir şekilde bir tane daha bulmuşlar. Şu anda ona bakıyorum. Open Subtitles بطريقةٍ ما، استطاعوا أن يضعوا أيديهم على واحدٍ آخر، أنا أنظر إليه حالياً
    Bu 5 okyanusun her biri, kendi aralarında genellikle okyanus olarak bahsedilse de, aslında devasa, tek bir su kütlesinin bir parçası, Dünya gezegeninin yüzünü kaplayan bir okyanusun parçası. TED كل واحد من هؤلاء الخمسة، بينما يشار لها على أنهم محيطات بحد ذاتها، هي في الحقيقة جزء من جسم كبيرٍ واحدٍ من الماء، محيطٌ وحيد، والذي يعرِّف وجه كوكب الأرض.
    Bu, fabrikaların her parçayı tek bir çatı altında üretmek yerine ayrı ayrı üretmesinin daha ucuz olduğu anlamına gelir. TED أي أنه من الأرخص للمصانع أن تصنع كل جزءٍ بكميةٍ ضخمةٍ بشكلٍ منفصلٍ بدلًا من صناعة كل جزءٍ في مكانٍ واحدٍ.
    Arılar bütün gün çiçek özü toplar ve onu midelerinde doğanın en zengin besinlerinden birine dönüştürürler, bal. Open Subtitles تجمع النحلات الرحيق طوال اليوم وتحوّله، بواسطة معداتها، إلى واحدٍ من أغنى أغذية الطبيعة، العسل.
    29 oğlandan her birinin DNA'sının bir kısmı eksik. Open Subtitles كلّ واحدٍ من الفتيةِ الـ 29 ينقصه جزءٌ من حمضه النوويّ.
    Herhangi biri sizi öldürecektir, ancak sadece birinde ana bir lezyon bulursunuz. TED حتى ولو واحد فإنه سوف يقتلك، في واحدٍ منها فإنك سوف تجد مشكلة كبيرة.
    Bu sebepten yüzlerce insanla çevrili olabilirsiniz, biriyle iletişime geçersiniz sonra bir başkasıyla ama yine de kendinizi yalnız hissedersiniz. TED وهذا هو سبب أنك قد تكون مُحاطًا بمئات الأشخاص، وتتحدث مع واحدٍ تلو الآخر، ومع ذلك يستمر شعورك بالوحدة.
    Bu gece odun yığınları yandığında alevlerin her birimizin kalplerini saflaştırıp arındırmasına izin verelim. Open Subtitles عندما توقد المحرقة هذه الليلة لندع النيران تُطهر كل واحدٍ منا داخل قلبه
    Fakat her birimiz kendi evimizde, okulumuzda ve iş yerlerimizde ilk adımımızı atarsak hava kalitemizde büyük değişimler meydana getirebiliriz. TED لكن لو كل واحدٍ منا أخذ زمام المبادرة في منزله ,وفي مدرسته وفي مكان عمله .يمكن أن نصنع فرقاً كبيراُ في جودة الهواء

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد