Bizimkileri dışarda, yüzeysel bir Gün ışığında ve hamağımda yakaladım. | Open Subtitles | لقد رأيت أهلي في الخارج, في وضح النهار, على أرجوحتي |
Gün ışığında saldırmaya karar verirsem nasıl korkacaklarını hayal edebiliyor musun? | Open Subtitles | هل يمكنك أن تتخيل رعبهم حينما قررت مهاجمتهم في وضح النهار؟ |
Bunun neresi adil bana açıkla. Artık herkes yardım isteyebilir mi? | Open Subtitles | وضح لي أين العدل في هذا هل يمكن لأي شخص طلب المساعدة الآن ؟ |
Güney Florida'ya gittiğini, haftaya Miami sahili yakınlarında gündüz vakti teknelere aktarılacağını bildirdi. | Open Subtitles | و في وضح النهار في أحد أيام الأسبوع القادم بالقرب من شاطئ ميامي |
Manyak, güpegündüz ve halka açık bir yerde seni asla vuramaz. | Open Subtitles | المجنون لايتحرك في وضح النهار أو في مكان عام |
Yazması, dua etmesi, Tanrıya Gün ışığında nasıl görünür olabileceğini sorduğu mesajlar göndermesi gerek. | TED | لقد أراد أن يكتب ويصلي ويرسل الكثير من الرسائل إلى الله يستعلم فيها عن كيفية جعل نفسه معروفاً في وضح النهار. |
Yediğin yumruklardan gözlerin artık Gün ışığında görmüyor. | Open Subtitles | عيناك لم تعد قادرة على الرؤية في وضح النهار |
Gün ışığında olsa bile geceyi küçük bir odada olsa bile geniş toprakları veya savaşın ortasındaki cehennemde yaşasa bile sessizliği ve huzuru resmeder. | Open Subtitles | رسام الطبيعة والصمت، سواء رسم في وضح النهار أو في غرفة مغلقة سواء رسم مع ضجيج معركة أو مع شيء يسد أذنيه. |
- Bu arada sen hiç Gün ışığında aynada kendi yüzüne baktın mı? | Open Subtitles | - بالمناسبــة هل نظرت الى وجهك يوماً في المرآة في وضح النهار ؟ |
Adamın boğazına Gün ışığında bıçak sapladım ve insanlar benden bunu yapmamı istedi. | Open Subtitles | لقد وضعت سكين في رقبته في وضح النهار والناس ارادوا مني ذلك. |
Eğer yapamazsan bu zavallı köleye planlarını açıkla... | Open Subtitles | إذا لم أكن وضح نواياك إلى هذا الخادم المتواضع |
Eğer yapamazsan bu zavallı köleye planlarını açıkla... | Open Subtitles | إذا لم أكن وضح نواياك إلى هذا الخادم المتواضع |
- O kadar da zor değil. - açıkla bana. | Open Subtitles | ـ إن هذا الكلام ليس بتلك الصعوبة ـ وضح لي الأمر |
Dudak Louie, hem de gündüz vakti tanık koruma programındayken çivilendi. | Open Subtitles | لوي الشفقة أعدم في وضح النهار وهو تحت حمياة برنامج الشهود |
Bu adam kaçırmalar kendisini açığa vuruyor. Kediyi bile gündüz vakti çalmıştı. | Open Subtitles | .. عمليات الخطف هذه ، ستكشفه حتى القطة سرقها في وضح النهار |
Senatör Kinsey halka açık bir caddede güpegündüz pek çok görgü tanığı önünde vuruldu. | Open Subtitles | السيناتور كينزي قد اصيب في وضح النهار بشارع عام أمام العشرات من الشهود المدنيين |
Don Corleone'ye gelince, düşmanım olduğunu bugün bana açıkça belli etti. | Open Subtitles | أما بالنسبة إلى دون كورليون وضح لى تماما اليوم أنه عدوى |
Sekreter Hana benim neden MA şirketine Hyeon Soo için dava başlatmam gerektiğini anlat. | Open Subtitles | وضح للمديرة هان لمَ يجب ان قوم بصفقة شركة هيون سو |
İmparatorluk koşulsuz olarak teslimiyeti kabul ettiğini açıkladı. | Open Subtitles | واستمعو لاستسلام " اليابان " الغير مشروط المسجل والمبث في وضح النهار من رموزهم الموالية |
Gün ışığı sürüşü dostum, hiçbir şeye değişilmez. | Open Subtitles | , القيادة في وضح النهار لا شيء يتغلب على ذلك |
Gün ışığına çıkmayı reddeder, hayatın devam etmesi olasılığıyla yüzleşmekten korkarlar. | Open Subtitles | هن يرفضن الخروج في وضح النهار يخفن من مواجهة أن الحياة مستمرة |
Evet, dostum, Aydınlat bizi. | Open Subtitles | نعم نعم وضح لنا |
Şu anki vur kaç metodumuzla nasıl zafer elde edeceğimizi bana açıklayın. | Open Subtitles | وضح لنا كيف سيجدى أسلوبنا بالكر والفر ! بالقيادة للنصر |
Belki de gözden kaçırmışsınızdır. gündüz bir daha bakalım en iyisi. | Open Subtitles | ربما غفلتم عن شيئ علينا أن نرتادها مجدداً في وضح النهار |
Söylesene ışık neden açık olsun? Burada lanet olası günün ortasındayız. | Open Subtitles | كيف ستكون المصابيح مضاءة نحن في وضح النهار |