Ama bir de anıların olduğu açık bir dosya var. | Open Subtitles | ولكن هناك هذا ملف واحد مفتوح وداخله قائمه من الذكريات |
Yıllar içinde böyle kaç kişinin kaybolduğunu bilmiyorum, Ama bir şey açık. | Open Subtitles | ولكن هناك أمر واحد واضح وهو أنني الوحيدة التي تهتم بهذا الموضوع |
Kampta yardım alabilir. Ama orada Amira ve ailesi için çok az umut var. | TED | الذي من الممكن أن تحصل فيه على المساعدة ، ولكن هناك عدد قليل جداً من التوقعات أمام أميرة وأسرتها. |
Ancak, sahip olduğumuz kimliğe göre bu soruyu farklı biçimde sorabiliriz. | TED | ولكن هناك طريقةٌ أخرى للتفكير في ذلك لمعرفة أين وصلنا بهويتنا. |
Fakat bunu günümüz dünyasında yapmanın şahane bir yolu var. | TED | ولكن هناك مجال ممتع يقوم بهذا في العالم الحديث .. |
Beyler, bilirsiniz pek içmem ama bazı zamanlar vardır ki... | Open Subtitles | اولاد، أنا لست رجل شرب كما تعلمون، ولكن هناك أوقات |
Calyx'in sonsuza dek açılmasını engelleyecek türden mühürler var ama. | Open Subtitles | ولكن هناك قفل محكم قوى على الاناء ليمنعهم من فتحه |
Karmaşıktı ama bu karmaşıklıkta fazla değişken bir şeyler vardı. | TED | لقد كانت معقدة، ولكن هناك شئ متقلب في هذا التعقيد. |
Ve kimse bunun neden böyle olduğunu bilmiyor, Ama bir hikaye konuyu biraz aydınlatabilir. | TED | ولا يعلم احد سبب ذلك .. ولكن هناك قصة قد تفسر الامر .. |
Ama bir başka benlik daha vardır. | TED | ولكن هناك نفس آخرى .. انها النفس المستقبلية |
Tohumlar enerji yönünden zengindir, yani besin kalorisi çoktur, kıtlık zamanları için bolluk zamanında depolayabilirsiniz, Ama bir dezavantajı var. | TED | والبذور غنية بالطاقة أي بالكثير من سعرات الغذاء الحرارية ويمكن أن تخزنها عندما تفيض لأوقات القحط، ولكن هناك أجزاء ستتلف. |
Ama bir çözüm var: emekçi yoksulları ortadan kaldırmak. | TED | ولكن هناك حل: القضاء على الطبقة العاملة الفقيرة. |
Ama orada yaz mı yoksa sonbahar insanı mı olduğunu belirleyen bir test var. | Open Subtitles | ولكن هناك أختبار يقرر هل أنت صيفي أم خريفي |
Ama orada bir şey var. Hadi, yardım et de bulalım. | Open Subtitles | ولكن هناك شئ ما في الخارج هيا ساعدني لأيجاده |
Ancak onları kolayca hatırlamanın bir yolu var: Neyin çevrelediğini hatırlamak. | TED | ولكن هناك طريقة أسهل لتذكرهم إذا تذكرت ما الذي يحيط بهما. |
Ancak tikleri nasıl deneyimlediğime dair komik bir şey var. | TED | ولكن هناك شيء مضحك عن كيف أعاني من التشنجات اللاإرادية. |
Bilimde buna dair size binlerce örnek verebilirim Fakat aralarında birini çok seviyorum. | TED | وأستطيعُ إعطاءكم ألف مثال عن ذلك في العلم، ولكن هناك مثالٌ أحبه حقًا. |
Tam olarak bilmiyoruz ama bazı teoriler var. | TED | نحن لا نعلم بشكل مؤكد، ولكن هناك نظريات. |
Evet, silahları olan adamlar var ama aşağıda başka birisi daha var. | Open Subtitles | نعم, الرجال الموجودين هنا مسلحين ولكن هناك شخص آخر موجود في الأسفل |
Yalnızlık çekiyorlardı. Bu yüzden her zaman buluşabilecekleri başka bir çift arayıp durdular. Fakat ortada bir sorun vardı. | Open Subtitles | يشعرون بالوحدة ، لذا هم دائماً يبحثون عن أزواج لكي يكونوا معهم موعد مزدوج ، ولكن هناك مشكلة واحدة |
Benim bir yanım daha var: Carrie Dragshaw, Instagram'da yarattığım bir karakter. | TED | ولكن هناك جانب آخر لي: كاري دراجشو الشخصية التي صنعتها في الانستجرام |
Eh, üstünde çalışıyoruz, ama burada bir zorluk var. | TED | حسنًا، نحن نعمل على ذلك، ولكن هناك تحدي |
Diş örneklerinin nerede bulunduğunu bildiğimizi varsayarak onu, diş örnekleriyle eşleştirmek tabii ki daha kolay olurdu. - Ama bilmiyoruz. | Open Subtitles | ان البصمات صعب الحصول عليها ولكن هناك مشـكلة صغيرة أنه يمكن أن نطابق الاسـنان ولكن ان عرفنا أين هي ملفاته |
Kahve içmem ben ama şu köşede bir lokanta var. | Open Subtitles | لا أشرب القهوة ولكن هناك حافلة طعام بالقرب من هنا.. |
Kusura bakmayın efendim ama başka bir beyin ölçüleri alınıyor. | Open Subtitles | عذرًا يا سيدي، ولكن هناك رجلُ نبيل يقم بالقياس بالداخل |