Evde bu kadar yemez ama burada her zaman çok yer. | Open Subtitles | هو لا يأكل الكثير في البيت ولكنه دائماً يأكل الكثير هنا |
Hiç bir polis çok önemli bir kanıtı yer mi? | Open Subtitles | ما هو نوع من شرطي يأكل قطعة حاسم من الأدلة؟ |
Eğer portakal yiyen bir adam görmek isteseydim, portakal yeme dersine girerdim. | Open Subtitles | لو كنت أريد أن أرى رجل يأكل برتقال لألتحقت بفصل أكل البرتقال |
Hiç Arnavut restoranında yemek yiyen birini tanıyan var mı? | Open Subtitles | أتعرف أى أحد منكم أي شخص يأكل من المطاعم الألبانية؟ |
Günlerdir hiçbiri yemek yemedi ve tekrar birleşme şansı gerçekten çok uzak görünüyor. | Open Subtitles | لم يأكل أيّ منهم لأيّام والآن، فرص اجتماعهم بالأشبال المفقودة تبدو ضعيفة للغاية |
Onu bir akşam soğuk hava deposunda bütün bir salamı yerken yakaladık. | Open Subtitles | في احدى الليالي امسكنا به في ثلاجة متنقلة وهو يأكل كل البولوني |
Ama son zamanlarda hiçbir çocuğun elma yediğini veya bisiklete bindiğini görmedim. | Open Subtitles | ما لم أره مؤخراً هو فتى يأكل تفاحة أو يلعب على دراجة |
Kuşlar böcekleri yer, arabalar kuşları, pas arabaları yer ve yeni inşaatlar pası. | Open Subtitles | الطيور تأكل الحشرات، السيارات تأكل الطيور والصدأ يأكل السيارات والبناء الجديد يأكل الصدأ. |
Senin gibileri kahvaltı ve bazen de öğle yemeği niyetine yer. | Open Subtitles | إنه يأكل الشباب أمثالك على الإفطار و بعض الأحيان على الغداء |
Örneğin, bu hayvan fener balığı tarafından yenilir, fener balıklarını mürekkep balığı yer, mürekkep balıklarını ton balığı yer ve ton balığını da biz yeriz. | TED | مثلًا: سمك الفانوس يأكلها والحبار يأكل سمك الفانوس والتونا تأكل الحبار ونحن نأكل التونا |
Şuanda ihtiyacımız olan son şey yemek yiyen ve sıçan birşey. | Open Subtitles | فإن آخر شىء نحتاج اليه هنا هو فرد آخر يأكل ويتبول |
Hastane yemeklerini seven ve burada yemek yiyen nadir hastalarımdansın. | Open Subtitles | أنت المريض الوحيد عندي الذي يأكل الغذاء في هذا المكان |
Gerçek değil de insanları yiyen dev köpeğin işini kim bitirdi? | Open Subtitles | من الذي أعتنى بأمر الكلب العملاق الذي كان يأكل كل شخص؟ |
İşte koca mideli şampiyonumuz geliyor. Dört gündür bir şey yemedi. | Open Subtitles | حسنا و ها هو بطلنا فى التهام الطعام لم يأكل منذ أربعة أيام |
Kraker yerken benimkilerden yediğini seninkilere dokunmadığını fark etmedin mi? | Open Subtitles | هل لاحظت أن يأكل فطوري أنا وحسب ولا يلمس فطورك؟ |
Hâlâ hamurdur. Kimse ekmek hamuru yemez -- bence çok az insan ama çok değil. | TED | تكون مازلت العجين .. عجيناً .. ولا احد يأكل عجين الخبز ربما البعض يفعل ذلك .. ولكن ليس الكثير |
Ben de senin kalkan oluşturan köpeklerini yiyecek dinozorumu getirdim. | Open Subtitles | حسنا أنا أحضرت ديناصورى الذى يأكل الكلاب صاحبة حقول القوة |
Hayır, benim yaptığım yemekten yedi ve tesadüf eseri, midesi patladı. | Open Subtitles | لا, لقد كان يأكل طعام صنعته أنا و بالصدفة انفجرت معدته |
Orada onunla ilgileneceğimizi cennette yemeğini yiyip, lazımlığına yaptığından emin olmak için. | Open Subtitles | سنعطيه أخبارها وسنعتني به أنه يأكل جيداً حساءه ويقضي حاجته في الجنّة |
O kanı içmiş, diğerleri de eti yemiş. | Open Subtitles | وقالت انها تريد شرب الدم، فإن البعض الآخر يأكل اللحم. |
Biliyor musun, gerçekten de çok acılı kanat yediği için ölen birini duymuştum. | Open Subtitles | اتعلمين حقا لقد سمعت عن شخص مات بينما كان يأكل اجنحه حاره حقا؟ |
Porsiyonlarımız bir kişinin iki tabak yemesi için çok büyüktür. | Open Subtitles | شرائح اللحم خاصتنا كبيرة جداً علي شخص كي يأكل أثنتين |
Bana göre herkesin diğerleri gibi burada yemek yemeye hakkı vardır. | Open Subtitles | حسناً، حسبما أراه كل رجلٍ لديه الحق بأن يأكل مثل الأخر |
Ama onu bir evcil hayvan olarak eve götür, çocuklarını yiyebilir. | Open Subtitles | لكن أعتبر المنزل كحيوان أليف، أنه سوف يأكل الأطفال الخاص بك. |
Çocuk çok sarsılmış. İki gündür ne konuşuyor, ne yemek yiyor. | Open Subtitles | الولد في حالة صدمة لم يتكلم و لم يأكل منذ يومان |