"يرن" - ترجمة من عربي إلى تركي

• çalıyor
• çaldığında
• çalsın
• çaldı
• çalar
• çalıyordu
• çaldığını
• çalmadı
• çalan
• çalmasını
• telefonun
• çalmıyor
• zil
• çalacak
• çalıp

Telefon çalıyor,arkadaşları onu arıyorlar, ama onlarla nasıl konuşacağını bilmiyor.
يرن الهاتف، يتصل الأصدقاء، لكنها لا تعرف كيف ترد عليهم.

Alarm, her sabah 06:30'da çalıyor ve derhal ayağa zıplıyorum.
كل يوم المنبّه يرن عند السادسة والنصف, وأقفز مِن السرير

Sanki bir uzvumu kaybettim. Hayalet telefon çalıyor gibi hissediyorum.
و كأني فقدت طرفا, إني أشعر بهاتف خيالي يرن الآن

Her zil çaldığında, bir melek gibi kanatlanacak halim yok.
في كل مرة يرن الجرس هناك ملاك يحرم من أجنحته

Meşgul olduğumu biliyordu, o yüzden bıraktım çalsın.
لقد علمت أنّي كنت مشغولًا، لذا تركت الهاتف يرن.

Endiselenme. - çalıyor. Kapatma.
سيكون الأمر بخير أنه يرن , لأتغلقي السماعة

Evet. Telefon durmadan çalıyor. Cesedin kimliği belli oldu mu?
نعم , التليفون يرن كثيراً هنا اسمع , هل تعرفتوا بعد علي هوية الجثة؟

Ve sonra telefon çalıyor.
التي من المفترض اتصلت لك قبل اربع ساعات و عندها .. الهاتف يرن

- Evet, telefon çalıyor cevap veriyorum ve biri sanki bir şey söylemeye çalışıyor.
أجل, يرن وأُجيب وأستطيع سماع احدهم يحاول قول شيء ما

Sonra telefon çalıyor ve telefondaki iyi bir arkadaşın ama sesi garip geliyor "beni ilgilendirmez ama sana bir şey diyeyim mi..." diye kekeliyor.
عندها يرن الهاتف ثم بعد ذالك أسمع صوت صديقة عزيزة ولكن صوتها يبدو غريباً

Sonra telefon çalıyor ve size gerçek seçimin ne olduğu hatırlatılıyor.
بعدها يرن الهاتف ويتم تذكيرك ما هو الاختيار الحقيقي

Cuma gecesi aramaya çalıştım, dün uzun uzun çaldı, bugün de meşgul çalıyor.
، حاولت الإتصال بك ليلة الجمعة أمس يرن و يرن و اليوم الخط مشغول

Şimdi de Kaptan Hook gibi içinde zil çalıyor çünkü telefonum orada ve kimin aradığını bile bilmiyorum.
و الآن هي كالبحّار ذو الكلّاب,و لكن في معدتها, يرن. لأن هاتفي بداخلها . و لا أعرف من الذي يتصل بي.

Sonra zil çalıyor ve sana kutu süt ve tuvaletini yapmana izin veren bir kağıt veriyorlar.
ثم يرن الجرس ويعطونك كرتونة من الحليب وقطعة من الورق تقول يمكنك الذهاب للتغوط او شيء ما

Alarm çaldığında, yorganı kaldırın, fırlatın, kalkın ve güne başlayın.
وعندما يرن جرس المنبه، خذ ملاءتك وغطاءك، ارم بها بعيدا، وقف وابدأ يومك.

Sorun yok, bırak çalsın.
ولكن لا يوجد مشكله , دعيه يرن.

Ve yine de polis merkezindeki telefon artarak çaldı ve yine de polis arabaları, orada burada görülen başka bir kişiyi araştırmak için şehrin genelinde çırpınarak her ipucuna azimle koştu.
وظل الهاتف يرن بتكرار لا ينتهي بمراكز الشرطة، وبقيت سيارات الدورية تتبع بعناد كل خيط عبر المدينة

Siz bu durumdayken her seferinde telefon çalar.
عندما تكونين في هذا الموقف دائما الهاتف يرن

Yanlış olduğunu biliyorum ama sabah telefonun çalıyordu önemli olduğunu bildiğimden cevap verdim.
لم يكن علي فعل هذا, لكن هاتفك كان يرن هذا الصباح و كنت أعلم أن المكالمة مهمة لذا رديت على الهاتف

Zorla bir zil sesi aldıracaklar ya da telefonunun ne zaman çaldığını tahmin etmemiz gerekecek.
سوف يجعلونك تشتري نغمة وإلا عليك أن تحزر حينما يرن هاتفك

Hayır. Sadece merak ediyordum, acaba gece bir şey istediyse, niçin sadece zili çalmadı?
أقصد إن كان يريد شيئاَ لماذا لم يرن الجرس

"Zili her seferinde 400 kere çalan Otistik Postacı" devam ediyor.
الى ساعي البريد المصاب بالتوحد يرن الجرس اربع مائة مرة

Onu bağlayıp, telefonun çalmasını beklemeli ve artık bizim borumuzun öttüğünü ona söylemeliyiz.
سنقوم فقط بربطه بالأعلى وننتظر حتى يرن الهاتف وسنخبره أننا نمتلك الطلقات الأن.

Sıradaki şey, telefonun çalması ve "evet" ya da "hayır" cevaplarından birinin olması.
حسنا , الشىء التالى هو أن يرن الهاتف وستكون الأجابة نعم ام لا

Gereksiz bir gün daha. Telefonum hiç çalmıyor.
يومٌ آخر لا فائدة منه لم يرن هاتفي أبداً

Sonra, her 30 dakikada bir telefon çalacak.
بعد هذا, هذا الهاتف سوف يرن كل 30 دقيقة.

Bu yüzden birisi kapımın zilini çalıp kaçıyor.
هذا السبب أن أحدهم ظل يرن على جرس بابي و يلوذ بالفرار