Teşekkürler. Bu gerçekten beni rahatlattı. | Open Subtitles | شكراً ، إن هذا يريح عقلى |
Boğazınızı rahatlattı, öyle değil mi? | Open Subtitles | هذا يريح حنجرتك، صحيح؟ |
Eğer içini rahatlatacaksa, anneni bulmak için etrafa bakabilirsin. | Open Subtitles | حسناَ خذ راحتك بالبحث عنها إن كان ذلك يريح دماغك |
Bu sizi rahatlatacaksa, Majesteleri. | Open Subtitles | فقط إذغ كان هذا يريح بالك يا سيدي. |
Senin işin genç kızlarla çalışmak, onları rahatlatmak ki böylece sana, bütün sırlarını açıklayacak kadar güvensinler. | Open Subtitles | ما تفعله يريح المراهقات يطمئنهم لذلك يستطيعو ائتمانك على اسرارهم |
Seni yatıştırıyor mu bu? | Open Subtitles | وهل ذلك يريح بالك؟ |
Yanmış devrelerini dinlendiriyor. | Open Subtitles | هو يريح أجهزته |
Bu içimi hiç rahatlatmadı. | Open Subtitles | لأن يضع جهاز تجسس في تليفوني - هذا لا يريح بالي - |
Bu zihnimi çok rahatlattı. | Open Subtitles | هذا يريح عقلي |
Eğer içini rahatlatacaksa, elbette. | Open Subtitles | إنْ كان هذا يريح بالكِ فبالتأكيد |
İmparator basitçe kafasını rahatlatmak istiyor. | Open Subtitles | أراد الامبراطور فقط أن يريح باله. |
Bilirsin, avutmak, rahatlatmak, teskin etmek. | Open Subtitles | كما تعلم , يسترضي , يهدئ , يريح |
Seni yatıştırıyor mu bu? | Open Subtitles | وهل ذلك يريح بالك؟ |
Dün geceki konuşmanız insanları çok rahatlatmadı. | Open Subtitles | خطابة ليلة أمس لم يريح العقول |