O ne yapmayı biliyor ki, birde bu işe karıştırıyorsun? | Open Subtitles | ما الذي يعرفه حتى يعمل بذلك وتُحضره إلى هنا ؟ |
Kurul tam olarak acil servis doktorlarını eğitmeyi biliyor mu? | Open Subtitles | بالضبط مالذي يعرفه المجلس حول تعليم الدكاترة طب الاستعجالات ؟ |
Ona anma töreni hazırlamak sorumluluğum ama onu gerçekten tanıyan birini bulmakta zorlanıyorum | Open Subtitles | أنا مسؤولة عن وضع جنازة له لكن لم أجد أحد يعرفه تلك المعرفة |
Ve birçok insan Doğu Afrika'yı bunlarla tanıyor: vahşi yaşam, filler, vesaire. | TED | وهذا ما يعرفه كثير من الناس عن شرق أفريقيا : الحياة البرية ، الفيلة ، وهلم جرا. |
O şahıs neler bildiğini bize anlatmazsa, kadının ölümünün siyasi olduğunu, ve bir Polonya direnişi üyesince öldürüldüğünü, suç ortağı olduğunuzu varsayacağız. | Open Subtitles | لو لم يخبرنا هذا الشخص بكل ما يعرفه فسوف نفترض أن وفاتها سياسية و أنها قد قتلت بواسطة شخص له خلفية بولندية |
Ruhunun içini görebilmek için kimsenin bilmediği sırları ortaya çıkarmalıyız. | Open Subtitles | لأرىداخلروحكِ، لأكشف سرا خفيا لا أحد آخر يمكن أن يعرفه. |
Benim ne bildiğimi öğrenebilmesi için bana bildiklerini söylemesi gerekecek. | Open Subtitles | لكى يستطيع ان يكتشف ما اعرفه, فسيجب عليه ان يخبرنى بما يعرفه هو |
Evet, ama zorundaydı. Demek istediğim, burada onu herkes tanır. | Open Subtitles | ،اضطررنا للقيام بذلك، أعنى أن الجميع يعرفه فى هذه المدينة |
Bakalım en son ayakta kalanınız ne biliyor. | TED | وآخر شخص يبقى واقفًا، سوف يُطلعنا على ما يعرفه. |
Ben mi? Sabrina ile ilişkini zaten herkes biliyor. | Open Subtitles | ظننت ان هذا شيء يعرفه الجميع عنك وعن سابرينا |
Onu vurmalıydık. Yapacağımız soygunu biliyor. | Open Subtitles | كان علينا قتله فورا اكره عمل شيء وغيري يعرفه |
Bu kahramanlar turnuvaya başladıklarında onları tanıyan yoktu, ama şimdi onları tanımayan yok. | Open Subtitles | بطلهم الذي بدأ البطولة.. و لا أحد يعرفه ، لكن الآن يعرفه الجميع |
Onu tanıyan tek kişi sensin. Herkesin düşündüğü gibi biri değil. | Open Subtitles | ليس هنالك من يعرفه غيركِ إنّه ليس كما يعتقده النّاس .. |
Bazılarınız onu tanıyor. Kahire'deki Tahrir Meydanının arkasındaki Facebook gruplarından birini kurdu. | TED | بعض منكم يعرفه. أسس واحدة من مجموعات الفيسبوك وراء النشاط في ميدان التحرير في القاهرة. |
RH: Çoğunuz onu tanıyor ya da gördü. | TED | ر.ه:حسنًا، أغلبكم يعرفه أو رأهه من قبل. |
Bell'in ofisine bir tankla girip neler bildiğini öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أقود دبابة عبر مكتبه ، وأكتشف مالذي يعرفه |
Bize kimsenin, hatta Mitch'in bile bilmediği bir özelliğini söyle. | Open Subtitles | أخبرينا شيئاً عنك لا يعرفه الجميع حتى ميتش لا يعرفه |
İşim, bana birinin bildiklerini öğrenmenin yolunun, konuşmasına izin vermek olduğunu göstermişti | Open Subtitles | علمتني وظيفتي أن أفضل طريقة للتحقق مما يعرفه الشخص هي أن تدعه يتحدث |
Yine kiminiz tanır çoğunluk adını duymamıştır, Dumas Malone. | TED | مجددا، قد يعرفه بعضكم، و لم يعرفه معظمكم. |
1100 km yol yapıyor ve oraya vardığında kimse onu tanımıyor. | Open Subtitles | إنه يقود لمسافة 700 ميل و عندما يصل إلى هناك. فلم يعد يعرفه أحد و لا يرحب به أحد |
Camelot'a bir amaç için geldiğine inanıyorum, kendisi bunu bilmiyor bile olsa. | Open Subtitles | أنا أعتقد أنه جاء لـ كاميلوت لغرض ما على الرغم من أنه هو نفسه لا يعرفه |
Dayınız da tanımadığı birini içeri alacak biri değil. | Open Subtitles | ولا أرى عمك يسمح لأحد بالدخول مالم ييكن شخص يعرفه |
dedi. Ne olduğunu, uzmanların, doktorların ve internetin bilmediğini ve bunu nasıl atlatmak istediğini biliyordu. | TED | كانت على علمٍ بما يحدث، كانت تعرف ما لم يعرفه الأطباء والخبراء، والإنترنت. كيف تريد أن تمر بهذا. |
Dediğine göre ordu onun Camiri'de olduğunu biliyormuş. | Open Subtitles | قـال بأن الجيش يعرفه في كـاميري. |
Bunu sen yarattın, ve en iyi bilen de sensin. | Open Subtitles | انت اخترعت هذا وانت الوحيد الذي يعرفه عن ظهر قلب |
Biriyle bir sene çalış, tanıdığını düşün... | Open Subtitles | المرء يعمل مع شخص لسنة كاملة ويظن أنه يعرفه |
Çünkü çok az kişinin bildiği fakat herkesin bilmesi gereken şey: Alzheimer bir hastalık ve onu tedavi edebiliriz. | TED | وما يعرفه القليل، وحري بأن يعرفه الكل: أن الزهايمرز مرض و يمكننا علاجه. |