"يقال" - ترجمة من عربي إلى تركي

• derler
• söylenecek
• yazıyor
• söyleniyor
• söylüyorlar
• diyorlar
• söylerler
• göre
• diyor
• söylemek
• söyleneni
• ki
• söylüyor
• Söyleyecek
• dedikleri

Çocuklar, büyükleri olmasa da büyürler derler.
الأطفال يَكبرون حتى لو كانوا بعيدين عن والديهم هكذا يقال

Ne derler bilirsiniz: Dost kara günde belli olur.
كما يقال دوما، صديق عند الحاجة هو صديق حقا، سيدي

Gülersin tabii ama öyle bir hayat hakkında söylenecek çok şey vardır.
بالطبع إنك تضحكين لكن هناك الكثير لكى يقال عن حياة الرجل بين الرجال

Mim, burada Ohatsworth, Oalifornia'da yaşadığın ve... iki çocuğun olduğu yazıyor.
ميم ، يقال بأنك تقيمين بتشاتسورث بكاليفورنيا وأن لديك ستة أطفال

Güney Kutbu'nun, dünyadaki en temiz havaya sahip olduğu söyleniyor.
يقال أيضاً أن هواء القطب الجنوبي هو الأنظف على الأرض

Kızılderili bölgesinde olduğunu söylüyorlar ve peşinden gidecek birini arıyorum.
يقال إنه عند المناطق الهندية وأريد أن يلاحقه شخص ما.

Eikon piyasaya yeni bir akıllı telefon sürüyor, ona Oyun Bozan diyorlar.
إيكون لديه الهاتف الذكي الجديد القادمة أن يقال أن تكون لعبة المغير.

Hayaletlerin kendilerine keder vermiş olan yerlerde ortaya çıktıklarını söylerler.
يقال أن الأشباح تظهر في الأماكن التي تمتلك فيها أحزانًا

Duyduğuma göre, nakavt edilemeyen sağlam bir boksörü temsil ediyormuşsun.
يقال إنك تدير أعمال ملاكم محترف شاب لا يسقط أبداً.

Tanrı insanı, kendi şeklinde yarattı, derler. - Seni yaratırken... - Evet, Efendim!
ـ يقال إن الإنسان يولد بصورة محددة، و أنت ولدت ثملاً ـ نعم حضرة الرقيب

derler ki "bu oyunda kalpteki düşünceler dışarı çıkar".
يقال ان هذه اللعبه تطلع كل ما فى القلب الى اللسان

derler ki "ya bu deveyi güdersin ya da bu diyardan gidersin".
يقال : عندما تكون في روما فافعل كما يفعل الرومانيين.

derler ki devekuşu eti şişmanlatmaz, ama sen daha fazlasını yersen.
يقال إن النعام به دهون أقل ولكنك تفرط في تناوله.

Ama bu parayı veremeyecekseniz, söylenecek bir şey kalmadı.
اذا لا يمكنك ان تتديره، لا يوجد هناك شيء أكثر يمكن أن يقال.

- Davayı üstlendi. - O halde söylenecek başka ne var?
لقد أخذ القضية ما الذى يمكن أن يقال بعد ذلك؟

Orada yalnızca nasıl oy vereceğimizi, nerede dua edeceğimizi ne düşünüp ne söyleyeceğimizi, ya da nasıl film yapacağımızı meclisin araştırmaya hakkının olmadığı yazıyor.
كل ما يقال أن الكونغرس ليس لديه الحق في تفقد طريقة التصويت أو أين نصلي، وما نفكر بهِ أو نقوله أو كيف نصنع الأفلام.

Sosun bin ruble değerinde olduğu söyleniyor, yine de berbattı.
يقال ان الصلصة قد كلفت الف روبل وهي كانت فظيعة

Mo Ne'nin doğum gününde Hong Tae Seong'un az da olsa görüneceğini söylüyorlar.
بمناسبة عيد ميلاد مو ني يقال قد يظهر هونغ تاي سونغ بهيئة نادرة

Hatta laboratuvardaki bir eleman, erkek faredeki dişi fare anıları yeniden canlandırabilmiş, hatta diyorlar ki zevkli bir deneyime dönüştürmüş.
الآن أحدهم في المختبر كان قادراً أن يعيد تفعيل ذكريات أنثى الفئران في فئران ذكور، يقال إنها تجربة ممتعة.

Ölenlerin isimlerinin asla unutulmadığını söylerler.
يقال انك ابدا لن تنسى أسماء الذين يموتون.

Ayrıca dediklerine göre bütün bu olanlar, başka şeyleri gizlemek içinmiş.
يقال أيضا أن كل ذلك هو مجرد غطاء لأمور أخرى تحدث.

Tam da şu an diyor ki, müzik notalar ve bu notaların nasıl çalındığıdır.
يقال الآن , أننا نعتقد أن الموسيقى عبارة عن نوتات و الكيفية التى تعزف بها.

Şimdi Singapurda bunu söylemek saçma geliyor, çünkü gemi taşımacılığı burada hâlâ mevcut ki şu anda da bir otelin üzerindeki bir gemide sıkışmış durumdasınız.
أن يقال هذا الكلام في سنغفاورة فتلك سخافة، لأن النقل البحري هنا هو أمررائج لدرجة تجعلك تضع سفينة على سطح فندق.

Gerçekleri görmezden geldiğimiz zaman, eleştirel bir yaklaşımda bulunmadan, bize söyleneni kabul ettiğimizi keşfederiz.
حينما نتجاهل الوقائع، نكتشف أننا نتقبل ما يقال لنا دون تفكير نقدي.

Gerçek su ki, insanlarin çogu söylenene inanirken ben asla inanmam.
أغلب الناس يصدقون ما يقال لهم بينما أنا لا أصدق ذلك

Bugünlerde insanlar çocuk yetiştirmenin uğraştırıcı ve zor olduğunu söylüyor,
يقال في الوقت الحاضر أن تربية الأطفال تحدي و صعوبة

Güven ve sevgi ile ilgili Söyleyecek çok şey var, eğer bu iki kelimenin tasarım için aynı anlama geldiğini biliyorsanız.
هنالك الكثير الذي يمكن أن يقال عن الثقة و الحب, إن علمت أن تلك الكلمتين مرادفتين للتصميم.

O gazeteleri kamyonetten indirin. Ne dedikleri umurumda bile değil!
أنزل تلك الجرائد من الشاحنة أنا لا أهتم بما يقال فيها