Fakat Kjell Bjarne'nin ruhani yol göstericiye ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | لكنه كان واضحاً أن ( يل بيارن ) كان يحتاج إلى.. |
Kjell Bjarne bir daha asla bir hikayeyi Gunn'la paylaşmadı. | Open Subtitles | لم يقم ( يل بيارن ) بإخبار ( غن ) بأي قصة مرةً أخرى |
Ve iki yıl sonra Norveç hükümeti Kjell Bjarne ile beni hastaneden çıkartıp, bize bir ev vermeye karar verdi. | Open Subtitles | وبعد سنتين قررت حكومة النرويج أن.. تمنحني و ( يل بيارن ) مسكنًا خاصًا بنا.. |
Şayet bu işle El Temur'un güvenini kazanırsam Koryo tahtı benim olacak. | Open Subtitles | إذا إستطعتٌ أن أكسب ثقة رئيس الوزراء يل تيمور عرش كوريو سيكون مِلكي |
Budashiri Khatun, Saltanat naibi El Temur geldi. | Open Subtitles | بودا شيري خاتون ، رئيس الوزراء يل تيمور هنا |
Benim Yale'deki yerimi çalınca yalaka pozisyonunuda kaybetti. | Open Subtitles | لقد فقدت فرصتها بأن تكون تابع، عندما إستولت علي فرصتي بجامعة (يل). |
- Kjell Bjarne ve ben tabii ki Oslo'ya gidiyoruz. | Open Subtitles | (أنا و ( يل بيارن ) ذاهبان إلى ( أوسلو |
- Hey! Elling ve Kjell Bjarne mi? | Open Subtitles | مرحباً ، هل أنتما ( إلينج ) و ( يل بيارن ) ؟ |
Ve sen Kjell Bjane burada kalacaksın. Şu sırtındaki çantayı indir artık! | Open Subtitles | وأنت من هنا يا ( يل بيارن ) ، لمَ لا تضع هذه الأمتعة اللعينة على الأرض؟ |
Kadınlarla tanışmak için, dışarı çıkmaya gerek yok, Kjell Bjarne. | Open Subtitles | لستَ مضطراً للخروج من هنا (لتقابل النساء يا ( يل بيارن |
Bu tam Kjell Bjarne'ye anlattığım şey. Öncelik, öncelik, öncelik! | Open Subtitles | (هذا ما أقوله إلى ( يل بيارن الأولويات ثم الأولويات ثم الأولويات |
Kjell Bjarne ve ben köşedeki restoranda bir şeyler yedik. - Öyle mi? - Her zamanki spesiyalden. | Open Subtitles | خرجت للغداء مع ( يل بيارن ) في المقهى الذي بجانب المنزل |
İçeri gel, Kjell Bjarne. Belki onu başkası bulur. | Open Subtitles | (عد إلى هنا يا ( يل بيارن ربما سيأتي شخص آخر ليساعدها |
Reidun, Kjell Bjarne'yi bana yaklaşmak için kullandı! | Open Subtitles | (لقد سيطرت على ( يل بيارن ثم أتت الآن لتتقرب مني |
Seninle Kjell Bjarne hakkında konuşmalıyım. | Open Subtitles | (من فضلك، لا بد أن أتحدث معك عن ( يل بيارن |
- Kjell Bjarne derin düşünmeye özenir. | Open Subtitles | - يل بيارن ) من النوع الذي يغرق في تأملاته ) |
Bir şey olmadı, Kjell Bjarne. Sadece konuştuk. | Open Subtitles | لم يحدث أي شيء يا ( يل بيارن ) لقد كنا نتحدث فقط |
El Temur'un kulağına giderse ne yapacaksınız? | Open Subtitles | مالذي سيقولهٌ يل تيمور عن هذا ؟ |
- Aviano El Pino mu? | Open Subtitles | ارياني يل بينو؟ ؟ |
Aviano El Pino, evet. | Open Subtitles | ارياني يل بينو سي3 Ariani el pino, se'. |
Gayet adaletliyim. İşte bu yüzden ben Yale girdim sen giremedin. | Open Subtitles | ولهذا السبب إلتحقت بجامعة (يل)، وأنتِ لـاـ. |