"يلعب" - ترجمة من عربي إلى تركي

• oynamak
• oynarken
• oynuyordu
• oynadığını
• oynamıyor
• oynamaya
• oynadı
• oynamasını
• oynayacak
• oynardı
• oynamasına
• oynuyormuş
• oynadığı
• oynamayı
• oynamadı

Sonra oğlanlardan biri top oynamak istediği için yerime geçti.
ثُمّ ظَهرَ أحد الصِبيان لأنه كان يُريد أن يلعب أيضاً.

Happy Gilmore'u, turnuvaların ilk gününden beri hiç böyle kötü oynarken görmemiştim.
اننا لم نر جلمور يلعب بهذا السوء منذ اول يوم لانضمامة للرابطة.

Ne? Hayır, babam iyi. Birileriyle top oynuyordu az önce.
ابى بخير لقد رايته بالداخل يلعب بالكره مع بعض الاشخاص

Peki o zaman oyunu ne kadar iyi oynadığını görelim.
حسنا، ثمّ، دعنا فقط نرى كم حسنا يلعب تلك اللعبة.

O sadece futbol oynar.Bir okul ona burs verdiği için... artık hokey oynamıyor.
إنه يلعب الفوتبول، ستعطيه إحدى الجامعات منحة شرط ألّا يلعب الهوكي لا يريدونه أن يتأذّى

Bazıları onun soyut sanatla Picasso'dan önce oynamaya başladığını iddia ediyor.
البعض يدعي أن موندريان كان ..يلعب بالفنّالمجرّد. قبل أن يظهر بيكاسو.

Çok geçmeden kendi kendisine karşı oynamak daha ilginç oldu.
اصبح من الممتع اكثر بالنسبة له ان يلعب ضد نفسه

Bunu yapmak onların oyunlarını oynamak olacak. O senin paranoid görünmeni istiyor.
و يحاول أن يلعب هذه اللعبة هو يريد أن يزج بكِ للجنون

Kocasının hobisinin otoriter kadınla kırbaç saklamaca oynamak olduğunu düşünüyordu.
إعتقدت أن زوجها كان يلعب إخفاء السوط مع معالجته للسيطره

Oğlu plajda oynarken çok da uzak olmayan bir mesafede öldü.
ماتت في مكان قريب من هنا على الشاطئ بينما ابنها يلعب

Çocuklar evcilik, yada hırsız polis oynarken, üzerinde anlaştıkları bir senaryoyu takip ederler.
عندما يلعب الأطفال لعبة حفلة الشاي، أو لعبة السارقين ورجال الشرطة، فهم يتبعون سيناريو موافق عليه.

Bay Moe, oğlum kızınız olmayan bu kızın yanında oynuyordu sadece.
سيد مو، ابني كان يلعب بجانب الفتاة التي هي ليست ابنتك

Bu adam, sağımdaydı ve önünde çocuğu vardı. Video oyunu oynuyordu. Bunu hatırlıyorum.
كان هذا الرجل إلى يميني و كان ابنه أمامه كان يلعب بلعبة الفيديو

General'in Multinational'in baş yöneticileriyle birlikte golf oynadığını tesbit ettik.
إكتشفنا للتو ان الجنيرال يلعب الجولف مع أحد زعماء الدوليين

Beysbolcuyu rahat bıraksana. O artık basketbol oynamıyor.
أتركوا لاعب البيسبول الأن, أنه لا يلعب كرة السلة الأن

Doktorun oynamaya çalıştığı oyunu anlıyorum onunla kendim başedebilme yetisine kesinlikle sahibim.
الطبيب يحاول أن يلعب و أنا أملك القدرة الكاملة للتعامل معه بنفسي

O zaman muhtemelen bir aracı kullandılar. Biri arada kurye rolünü oynadı.
لذا من الممكن أن يكونوا استخدموا وسيطاً، شخص ما يلعب دور الرسول

Bir çocuğun babası olmalı ona futbol oynamasını, maket uçak yapmasını öğretecek bir baba.
يجب على أحد ان يُعلمه كيف يلعب الكرة, ويصنع نماذج الطائرات,

Bu soruna bir çözüm buldu: Binlerce kez bilgisayarıyla dama oynayacak ve böylece bilgisayara damayı öğrenecekti.
لذا فقد جاء بفكرة: جعل الحاسوب يلعب ضد نفسه آلاف المرات ويتعلم كيفية لعب الشطرنج

Hep kazanmak için oynardı, sert, ama kurallara uygun oynardı.
كان دائماً يسعى إلى الفوز, يلعب بقوّة لكن لعب نظيف.

Erkek arkadaşının hokey oynamasına rağmen onunla seks yapmaktan nefret ettin.
انت كرهت ممارسة الجنس مع صديقك رغم انه كان يلعب الهوكي

Okulda futbol oynuyormuş ve 100 metrenin altında rekoru varmış.
يلعب كــرة القدم فــي الكليـــة و سجـل إقليمـي حافـل بالإنتصـارات

Diana Ross'un on iki yaşındaki çocuğu oynadığı film değil mi bu?
ليس هذا واحد حيث يلعب ديانا روس البالغ من العمر 12 عاما؟

Burası Kızıl Haç deposu mu, yoksa doktorculuk oynamayı mı seviyor?
هذا مركز إسعافات أولية ضخم هل أصبح يلعب دور الطبيب ؟

Kimse softbol ya da beysbol oynamadı mı?
لم يلعب احدا الكرة اللينة او كرة القاعدة؟