MRI çalışmaları, ilgili ağı saptamak için umut verici bir yoldur. | TED | تُعدّ دراسات التصوير بالرنين المغناطيسي وسيلة واعدة لتحديد مواقع الشبكات المعنيّة. |
Bu nedenle bizim istediğimiz insanlar üzerinde yapılan çalışmaları görmek. | TED | إن ما نريده حقيقة هو دراسات حقيقية على البشر. |
Bu, bir miktar Francis Galton'un çalışmaları nedeniyleydi. | TED | وهذا كان يستند بصورة جزئية على أعمال فرانسيس جالتون |
Bu kendi bakış açımızı destekleyen çalışmaları seçip inanabileceğimiz anlamına da gelmez, bu doğrulama yanlılığı olur. | TED | لا يعني ذلك اننا نستطيع فقط إنتقاء أي دراسة تدعم وجهة النظر الخاصة بنا لأن ذلك سيكون، مرة أخرى، إنحياز تأكيدي |
Hayvan çalışmaları henüz başlamadı, ancak yakında bazı aşılar için başlayacaktır. | TED | لم تبدأ بعد الدراسات في الحيوانات، لكنها ستبدأ قريبًا للقاحات محددة. |
İyi çalışmaları desteklemek için öğretmenlere birlikte çalışmaları için uygun ortam sağlıyorlar. | TED | كما توفر المناخ المناسبالذي يمكن المدرسين من العمل معا لخلق ممارسات جيدة. |
Bu yüzden onlara, tıp fakültesini geçmek istiyorlarsa birlikte çalışmaları gerektiğini tavsiye edeceksin. | Open Subtitles | لذا ستنصحهم أنهم إن أرادوا النجاح في كلية الطب، عليهم أن يعملوا سوية |
1988'de Minnesota Üniversitesi'nde, bir dizi pankreas nakli çalışmaları yaptım. | TED | في عام 1988 ، في جامعة مينسوتا ، شاركت في سلسلة صغيرة من عمليات زراعة عضو البنكرياس كاملاً. |
Sıkı çalışmaları ve kendilerini bu işe adamalarıyla insan üstü bir güç ve çaba gösteren lisans öğrencileri. | TED | طلبة مرحلة البكالوريوس الذين أظهروا قوى خارقة خلال عملهم الشاق والمتفاني. |
İşte bu bölgenin gelişimine bakan MR çalışmaları büyüme çağında değişimin oldukça çarpıcı olduğunu gösterdi. | TED | لذا أظهرت دراسات التصوير بالرنين المغناطيسي بالنظر لهذه المنطقة بأنها تخضع لتطورات مهولة خلال فترة المراهقة. |
Ve bu bir adım, alıştırma çalışmaları yapmaktır. | TED | والخطوة هي عمل دراسات معتمدة على التدريب. |
Burası Kadın çalışmaları 2B: Kadınlık Krizde. | Open Subtitles | هذا فصل دراسات النساء 2ب مناقشة أزمة النساء |
çalışmaları okudum. İnsanların kendi kendilerini değiştirmeleri doktor veya programlar yardımı ile değişmelerine göre 10 kat daha olası bir şey. | Open Subtitles | لقد قرأتُ دراسات تشير إلى أنّ احتمالية تغيّر الناس بأنفسهم تبلغ 10 أضعاف |
Askerler ve kadınlar, etkileyici ve sembolik sanat çalışmaları üretiyorlardı ve her çalışma bir hikâye anlatıyordu. | TED | أعمال فنية رمزية ومشرقة صُنعت من قبل العسكريين رجال ونساء، وكل عمل فني يروي قصة. |
Mo Tze, Konfiçyüs ve diğer filozofların çalışmaları Dünya'nın ilk kitap yakma eyleminde yok edildi. | Open Subtitles | أعمال مو تسي و كونفشيوس و فلاسفة آخرين دُمرت في أول محرقة للكتب في العالم |
Bazen aralarında resimlerini değiştirip, birbirlerinin çalışmaları hakkında spekülasyon yapıyorlardı. | Open Subtitles | تبادلو اللوحات وهم دائما يقضين يخمنون عن أعمال الآخر يسألون : |
Ben de bulabildiğim tüm çalışmaları okudum ve derin düşüncelerime savaş açtım. | TED | ولذا، فقد قرأت كل دراسة وجدتها، وانغمست في حرب ضد الاجترار. |
Yani bizden istenen, elimizdeki tüm yazışmaları ve bilimsel çalışmaları devretmemiz. | Open Subtitles | والذي يعني أننا مطلوبون الآن لتسليم جميع المراسلات و الدراسات المتخصصة |
Demek istiyorum ki, yapacakları en küçük bir harekette... onların da çalışmaları yasaklanır. | Open Subtitles | أعني أنه في حالة قيامهم بأبسط تحرك سيتم منعهم هم أيضا من العمل |
Onları mutantlardan koruruz, ama çalışmaları gerek. Onları çalışırken gördük. | Open Subtitles | ـ ولكنهم يجب أن يعملوا ـ لقد رأيناهم يعملون |
Şu anda kendisi de bu çalışmaları paylaştı böylece diğerleri bunları alıp onun kaldığı yerden devam ederek süreci basitleştirebilir ve geliştirebilir. | TED | والان هو قد نشر هذا العمل اخرين يستطيعون المواصلة من حيث توقف هو واستنباط عمليات وتحسينات اكثر بساطة |
Ortak noktaları ise basitçe şu: çalışmaları yerinde kemikleşmiş. | TED | ما يجمعهم سوية ببساطة هو: عملهم متأصل في المكان. |
Bütün vatandaşlarımız, bu cinayetlerden sorumlu kişinin, detektiflerimizin gayretli çalışmaları sonucu yakalandığını bilmenin huzuruyla rahat olabilir. | Open Subtitles | بإمكان جميع مواطنينا أن يرتاحوا عارفين أن الجاني تم القبض عليه بفضل الجهود الدؤوبة للمحققين |
Ve çocuklar sayısız grup çalışmaları yapıyorlar. | TED | ويعمل الأطفال في مجموعات عمل لحل وظائفهم. |
Yeni bir konferans serisine başladım. Yazarlar gelip çalışmaları hakkında konuşabiliyorlar. | Open Subtitles | بدأت سلسلة المحاضرات تلك، وبوسع المؤلّفين أن يجيئوا ويتحدّثوا عن أعمالهم. |
Bir zamanlar Dora'da olduğu gibi yöntemlerini değiştirdiğinde çalışmaları ikiz anlamlı oluyordu, belkide kendi sinirliliği ve parçalanmışlığından dolayı. | Open Subtitles | كما فعل عندما غير من ماري تريز لدورا كان هناك غموض معين في أعماله ربما ليُعبّر عن الأرق والاستياء |
Onun sinirsel görüntüleme çalışmaları beni asistanı olmaya teşvik etti. | Open Subtitles | ان أبحاثه في التصوير العصبي هي ماجعلتني ارغب بان اكون معيدا عنده |
- Post modern sanat çalışmaları. - Çok iyi. | Open Subtitles | مجال مساواة الجنسين الحديث |
Onun yoğun çalışmaları sonucunda buradayız. Senin durumun nedir? | Open Subtitles | نحن هنا نتيجة لعملها الشاق ماذا عنك أنت ؟ |