"çok hoş" - ترجمة من تركي إلى عربي

• لطيف جداً
• هذا لطيف
• جميل جداً
• لطيف جدا
• هذا جميل
• جميلة جداً
• من اللطيف
• من الرائع
• لطف منك
• لطيفة جداً
• جميل جدا
• من الجيد
• لطيف للغاية
• لطيفة جدا
• جميلة جدا

Oh, bunu söylemen çok hoş. Ama teknik olarak henüz yıldız değilim.
حسناً، ذلك لطيف جداً منكِ لكن، فنياً، لستُ حقاً نجماً حتى الأن

Bu çok hoş, ama, canım her tarafım mosmor ve beni sıkıyorsun.
هذا لطيف .. ولكن يا عزيزي.. إنني مصابه بالكدمات بكامل جسدي ..

Bir arkadaşımın çok hoş bir fırtına sığınağı var ilgilenen olursa yani.
لدى صديق لي ملجأ جميل جداً للعواصف، إن كان أحد مهتماً بذلك

Nick, sen çok hoş bir çocuksun ama benim bir erkek arkadaşım var.
نيك ، أنت لطيف جدا ، ولكن ينبغي أن أقول لكم عندي صديق.

çok hoş. Toz da alıyor musun? Küçük, tüylü toz alma aletiyle, Nancy?
هذا جميل هل تنظف الغبار أيضاً بواسطة عصا الريش نانسي ؟

Sonra Pazar günü gelip seni göreceğim ve eğer iyi olursan Noel'de sana çok hoş bir hediye vereceğim.
و في يوم الأحد سأأتي و أراكِ. و ثم إذا كنتِ جيدة جداً في الكريسماس سأهديكِ هدية جميلة جداً.

Pazarları çocuklar için sıcak bir yemek olması çok hoş.
من اللطيف أن يتناول الصغار عشاءً ساخناً في يوم الأحد

Biz hallederiz. Teşekkürler! Bana ellerinizle yemek yapmanız çok hoş.
شكراً يا جماعة لطيف جداً منكم أن تحضرو العشاء المنزلي

Pekala bu çok hoş bir duygu. Ama onu gerçek haline dönüştürdüğümde...
حَسناً، ذلك شعور لطيف جداً لكن عندما أُغيّرُ مظهرَها إلى حقيقتها

Çok, çok hoş bir adamdır ve kendisiyle tanışmamız müthişti.
إنه رجل لطيف جداً جداً و كان لقائنا عظيماً

Bu çok hoş ama kendine istediğin zaman bir bardak su dolduramazsın!
هذا لطيف لكن لا يمكنك أن تصب لنفسك كوب آخر من الماء

Bu çok hoş, Peder, ama buna gerçekten gerek yoktu.
هذا لطيف جدا، أبتي، ولكن هذا حقيقتاً لا حاجة لهُ.

Sol üstte çok hoş bir sarmal var mesela.
و هناك لولب جميل جداً في الزاوية العلوية اليسرى

Frankie Valli' yi oynayan adamın çok hoş olduğunu söylemiştim.
وأعتقد أن الرجل الذي لعبت فرانكي فالي كان لطيف جدا.

Cumartesi günü bir kaç arkadaş Scrabble oynamak ve beraber takılmak çok hoş.
هذا جميل نتسكع يوم السبت ونلعب لعبة الخربشة زوج من الشباب يسترخون

Ama aslında çok hoş bir kızdır. Sarhoş olduğunda. Hadi gidelim.
لكنها فى الحقيقة بنت جميلة جداً عندما تكون سكرانه ,هيا بنا

- Birlikte Paris'te vakit geçirebilmek çok hoş.
من اللطيف أننا قادران على تمضية بعض الوقت في باريس

Daha tanışmadığın biri için bir dil öğrenmen çok hoş bir şey.
من الرائع أن تتعلم لغة كاملة من أجل شخص لم تقابله بعد

Bizi bu şekilde karşılamanız gerçekten çok hoş, Bay Fielding.
إنه لطف منك أن تسلّم علينا علناً يا سيد فيلدنق

Ben de öyle yaptım. Beni çok hoş bir İrlandalı hanımefendi karşıladı...
لذا هذا ما فعلته، والتقت بي سيدة آيرلندية لطيفة جداً

Bence çok hoş. İki insan birbirinden hoşlandığında, başkalarından ziyade birbirlerine yakın olmayı istemeleri bence harika bir şey.
وهذا شئ جميل جدا, بل رائع حينما يعجب شخصين ببعضهما البعض

Yeni ilaçlara sahip olmanın kulağa çok hoş geldiği aşikar.
و من المؤكد أنه من الجيد أن تكون لدينا أدوية جديدة.

çok hoş bir yer. Hemen telefon edeceğim.
إنه مكان لطيف للغاية سوف أذهب للإتصال بهم فوراً

Kurtarmaya değer... kurtarmaya değer çok hoş şeyler var.
هناك بعض الأشياء أشياء لطيفة جدا تساوي الحفاظ أشياء جميلة

Aslında onlardan memnunum ve onları severim ve çok, çok, çok büyük bir şirket olduklarını düşünüyorum. Aslında grafikleri çok hoş duruyor.
وفي الواقع أنا أحبهم وأعتقد أنهم كمؤسسة كبيرة كبيرة جدا فإن رسوماتهم جميلة جدا