ويكيبيديا

    "çukur" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • حفرة
        
    • الحفرة
        
    • الحفر
        
    • حفرةً
        
    • حفره
        
    • خندق
        
    • الينبوع
        
    • البئر
        
    • تَخَنْدُق
        
    • حُفرة
        
    • حفراً
        
    • حفرةٌ
        
    • بالحفر
        
    • يحفر مجرى
        
    • مطباً
        
    Birkaç adama çölde bir çukur kazdırt, sana yerini göstersinler. Open Subtitles أرسل رجلين لصنع حفرة في الصحراء ثم اجعلهما يرونك مكانها
    Bir Delik Var Dünyada Kocaman Kara Bir çukur Gibi Open Subtitles هناك فجوة في العالم تبدو و كأنها حفرة عميقة عظيمة
    Bir Delik Var Dünyada Kocaman Kara Bir çukur Gibi Open Subtitles هناك فجوة في العالم تبدو و كأنها حفرة عميقة عظيمة
    çukur söylediğiniz her şeyi ekolu bir şekilde dışarı atıyor. Open Subtitles يا رفاق كل ما تقولونه حرفياً يتم تضخيمها في الحفرة
    - O zaman çukur ayin alanı filan değildi, bir nevi toplu mezardı. Open Subtitles إذا، لم تكن الحفرة مكان إحتفالي كانت مقبرة جماعية
    Ama birkaç çukur kazma fikri çok iyi. Open Subtitles لكني أعتقد أن قليل من الحفر ربما تكون فكرة جيدة للغاية
    Evrendeki her ışığın karşılığı olarak bir karanlık çukur var. Open Subtitles ،لكل مشعل من النور في الكون هناك حفرة من الظلام
    Tek kürekle çukur kazmak ne kadar zaman alacak biliyor musun? Open Subtitles أيها الأحمق, هل تعلم كم يستغرق الامر لحفر حفرة بمجرفة واحدة
    Ateşli bir çukur varsa, bakmamız gereken ilk yer orası olacak. Open Subtitles إن كانت هناك حفرة للنار, فهي أول شيء سوف ننظر إليه.
    Bu puştların sizin için çukur kazma zahmetine gireceğini mi sanıyorsunuz? Open Subtitles أتعتقد أن هؤلاء الأوغاد سوف يكلفوا أنفسهم عناء صنع حفرة لك؟
    Deneyeceğim. Böyle yürürseniz, sorun yok, tamam, yürüyebilirsiniz, ama belki, çünkü gözleriniz bu şekilde yürüyorsunuz, önünüzü göremeyeceksiniz, ohh, burada bir çukur var, TED سأحاول. إذا كنت تمشي هكذا، لا بأس، لا بأس، يمكنك المشي. ولكن ربما، لأنك تمشي وعيناك هكذا، لن تستطيع الرؤية، أوه، هناك حفرة.
    Örneğin, bir araba gidip belediyeye Broadway ve Morrison'ın köşe başında bir çukur olduğunu ve üstünden geçtiğini söylemez. TED مثلًا، السيارة لا تُخبر دائرة الأشغال العامة بالمدينة أنها قد اصطدمت في حفرة عند زاوية برودواي و إيمرسون.
    Sonra bir çukur kazdık ve onu kumla ve kabuklarla kapladım küçükte bir denizkızı kuyruğu çizdim. TED لذلك حفرنا حفرة وغطيتها في الرمال والمحارات ورسمت ذيل حورية بحر صغير.
    Daha sonra yağmur suyu depolama tankını koymak sahamızı sudan bağımsız hale getirmek için büyük bir çukur kazdık. TED ومن ثم نحن نقوم بحفر حفرة كبيرة لكي نضع خزانات تجميع مياه الامطار فيها لكي نحصل على قطعة ارض مستقلة مائياً
    Altıncı gün çukur artık babamın Tanrı'sına duyduğum nefret kadar derin ve karanlık olmuştu. Open Subtitles و فى اليوم السادس كانت الحفرة من الظلام والعمق ما يساوى كراهيتى لرب أبى
    Bombanın açtığı çukur, uçaktan atılan 250 Kg'luk bir bomba gibi duruyor. Open Subtitles تبدو الحفرة كطائرة أسقطت 500 مدقة سيدي ؟
    Eğer bu çukur, derinleşip içbükeyleşmeye başlarsa ışık, donuk da olsa bir görüntü oluşturacaktır. Open Subtitles وإذا ازدادت الحفرة عمقا وأخذت تنغلق، شكّل الضوء صورة غير واضحة. ‏
    O çukur yüz adım derinliğinde ve seni içine atacağım. Open Subtitles تلك الحفرة عمقها مائة قدم وسألقي بك فيها.
    Tavşan ve diğerleri Döncem'in en sevdiği eşyaları toplamakla meşgulken Winnie ve Piglet, çukur kazmak için mükemmel bir yer buldular. Open Subtitles بينما كان رابت والباقي مشغولين بجمع أشياء الباكسون المفضلة وجد بوو وبيجلت المكان المناسب لحفر الحفرة
    çukur işini de ciddiye alın. Open Subtitles إزرع مجموعة من الشحنات المتفجرة في هذه الحفر
    Kimse yağmur çamur varken çukur kazmaya kalkmaz. Open Subtitles لا أحد سَيَحْفرُ حفرةً في الطينِ والمطرِ.
    Sadece bıraktığını düşünüyorsun ama bir çukur kazıyorsun. Open Subtitles انتي تظنين انك انسحبتي لكنكِ تحفرين حفره
    Onları çukur kazarken,bir testi su kaldırırken ve beraber avlanırlerken izlemek çok heyecanlı. Open Subtitles من المشوق مشاهدته يحفر خندق أو يرفع وعاء من الماء أو يشارك في عملية مطاردة
    çukur babama uzun bir hayat verdi. Doğal olandan ve hak ettiğinden çok daha uzun bir hayat. Open Subtitles وهب الينبوع أبي عمرًا طويلًا، أطول من الطبيعيّ ومما استحق.
    Evet, sen arkeologsun. Şu çukur hakkında ne biliyorsun? Open Subtitles لا، أنت عالم الآثار ماذا تعرف عن البئر ؟
    Hatta öyle bir çukur açıcam ki arazide çukur açma tarihinde böyle çukur olmayacak. Open Subtitles في الحقيقة، سَأَحْفرُ تلك الساحةِ مثل لا ساحةَ حُفِرتْ في تأريخِ تَخَنْدُق ساحةِ.
    Önce bir çukur kazarsın. Bu meşe palamudu ben olayım. Open Subtitles أولاً، تحفرُ حُفرة لنفترض أننى هذه البذره
    Geceleri burada gizlenen insanlar oluyor benim arazimde çukur kazıp duruyorlar. Open Subtitles بسبب الناس الذي كانوا يتربّصون في الليل، لقد حفروا حفراً في أرضي هناك.
    Hemen sonra Franklin Park Golf Alanı 8. delikte çürümüş atıkla dolu bir çukur peyda olmuş. Open Subtitles بعدها بقليل، ظهرتْ حفرةٌ مليئةٌ بالقمامة عند الحفرة الثامنة في مضمار ''فرانكلين'' للغولف
    Burası ürkütücü bir yerdi. Çöldeki çukurlardan da haberim vardı tabii. Baktığım her yerde bir çukur olabilirdi. Open Subtitles إنه مكان مخيف ,كنت أعلم بالحفر الموجودة فيه و بالطبع في كل مكان نظرت إلية قد يكون حفرة
    çukur açıp kili boşaltsınlar. Open Subtitles قل له أن يحفر مجرى لتصريف الطين
    Sanırım bir çukur kaçırdın Bıçak. Open Subtitles . أظن أنك نسيت مطباً .

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد