Babam öğrenci başkanıydı ve ben orta okuldayken basketbol koçuydu. | Open Subtitles | كان أبي عميد الطلاب ومدرب كرة السلة في مدرستي الاعدادية |
öğrenci başkanlığı seçimlerini oyların hepsini alarak kazananı açıklamaktan onur duyarım. | Open Subtitles | انا مسرور جداً ان اعلن الفائز بأكثر الاصوات لمنصب هيئة الطلاب |
Bu göçmen öğrenci ailesinde ilk defa ATM kullanan kişi. | TED | هذا الطالب المهاجر هو الأول في عائلته الذي استخدم الصرافة. |
Şimdi öğrenci yurdunda kalıyor, bende burayı yedek oda yaptım. | Open Subtitles | لكنها تعيش الان فى بيت الطلبة لذلك جعلتها غرفة احتياطية |
- Yediden fazla öğrenci tutuklandı. - Protesto etmek zorundayız. | Open Subtitles | ـ لقد أعتقلوا المزيد من الطلاب ـ يجب أن نتظاهر |
İlişkimizi bitirmek zorunda kaldık çünkü öğrenci kurulu görevlerimizi engelliyordu. | Open Subtitles | كان علينا إنهاء العلاقة لانه يتداخل مع واجبات مجلس الطلاب |
Ve o 95lik öğrenci bile, bilmediği yüzde 5 lik kısım neydi? | TED | وحتى الطلاب الحاصلين على 95% مالذي لم يفهموه في هذه ال 5%؟ |
Ve bu testlere giren milyonlarca öğrenci var. | TED | وملايين الملايين من الطلاب يجلسون للامتحان سنويا |
Bölmenin, kazmalarla çalışan öğrenci ekibim , çapam ve benim yüzümden... ...değiştiğine inanmıyorum... ...ama bunun yerine su bastığımız zaman... ...bazen koloni daha derine gitmeye mecburdur. | TED | لا أعتقد أن هذه الحجرة كبرت بسببي و بسبب غباري أو بطاقم الطلاب مع المعاول، ولكن بدلاً من ذلك بسبب الفيضانات، أحياناً المستعمرة تتوسع بالتعمق بالداخل. |
Olanakları, ne kadar öğrenci ve araştırmacı mevcut olduğuna bakarak değerlendirin. | TED | أحكم على الفرصة بقلة عدد الطلاب و الباحثين الموجودين. |
C, B, A. Statüler. Yani bir "Örnek öğrenci" statüden başka nedir? | TED | هنالك مراتب، ما أعنيه ، ما هو الطالب المتفوق إلا مرتبة ؟ |
El kitabı yeni öğrenci ücreti diye bir şeyden bahsetmiyordu. | Open Subtitles | لم يكن هناك شئ حول رسوم الطالب المستجد في الكتيّب |
Ayrıca, gelecek dönem fakültede kesintiye gidileceği ve bütün profların, Broadway Bob'un sergisine öğrenci çıkarmak için kıçını yırttığını duydum. | Open Subtitles | سمعت ايضا انهم سيفصلون الكليه وكل المدرسين انهم لا يبالون بالاجر محاوله منهم ان يحصل الطالب علي عرض برادواي بوب |
Kıdemli öğrenci'sin, futbol takımının kaptanısın önünde parlak bir gelecek var. | Open Subtitles | أنت كبير الطلبة قائد فريق كرة القدم بمستقبل مشرق تتطلع إليه |
Yabancı zengin bir öğrenci kılığına girerek onların arasına karışıyor. | Open Subtitles | أذن كان يندمج مع الطلبة الأثرياء عبر التعامل كواحد مثلهم |
öğrenci olduğumdan beri, Gando'daki diğer çocuklara daha iyi fırsatlar sunmak istedim. | TED | عندما كنت طالب, أردت أن افتح فرص أفضل للأطفال الآخرين في غاندو |
İsveçli öğrenci tamam, ama bu tamamen farklı bir şeydi. | Open Subtitles | الطالبة السويدية كانت شيئاً واحداً لكن هذا كان شيئاً مختلفاً تماماً |
Başta sebebini anlayamadım. Bir öğrenci bana yazılı bir tebligat getirdi. | Open Subtitles | في بادئ الأمر لم أعرف لماذا التلميذ أحضر لي رسالة تنبيه. |
Şimdi biraz yer açalım ki Başkan Yardımcısı öğrenci arkadaşlarımızdan birkaç soru alabilsin. | Open Subtitles | والأن سنقوم بفتح المجال حتى نائب الرئيس يتقبل بعض الأسئلة من هيئتنا الطلابية |
- ve odada 50 öğrenci vardı. - Bu doğru. | Open Subtitles | ــ وكان هناك 50 طالبا في الغرفة ــ نعم صحيح |
Bazıları seçimlere adaylığını koyuyor ve işin statüsünü yükseltmeye yardımcı oluyorlar, böylece daha fazla öğrenci öğretmen olmak istiyor. | TED | أتعلمون، ترشّح بعضهم للوزارة، ولقد ساعدوا في رفع شأن المهنة وبذلك أراد عدد أكبر من التلاميذ أن يصبح أساتذة. |
Buraya basketbolculara koçluk yapmaya geldim ama siz birer öğrenci oldunuz. | Open Subtitles | أنا جئت لأدرب لاعبي كرة السلة و أنت أصبحتم طلبة |
Belli ki çok öğrenci bulamıyorsun. Şu üç bücüre baksana. | Open Subtitles | لا يمكنك إيجاد تلاميذ أكثر أنظر إلى هؤلاء الفئران الثلاثة |
Baba o bir yabancı misafir öğrenci. | Open Subtitles | انها اجنبيه طالبه تبادليه لديهم نظام تعليمى مختلف |
Kız öğrenci yurdunda tabancayla yakalandı. Onu nasıl hasta olarak kabul edeceğiz? | Open Subtitles | لقد أعتقل مع مسدس في سكن الطالبات كيف يمكننا إعتباره مريضاً ؟ |
* Okyanusta * - öğrenci başvuru kompozisyonlarına... * Ve ben de sadece yüzeceğim dedim * - ...bakması mümkün mü diye sormuş. | Open Subtitles | أنه أراد أن يعرف إذا من المحتمل يمكنه .الإطلاع على مقالات الطلب الجامعي للطلاب |
Singapur'da yaşıyordu, ama kocası öldü, şimdi Hickory Sokağı'ndaki bir öğrenci yurdunu çekip çeviriyor. | Open Subtitles | لقد كانت تعيش في سنغافورة ثم توفي زوجها و الآن هي تعمل في سكن سكن للطلبة في طريق هيكوري |